Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
Erdoğan, Albaraka Zirveleri'nin ülkemiz, bölgemiz ve ekonomimiz için hayırlı olmasını diledi. Türkiye'nin bu zirveye ilk kez ev sahipliği yapacağını belirtti ve dünyanın 75 farklı ülkesinden 1500'den fazla katılımcıyı ağırlayacaklarını söyledi. İslami finans ve katılım sektöründe ülkeye ivme kazandıracağına inandığını vurguladı ve katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür etti.
Geçen sene hizmete açtığımız İstanbul Finans Merkezi, çabalarımızın sembolü oldu. Uluslararası yatırımcılar da İstanbul'un İslami finans alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu onaylıyor. Zirvenin, global ölçekte İslam ekonomisine yönelik hizmet ve ürün pazarlarının keşfedilmesine yardımcı olacağına inanıyorum.
Erdoğan, dünya son yıllarda köklü bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Her yeni gelişme, ekonomik, askeri ve siyasi sistemlerin temellerini daha da sarsıyor. Uluslararası sistemde denge kaybolmuş, belirsizlik artmış, istikrarsızlık ve kaos hakim hale gelmiştir. Salgının enkazı kaldırılmadan, Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermiş, Gazze krizi eklenmiştir. Gazze, küresel düzenin acziyetini gözler önüne sermiştir. Dünya 5'ten büyüktür tespitimiz, sistemin değişmesi için acil ihtiyacı göstermektedir. Sınırlar ve mesafeler artık bizi koruyamaz, dünya devasa bir köye dönüşmüştür.
2008 KRİZİNDEN SONRA, FİNANSAL KRİZ: GEREKEN ADIMLAR ATILMADI
Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz. Küresel sistemin elitleri bu tabloyu görmezden ve duymazdan geliyorlar. İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak çözüm yerine mevcut sistemde ısrardan vazgeçmeliyiz. Daha kuşatıcı bir sistemin ihdası için hep beraber el ele vermeliyiz. Meydan okumalar hiçbirimize başka bir alternatif de bırakmıyor. Finansal sistem artık reel sektörü sömüren bir yapıya dönüşmüştür. 2008 krizinden sonra borca ve faize dayalı finansal mimari krizi doğuran sebepleri ortadan kaldırmaya dönük gerekli adımları atmadı.
"SERVET EŞİTSİZLİĞİ KÜRESEL ADALETSİZLİK EN YÜKSEK SEVİYEYE ÇIKTI"
Günümüzde servet eşitsizliği dünyada tarihi bakımdan en yüksek seviyesine çıktı. Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesim, toplam küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50'lik kesimin dağılımdan aldığı pay ise yüzde 1'i dahi geçmiyor. Küresel düzeyde fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor. Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor gözükse de arka planda tekelleşmeyi, paradan paradan kazandırmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Zayıfı daha zayıflatan, fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını, insanlığa huzur ve adalet getirmeyeceğini artık hepimiz kabul etmek zorundayız.
ERDOĞAN, YİNE 'YASTIK ALTI' DEDİ
İslam iktisadının ekonomik büyüme ve kalkınmanın yanı sıra adalet, ahlak, sürdürülebilirlik, sosyal refahı ve çevreyi de gözetmektedir. Bu iktisadın mütemmim cüzü ise İslami finans, Türkiye'deki ismi ile katılım finanstır. Katılım finansın ülkemizdeki öncüsü 1984 yılında kurulan Albaraka Türk'tür.
Erdoğan ayrıca altın ve dövize dikkat çekerek, Biz yastık altı denilen sistem dışı tasarruf kültürüne sahibiz. Zor günlerinde insanlarımız gelirlerinin bir kısmını biriktirir, tasarruf eder. Ancak bu tasarrufları genellikle altın ve maalesef dövizle yaparlar. Yastık altında saklanan altın ve dövizin ekonomiye aktif bir katkısı olmadığının farkındayız. Yastık altı tasarrufların ekonomiye kazandırılmasını arzu ediyoruz, ancak bu konuda tam anlamıyla başarılı olamadık. Kurumlarımızın ikna edici ürünler geliştirememesi ve katılım finansına yönelik önyargıların kırılamaması bu süreci zorlaştırmaktadır.
Ülkemizde katılım finans genellikle dini hassasiyetlere göre tasarrufların değerlendirilmesi olarak algılanıyor. Ancak Türkiye ekonomisinin potansiyeli ve ihtiyaçları açısından bu yaklaşımın yeterli olmadığını düşünüyoruz. Katılım finans, finansal bağımsızlık açısından büyük fırsatlar sunuyor ve bu fırsatlardan en fazla şekilde yararlanmamız gerekiyor. Kısa vadede, katılım finansın bankacılık varlıkları içindeki payını yüzde 15'e çıkarmayı hedefliyoruz.