TBMM Genel Kurulu, 27. Dönem 6. Yasama Yılı'nın başlaması dolayısıyla Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında özel gündemle toplandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yasama yılı açılış programında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, önümüzdeki seçimlere ilişkin, "Türkiye, yaklaşık 8 ay sonra gideceği seçimlerde, hem yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisimizin üyelerini, hem de yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanını belirleyecek. Dünyanın ve bölgemizin, gerçekten tarihi günler yaşadığı, asırlık dengelerin kökünden sarsıldığı, siyasi, ekonomik ve askeri güç merkezlerinin yeniden oluşturduğu bir dönemde bu seçimleri yapacağız. 27. Dönem Milletvekilleri olarak sizlerin üstlendiğiniz misyonun gereklerini başarıyla ifa etmiş bir kadro sıfatıyla, milletimizin gönlündeki yerinizi aldığınıza inanıyorum. Bu büyük şeref, evlatlarınıza bırakacağınız en büyük miras olacaktır. Ülkemize, milletimize, Meclisimize yaptığınız hizmetler için şimdiden her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Erdoğan'ın satırbaşları şöyle:
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 27. Dönem 6. Yasama Yılı'nın sizlerle birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Meclisimizin kuruluşundan bugünümüze bu yüce kurum çatısı altında ülkemize hizmet eden tüm milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum.
İlk faaliyete girdiği 1920'den beri Meclisimizde görev yapmış milletvekillerimizden vefat edenlere Allah'dan rahmet niyaz ediyorum. Büyük Millet Meclisimizin ilk başkanı Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Türkiye'nin gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi yolunda gayret gösteren herkesi hürmetle yad ediyorum.
Bin yıldır vatanımızın müdaafası, milletimizin dirliği, ülkemizin bütünlüğü, devletimizin bekası uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyorum. Türkiye'nin istiklal ve istikbal davası çağlar ötesine uzanan kutlu bir mücadelenin adıdır.
Bugün de sınırlarımızın içinde ve ötesinde aynı mücadeleyi vermeyi sürdürüyoruz. Terör örgütlerinin başında yer aldığı düşmanlarımıza göz açtırmayan askerlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, Sahil Güvenlik personelimize, istihbaratçılarımıza, güvenlik korucularımıza başarılar diliyorum.
Rabbimden milletimizin tüm fertleri ile birlikte bu kardeşlerimizi de korumasını, esirgemesini, ayaklarına taş değdirmemesini niyaz ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi milli mücadele yıllarından beri bu ülkenin her türlü meselesinin çözümünde milletimizin her bir beklentisinin karşılanmasında öncü bir rol üstlenmiştir.
Bugün de gerek 27. dönem boyunca çıkartılan kanunlarla, gerek halen komisyonlarda ve genel kurul gündeminde bekleyen tekliflerle, gerekse bundan sonra gündeme gelecek çalışmalarla Meclisimizin tarihi misyonunu hakkıyla yerine getirdiğine ve getireceğine inanıyorum. Bilindiği gibi bugün 27. Dönem Meclisimizin son yasama yılının açılışını yapıyoruz. Meclisimizin, seçim takvimine göre çalışmalarına ara vermeden önce, pek çok kritik düzenlemeyi hayata geçirerek, bu yasama yılını da en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum.
Türkiye, yaklaşık 8 ay sonra gideceği seçimlerde, hem yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisimizin üyelerini, hem de yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanını belirleyecek. Dünyanın ve bölgemizin, gerç ekten tarihi günler yaşadığı, asırlık dengelerin kökünden sarsıldığı, siyasi, ekonomik ve askeri güç merkezlerinin yeniden oluşturduğu bir dönemde bu seçimleri yapacağız. 27. Dönem Milletvekilleri olarak sizlerin üstlendiğiniz misyonun gereklerini başarıyla ifa etmiş bir kadro sıfatıyla, milletimizin gönlündeki yerinizi aldığınıza inanıyorum. Bu büyük şeref, evlatlarınıza bırakacağınız en büyük miras olacaktır. Ülkemize, milletimize, Meclisimize yaptığınız hizmetler için şimdiden her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.
