İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezasının yankıları sürüyor. Halk TV'de Perdenin Önü Arkası programına bağlanan eski AKP milletvekili ve eski bakan Hüseyin Çelik de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bazı ihtimaller üzerinde durarak görüşlerini belirtmek istediğini söyleyen Çelik, şöyle konuştu:
Diyelim ki bu mahkeme siyasi iradenin talimatı ya da tavrı üzerine böyle bir karar verdi. Böyle bir ihtimali bile düşünmek istemiyorum. Eğer böyle bir şey varsa bu çok vahimdir. Bundan önceki süreçlerde de hep şunu söyledim; eğer bir ülkede adaletin gücü yoksa, orada gücün adaleti devreye girer. Gücün adaleti her zaman zalimcedir.
İkinci ihtimal, diyelim ki böyle bir şey söz konusu değil. Bu kararı veren merciler hükümete yaranmak için karar verdiler diyelim bu daha da vahimdir. Demek ki yargı büsbütün iktidara angaje olmuş durumda demektir. Böyle bir şey varsa bu yargı tarafsız ve bağımsız değildir.
Üçüncü ihtimal iktidarın imajı kötü olsun diye böyle bir karar verildiyse bu da hükümetin ve ülkenin lehine olmaz. Hangi yönden bakarsanız bakın bu son derece sıkıntılı bir karardır.
Sayım İmamoğlu olsun başka biri olsun kimseye hakaret etme hakkı yoktur. Siz bir insana hakaret etti diye siyasetten men cezası keserseniz bunun kabul edilebilir yanı yoktur.
Netice itibarıyla siz hukuku, adalet mekanizmasını insanların tepesinde demoklasin kılıcı gibi sallandırırsanız orada tuz kokmuş demektir.
98'de Erdoğan'a siyasi yasak dönemi
Ben 98'de Sayın Erdoğan'a verilen cezadan ne farkı var derken de şunu söyledim. 1998'de o ceza verilirken ben Doğru Yol Partisi'ndeydim. O Refah Partisi'nin belediye başkanıydı ama aynı tepkiyi vermiştim. Ama Türkiye'deki Kemalist çevreler, Türkiye'deki sol çevreler, Türkiye'deki CHP'li çevreler bu karardan fevkalade memnun olmuşlardır. Bizim en büyük problemimiz şudur; acı sadece bize acı verdiğinde rahatsız oluyoruz.
Biz seçime gidiyoruz arkadaşlar savaşa gitmiyoruz. Herkes baltaları bilemiş. Ortalık birbirine karışmış bu hakikaten ülkemiz açısından son derece vahim bir durum.
'Başta Sayın Erdoğan'ın 'böyle saçma karar olmaz' demesi lazım'
İsmail Saymaz'ın "İzzet Özgenç'i bilirsiniz. İzzet Bey bugün bir tweet attı ve o tweetinde 'bu kararı incelediğimde ben de bu mahkumiyet hükmünün sanığın özellikle siyasetten yasaklanması amacıyla kurulduğu kanaati oluşmuştur'. Dikkate değer bir tespit değil midir?" sorusuna Çelik şu yanıtı verdi:
Çok saygın bir hukukçudur. Bu kararın doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmayı abeste itgal buluyorum. Ben Milli Eğitim Bakanı iken bir CHP'li vekil basına 'Sayın Bakan, bakanlığın içine etti' gibi bir ifade kullanmış. Ben de mahkemeye verdim hakaret ettiği gerekçesiyle. Çıkan yargı kararı şu; bu ağır eleştiriye girer siyasetçi buna tahammül etmek zorunda.
Ben o zaman dedim ki şimdi ben bu kararla ilgili desem ki 'yargı bu kararıyla yargının içine etmiştir' herhalde beni asarlar. Bu iki yüzlü durumu kabul etmek mümkün değil. Şu savunma da komiktir. Sayın Soylu'ya da hakaret etme hakkı yok. Hakaret yanlış da onun karşılığı bu değil.
Türkiye kararın verilmesinden bu yana bunu tartışıyor. Bunun için ceza hukuku profesörü olmaya gerek yok okuma yazma bilen vatandaş bunun sağlıklı bir durum olmadığını bilir. Bizim AK Partili arkadaşlar da şunu söylüyor; daha sonuçlanmadı. İyi de kardeşim bu ilk kademe mahkemesinden de böyle bir şey çıkması bizim adalet mekanizmamızın ne kadar sağlıksız işlediğini gösterir.
Ben şunun altını çizmek isterim; geçmişte yargı bir grubun elindeydi maalesef. Şimdi o grup gitti başka bir grup geldiyse bu da çok vahimdir. Yargı herkesin güvenebileceği mercii olmadığı sürece maalesef biz bu hali çekeceğiz.
