HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Paylan, geçen yıla göre yurttaşları ekonomik olarak daha kötü durumda olduğunu belirterek, “Enflasyon canavarı işçi, memur ve emeklinin alım gücünü aldı götürdü” dedi.
Paylan, TÜİK’in enflasyonu yüzde 64 olarak açıkladığını anımsatarak, “Türkiye’de enflasyonun yüzde 64 olduğuna inanan tek kişi bile yokken, hatta Sayın Erdoğan bile buna inanmazken, diyor ki ‘Ben yüzde 64’e bakarım’. Yüzde 64 üzerinden yaptığı zam açıklamalarını da müjde gibi yutturmaya çalışıyor Sayın Erdoğan” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 30 zammı müjde olarak açıklamasına da tepki gösteren Paylan, şunları söyledi:
“Yüzde 30 zam, memur ve emeklinin alım gücündeki kaybı karşılamıyor. Bir de emeklilerimiz var. 14 milyon emekli. 14 milyon emekli de alım gücündeki kayıpların karşılanmasını bekliyor. Memurlara diyor ki Sayın Erdoğan, ‘Müjde size yüzde 30 zam veriyorum’. Yüzde 30 zam ile de alım gücündeki kayıpların ortadan kalkacağını iddia ediyor. Bunu bir lütuf gibi yapıyor. Türkiye’de enflasyon yüzde 64 değil ENAG’ın açıkladığı gibi en az yüzde 137.
Bugün çıkalım Kızılay’da bir emlakçıya gidelim, Sayın Erdoğan ile beraber. Sayın Erdoğan gelmiyorsa, Sayın Nebati gelsin. 5 bin liranın altında bir ev buluyorsa beraber tutalım bir ev emekliye. 5 binin altında ev yok. Faturalar yüzde 150-200 artmış durumda. Gıdaya baktığımızda yüzde 150-200’lük zamlar var. İşçi, memur ve emekli de kirasını ve faturalarını ödemeye çalışıyor. Hayatta kalmaya çalışıyor.
'Yüzde 100 zam yapmanız lazım'
İşçi, memur ve emekliye alım gücündeki kayıpları karşılamak için yüzde 30 değil yüzde 100 zam yapmanız lazım. Emekli ve kamu emekçilerinin maaşına yüzde 100 zam yaparsanız ancak enflasyondan kaynaklanan kayıplarını karşılayabilirsiniz.
Sayın Erdoğan, bir müjde daha verdi. Diyor ki ‘En düşük emekli maaşını 5 bin 500 lira yapıyorum’. En düşük emekli maaşının 5 bin 500 lira olmasını müjde olarak sunabiliyor Sayın Erdoğan. 5 binin altında kiralık ev yok, bir evin mutfak masrafı 8 bin 500 liraya çıkmış, diyor ki ‘Müjde, en düşük emekli maaşını 5 bin 500 lira yaptım’. Sayın Cumhurbaşkanı’na ve milletvekillerine çağrı yapıyorum. Gelin bir ay 5 bin 500 lira ile bir ay geçinmeye çalışalım. Ben varım, hadi buyurun. 5 bin 500 lira ile Sayın Cumhurbaşkanı da bütün milletvekilleri de hayatta kalmaya çalışsın, bir ay boyunca. Bakalım hayatta kalabilecek miyiz? Bırakın lüksü, şatafatı.
'En düşük emekli maaşı 8 bin 500 lira olmalı'
Biz HDP olarak en düşük emekli maaşının 8 bin 500 lira olmasını öneriyoruz. En düşük memur maaşı son açıklanan yüzde 30 zamma göre 10 bin 400 lira olacak. Memur 10 bin 400 lira ile nasıl hayatta kalacak Sayın Erdoğan? Büyükşehirlerde kiralar 8-10 bin liraya yükselmiş durumda. Yoksulluk sınırı 26 bin 500 lirayken sen memuru nasıl 10 bin 400 liraya mahkum ediyorsun Sayın Erdoğan.
Sayın Erdoğan yüzde 30 zammı verdi ama Meclis’e bir yasa teklifi gönderdi. Demek ki kendi yetkisinde değilmiş. Yüzde 30 zammı ancak Meclis verebilirmiş. En düşük emekli maaşını 5 bin 500 lira yaptım diyor, müjde diyor ama yasa teklifini Meclis’e gönderdi. Demek ki kendi yetkisinde değilmiş, Meclis’in yetkisindeymiş. Şimdi vicdansız saraya karşı vicdanlı milletvekillerini göreve davet ediyorum.”
'Kabul edilmesi mümkün değil'
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Paylan, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın yüzde 25’lik zammı alkışlamasının bir skandal, yüzde 30’luk zamla ilgili de “Bizim mücadelemiz ile oldu” demesinin üzüntü verici olduğunu belirterek, “Bir sendika düşünün ki kamu emekçilerini açlık sınırına mahkum ediyor, yoksulluk sınırının altındaki maaşları alkışlıyor. Bunun kabul edilmesi mümkün değil” dedi.
'İçişleri Bakanı Ve MHP’li vekil görüşmesi'
Paylan, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soru üzerine şu yanıtı verdi:
“İşlenen cinayetin üzerinden günler geçti. Memlekette bir polis devleti yaratıldı. Her yer istibdat altında. Bu cinayetin üzerinden günler geçmesine rağmen, ortada ifşaatlar olmasına rağmen bağlantısının ortaya çıkarılmaması manidardır. İçişleri Bakanı’nın odasında bir MHP’li milletvekilinin yaptığı görüşme sonrası, bu cinayetin detaylarının konuşulduğuna dair ciddi iddialar vardır. Bu iddiaların üzerine gidilmesi gerekir. Böyle bir cinayetin üzerine gidilemezse memlekette zaten adalet anlamında ciddi sıkıntılar yaşadığımız ülkemizde, daha da kuşkuların artacağı ve sorunların büyüyeceği günlere dönebiliriz. Faili meçhul cinayetler ülkesi olmaya doğru tekrar dönebiliriz. Bu açıdan hem TBMM hem de yürütme sorumluluk almalıdır. Bu konuda mutlaka bir araştırma komisyonu kurulmalıdır"