İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etmek için Türkiye’de düzenlenen mitinglerde Filistin sorunundan çok hilafet, şeriat çağrıları öne çıkıyor.
Son örneğini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı ve damadının da çağrı yaptıkları, İstanbul’da, yeni yılın ilk günü yapılan Filistin mitinginde gördük.
Mitinge katılanlar hilafet, şeriat isteyen sloganlar attılar, pankartlar açtılar.
Mitingin amacı Filistin’le dayanışmaydı ama mitingde Filistin bayrağı yoktu. Türk bayrağı da yoktu.
Mitinge AK Partili eski bakanlar, milletvekilleri de katılmıştı.
Anayasa’ya aykırı hilafet çağrıları yapılan mitinge devlet müdahale etmedi.
Oysa bu miting işçilerin, öğrencilerin veya kadınların hak arama mitingi olsaydı iktidar göz açtırmazdı.
Anlaşılıyor ki iktidar yeni yıla girerken gündem değiştirmek istiyor. Filistin bahanesiyle şeriat, hilafet çağrılarıyla yine toplumu din üzerinden kutuplaştırmayı hedefliyor. Daha önceki seçimlerde yaptığı gibi. Yüksek enflasyonun, işsizliğin, kira artışlarının, artan vergilerin konuşulmadığı, “bizden-bizden olmayan, dindar-dinsiz, yerli-milli-işbirlikçi-hain” tartışmalarıyla yerel seçime gitmek istiyor.
Hilafet, şeriat çağrılarının Türk toplumunda ciddiye alınacak bir karşılığı yoktur.
Şeriat isteyen partilerin Türk seçmeninden alacağı destek yüzde 3’ü bile bulmaz.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti 100’ncü yaşını geride bıraktı.
Laik Cumhuriyet’le birlikte daha önce padişahın, halifenin kulu olan bu ülkenin insanları eşit ve özgür vatandaş oldular. Daha önce hiçbir medeni hakkı olmayan bu ülkenin kadınları erkeklerle eşit haklara kavuştular. Oy kullanma hakkına sahip oldular. Kız çocukları da okula gitmeye başladılar. Kadınlar her alanda erkeklerle aynı mesleği yürütmeye başladılar. Dünya çapında başarılara imza attılar.
Türkiye bu sayede çağdaş devletler topluluğu içinde saygın yerini aldı. Bu gerçekler ortadayken 21 yüzyılda Türk halkının, Türk kadınının şeriatla yönetilmek isteyeceğini, hilafetin ilân edilmesini destekleyeceğini düşünmek gerçekçi değildir.
Hilafet beklentisi boş bir hayaldir.
Hilafet, şeriat isteyenler Türk halkını, Türk kadınını nasıl ikna edecekler?
Taliban’ın Afganistan’da yaptığı gibi “Kız çocuklarınızı okula göndermeyin, Çarşafa girin, Evden çıkmayın. Yanınızda erkek olmayan sokağa adım atmayın. Evden şu kadar uzağa gitmeyin, Kocanız ne isterse yerine getirin. Kocanızın dört kadınla evlenmesine razı olun. Miras hakkı istemeyin. Şahitliğiniz geçersiz olduğuna inanın” nutuklarıyla mı ikna edecekler?
Afganistan’dan görüntü yayınlayarak mı propaganda yapacaklar ve üniversite öğrencilerini bu görüntülerle mi ikna edecekler?
Bu toplumun Atatürk’ü, O’nun kurduğu çağdaş devlet ve toplum yapısını, kadın-erkek eşitliğini ne kadar benimsediği her karşı saldırıda ortaya çıkıyor.
Son olarak Suudi Arabistan’da Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanacak süper kupa maçı öncesinde de yaşandı. Suudi yetkililerin Atatürk’e karşı tutumları nedeniyle iki takımın da sahaya çıkmadan ülkeye dönmelerine bu toplumun ne kadar büyük destek verdiği görüldü.
Türkiye, Atatürk ilke ve devrimleri sayesinde, nüfusunun çok büyük bölümü Müslüman olan ülkeler arasında, çağdaş devletler topluluğu içinde yer alan tek örnektir.
Bu konumunu Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik cumhuriyete borçludur.
Bu nedenle toplumu yeniden Ortaçağ karanlığında yaşamaya ikna etmek mümkün değildir.
Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle bu toplum buna izin vermez.