TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Baş , TBMM'de hükümet sıralarında oturan Bakan Dönmez'e bakarak, "Yerinde olmak istemediğim en büyük kişi şu an." diyerek konuşmasını yaptı.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM Genel Kurulu’nda; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in Bartın’daki maden faciası ile ilgili bilgilendirmesinin ardından; “Normal bir ülkede olsak, çoktan istifa etmesi gereken; Japonya’da olsak harakiri yapması gereken ama maalesef AKP Türkiye’sinde hala bakan koltuğunda oturan kişiye sormak istiyorum: Bir ay önce Amasra’ya gittiniz değil mi? Sayıştay, bu raporları yazdı, önünüze koydu değil mi? ‘Şu sayıştay raporlarının gereğini yaptınız mı?’ diye sorsaydı bu 41 işçi bugün yaşardı. Bu ihtimal bile bir insanın istifa etmesi için yeterli. Turistik gezi mi yaptın? Fotoğraf çektirdiğini insanların yarısı yok bugün. Hala koltukta oturuyor” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bugün; TBMM Genel Kurulu’nda, Bartın’daki maden faciası ile ilgili bilgilendirme yaptı. Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Bakan Dönmez’in bilgilendirmesinin ardından söz aldı ve şunları söyledi:
“HER AĞZINI AÇAN, ‘DEVLETİMİZ BÜTÜN OLANAKLARINI SEFERBER ETTİ’: Türkiye işçi sınıfının başı sağ olsun. 4 gündür her konuşan üzüntü ifade ediyor. Biz de gerçekten üzüntülüyüz. Ama tam da bu nedenle gerçekten çok öfkeliyiz. Her konuşmanız, öfkemizi büyütüyor. Bunu gizleme gereği duymuyorum. Neden biliyor musunuz? Burada her Allah’ın günü, 40 takla atıyoruz. İşçi sınıfı, işçiler nasıl yaşıyor; anlatmaya çalışıyoruz. Ne dinliyorsunuz ne gündeme alıyorsunuz. Şunu düşünmenizi rica ediyorum, cuma günü 18.15’te bu elim olay yaşandı. Her ağzını açan, ‘devletimiz bütün olanaklarını seferber etti.’ Ya bu devlet bütün olanaklarını olaylar olmadan seferber etse, bu insanlar yaşasa günaha mı girersiniz? İşçiler ölmediği sürece sizin gündeminize girmeyecek mi hiç ya. 20 yıldır iktidardalar, hala önümüzdeki yüzyılda önleyeceklerini anlatıyorlar. Ve bunu bekliyoruz.
GİTTİN NE YAPTIN ORADA, TURİSTİK GEZİ Mİ YAPTIN: Bakan… Gerçekten büyük bir samimiyetle dinledim, ne diyecek acaba, diye. Yerinde olmak istemediğim en büyük kişi şu anda. 20-25 dakika bir cümle söyledi: ‘Vallahi billahi bizim suçumuz yok.’ Başka hiçbir şey demedi. Normal bir ülkede olsak, çoktan istifa etmesi gereken; Japonya’da olsak harakiri yapması gereken ama maalesef AKP Türkiye’sinde hala bakan koltuğunda oturan kişiye sormak istiyorum: Bir ay önce Amasra’ya gittiniz değil mi? Sayıştay, bu raporları yazdı, önünüze koydu değil mi? Arkadaşlar, ben ilçe ziyaretine gittiğimde, bir ilçe örgütüne gitmeden önce bir raporlara bakıyorum, gittiğimde de oradaki arkadaşa soruyorum. Bir ay önce, oraya gittiğinde; ‘Şu sayıştay raporlarının gereğini yaptınız mı?’ diye sorsaydı bu 41 işçi bugün yaşardı. Bu ihtimal bile bir insanın istifa etmesi için yeterli. Gittin ne yaptın orada ya, turistik gezi mi yaptın? Fotoğraf çektirdiğini insanların yarısı yok bugün. Hala koltukta oturuyor.
SİZ CENAZE TOPLAMAKLA ÖVÜNEN İKTİDARSINIZ: ‘Kader planı’ diye yeni bir laf öğrendik. Cumhurbaşkanı gidiyor, diyor ki, ‘Şükürler olsun hamdolsun 41 cenazemize 24 saat içerisinde ulaştık.’ Ya biz sizden insanları hayatta tutmanızı istiyoruz. Ölüleri toplamanızı istemiyoruz ki… Ölümleri engellemenizi istiyoruz. Siz cenaze toplamakla övünen iktidarsınız. Neymiş? ‘Kader’miş. Lanet olsun böyle kadere. Hep işçi çocukları, hep yoksul çocukları mı ölüyor? Lanet olsun böyle kadere. Bir tane patron çocuğu ölmez mi? Hepsi zenginleşirken; sürekli, yoksul çocukları… Kader, kader, kader… Hep bize mi bu kader?
Şöyle söylemiş: ‘Dalga geçebilir birileri…’ Hayır dalga geçmiyorum. Gayet iyi anlıyorum. 41 insanın arkasından dalga geçilmez bak yemin ediyorum dişlerimi sıkıyorum, yumruklarımı sıkıyorum, isyan ediyorum. Dalga falan geçmiyorum, utanıyorum. Bu ülkeyi böyle bir zihniyet yönettiği için utanıyorum.
İŞÇİLERİ KATLEDEREK BİR PARTİYİ O KOLTUKTA İNDİREMEDİĞİMİZ İÇİN SUÇLUYUZ: Hepimiz suçluyuz. Ben Türkiye İşçi Partisi’nin genel başkanıyım. Türkiye İşçi Partisi, her gün işçileri katlederek iktidarda oturan bir partiyi, 20 yıldır o koltuktan indiremediğimiz için biz suçluyuz, kabul ediyoruz. Herkes bir cinayetten bahsediyor burada, cinayet. Bu cinayetin katili kim sayın bakan? Katil kim? Bu katili bulacağız. Bu katile yardım yataklık edeni bulacağız. Suçunu örtbas edeni bulacağız.
Güvenmiyoruz size. Niye güvenmiyoruz? Soma’dan sonra aynı konuşmaları yaptınız. Ne oldu Soma’dan sonra? Çıkartalım tutanakları. Sonuçta ne oluyor? Biz ölmeye devam ediyoruz. İşçiler ölmeye devam ediyor. Siz de zenginleşmeye, koltukta oturmaya devam ediyorsunuz. Bu düzen yıkılacak. Bu düzen böyle gitmez. Bu ülkede işçiler ya ölünce ya da direnince haber oluyor. Bu ülkede ekmek kavgası, artık ölüm ve yaşam kavgası. Tüm Türkiye’deki işçiler, hep birlikte karar vereceğiz. Bu iktidara karşı yaşam hakkımıza sahip çıkmak için, ölürken değil yaşarken değerimiz olsun diye birleşeceğiz ve Türkiye’yi zenginlerin, para babalarının bu saray iktidarından kurtaracağız. Kurtaracağız ki bu ülkede işçiler özgürce yaşayabilsin. İşçi çocukları yetim kalmasın sadece bu memlekette… İşçi çocuklarına yetimliği kader olarak sunan iktidarı reddediyoruz. Sırf bu nedenle bile yıkılmayı hak ediyorsunuz, yıkılacaksınız.”