Bizim adalet binalarımızın üzerinde adalet sarayı yazar. Bırakın kardeşim ne sarayı marayı ya. Biz saraylarla kafayı bozan bir halk olduğumuz için adalet sarayı var emniyet sarayı var bilmem ne sarayı var. Ama içi boş.
Bütün AK Partili arkadaşların başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere 'böyle saçma karar olmaz' demesi lazım. Evet yargıya talimat vermememiz lazım ama bu karar benim aklıma yatmıyor demesi lazım.
'Bir ülkenin değeri hukuk sistemiyle ölçülür'
Seda Selek'in "Herkesin merak ettiği neden Sayın Cumhurbaşkanı bu konuyla ilgili eleştirilere cevap vermiyor çıkıp konuşmuyor. Neden bu konuyla ilgili uçakta soru sorulduğu halde daha sonra metinden çıkarıyor. Yargı süreci ile sınırlı kalacaksa geçmişte daha önce yargı süreciyle ilgili beyanat verdikleri çok var" ifadelerine Çelik'ten şu yanıt geldi:
Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın hangi saikle sustuğunu bilemem. Bu ara ben hala AK Partiliyim bunu da söyleyeyim. Ancak şunun altını çizmek isterim bir ülkenin değeri o ülkedeki hukuk sisteminin varlığıyla, ötekiye ilişkin muameleyle ölçülür.
Yoksa alt yapı şudur budur. Yol yapmışız, köprü yapmışız, baraj yapmışız. Bunları geçin. Bunların en iyi komünist ülkelerde var. Komünist ülkelerde bizim yolların genişliği 50 metre olduğu zaman onların 150 metreydi. Dünyanın en büyük otoyollarını Çin yapıyor şu anda. Ama yönetim itibarıyla Çin dünyanın en iğrenç ülkesidir. AK Parti'nin maddi alanda yaptıklarını görmezlikten kimse gelmesin. Ama ben şunu eleştiriyorum. AK Parti iktidara geldi. AK Parti hukuk devleti dedi. Demokrasi, insan hakları, işkenceye sıfır tolerans dedi ve biz bütün dünyada itibarımız arttı.
'Demokrat Parti ülkede maalesef terör estiriyordu'
Hakan Çelenk'in "Siz AK Parti'nin ilk yıllarında Sayın Erdoğan'ın yanı başında geçirdiniz. Bu konuda ciddi deneyiminiz var. Bizim bir kanaatimiz var; temelde mağduriyet Sayın Erdoğan'ın belediye başkanlığı elinden alınırken mağduriyet kendisine yaradı. Bugün Sayın İmamoğlu için aynı mağduriyetten söz edebiliyoruz. Ya da şu anda iktidar kesimleri 'İmamoğlu için fazladan bir operasyon yapılıyor, mağduriyet yaratılıyor' hoşa gitmeyen bazı cümleler kuruyorlar bu kararla ilgili. Siz bu mağduriyetin seçim sahasında nasıl etki edebileceğini düşünüyorsunuz? Muhalefet mağduriyet üzerine politika kurarsa sonuçları ne olabilir?" sorusuna ise Çelik şu yanıtı verdi:
Biz Demirel'i yasakladık döndü geldi başbakan-cumhurbaşkanı oldu. Biz Sayın Ecevit'i yasakladık geldi başbakan oldu. Biz merhum Erbakan'ı yasakladık geldi başbakan oldu. Tayyip Bey yasaklandı başbakan ve cumhurbaşkanı oldu. Sayın Abdullah Gül ile cumhurbaşkanı seçtirilmedi. 2007 seçimlerine AK Parti giderken yüzde 47 oy almasının nedeni budur. Elbette insanlar göz göre göre birine haksızlık yaptığınız zaman onun faturasını size ödetirler.
Bakın 60 darbesini yapan askerlere. 60 darbesinden önce Demokrat Parti güç zehirlenmesine uğramıştı. Demokrat Parti ülkede maalesef terör estiriyordu. Ben Demokrat Parti geleneğinden gelen bir insanım. Ama 60 darbesiyle devrildikleri için Menderes ve arkadaşları asıldığı için sonraki 1961'de yapılan seçimlerde Demokrat Parti'nin devamı olan iki partinin toplam oyu yüzde 50'nin üzerindeydi.
Siz kime mağduriyet yaşatırsanız bu kamu vicdanında karşılık bulur.
Sayın İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı yaparlar mı yapmazlar mı kim olacak ben bununla ilgili değilim. İmamoğlu'nun bir tek sefer bile cumhurbaşkanı adaylığında geçmese sadece İBB Başkanı olarak da kendisine yapılan bu muamelenin karşısına dikilmemiz lazım. Mesele sadece Cumhurbaşkanı adaylığı değildir.