Komisyonlardan genel kurula kadar Meclis çalışmalarının tüm aşamalarındaki katkıları için siyasi parti grup yönetimlerimiz ile Meclis Başkanlık Divanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Değerli Milletvekilleri, önce milli mücadelede, son olarak da 15 Temmuz gecesi "gazi" unvanıyla şereflenen Meclisimiz, bu vasıflarıyla, dünya parlamentoları arasında müstesna bir yere sahiptir. Bir dönem ülkemize, "demokrasiyi bedel ödemeden elde ettiği için içselleştiremediği" ithamları yöneltilirdi. Şimdi ise karşımızda, son çeyrek asrın en iddialı demokrasi ve kalkınma programlarının ahdi altyapısını kurmuş bir Türkiye Büyük Millet Meclisi var. Şimdi karşımızda, darbecilere direnerek milli iradenin üstünlüğünü hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tescillenmiş bir Meclis var. Şimdi karşımızda, her türlü tehdide rağmen temsilcisi olduğu milletin hakkını, hukukunu, menfaatlerini cansiperane şekilde koruyan bir Meclis var. Şimdi karşımızda, küresel eğilimlerin aksine milletiyle bağlarını en güçlü şekilde sürdüren bir Meclis var.
Meclisimizin ve milletvekillerimizin zaman zaman maruz kaldıkları iftira derecesine varan saldırıların bir sebebi de, işte bu tablodur. Türkiye'yi ısrarla müstemleke muamelesine maruz bırakmak, siyasi ve ekonomik olarak peykleri konumunda görmek isteyenler, Meclis'imizin bu onurlu duruşundan da rahatsızdır. Ama biz kimin ne dediğine, kimin ne istediğine değil, milletimizin neye ihtiyacı olduğuna, ülkemizin hedeflerine bakarak, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla birlikte istikametimizi çiziyoruz, yolumuza devam ediyoruz.
'Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu Meclis imza atmıştır'
Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu Meclis imza atmıştır. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz, istiklalimizi ve istikbalimizi aydınlatan en önemli reformlardan biri de, hiç şüphesiz, yönetim sistemimizde yaptığımız değişikliktir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, demokratik erklerin her birini, kendi alanında en güçlü, en etkili, en verimli hale getirdiğimize inanıyorum. Geçmişte, demokratik bir denge içinde değil de, yıkıcı bir rekabet görünümü veren yasama, yürütme ve yargı, artık aynı ortak gaye doğrultusunda birbirlerini destekleyen bir anlayışla çalışmaktadır.
'İlerlemeyi ve elde ettiğimiz tecrübelere göre kendimizi yenilemeyi sürdüreceğiz'
Önümüzdeki dönemde, dördüncü yılını geride bırakan yeni yönetim uygulamalarımızda elde ettiğimiz tecrübeler ışığında sistemi, eksiklerini tamamlayacak, güçlü yönlerini tahkim edecek bir anlayışla daha da geliştirmeyi planlıyoruz. Dünyanın ve bölgemizin her alanda büyük değişimler yaşadığı bir süreçte, ülkemizi bunun dışında tutamayız. Türkiye'nin ve Türk Milletinin ihtiyaçlarına, beklentilerine, potansiyelini kullanma kabiliyetlerindeki ilerlemeye ve elde ettiğimiz tecrübelere göre kendimizi yenilemeyi sürdüreceğiz.
Yunus Emre'nin, "Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası" sözündeki irfanla işaret ettiği yolu takip ediyoruz. Mevlana Hazretlerinin "Şimdi yeni şeyler söylemek lazım" mısralarındaki teşvikle tavsiye ettiği istikameti izliyoruz. Bu yaklaşıma sadık kalmayı ve icap eden adımları atmayı, tüm kalbimizle bağlı olduğumuz milletimize karşı sorumluluğumuzun gereği olarak görüyoruz. Elbette bu tamamlayıcı reformları da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin banisi Yüce Meclisimizle birlikte inşa edecek ve hayata geçireceğiz. İnşallah önümüzdeki dönemde, yasama ve yürütme olarak ortak gündemimizin başında bu husus yer alacaktır.
Yeni anayasa çalışmaları
İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş, kapsayıcı, sade ve vizyoner bir Anayasa'ya kavuşturmaktır. Yeni Anayasa konusunda 2013 ve 2021 yıllarında yaptığımız samimi çağrılar, maalesef, ülkemizi böyle bir kazanımla buluşturmaya yetmedi. İlk çalışma, Meclis'teki ortak komisyonda tıkandı. İkinci çağrımıza ise somut hiçbir cevap alamadık.
Yeni dönem Meclisimizin, Türkiye'yi, hakkı olan yeni Anayasa ile buluşturarak, darbe dönemlerinin son izini de sileceğine inanıyorum. Bunu aynı zamanda gelecek nesillere bir borcumuz, önümüzdeki dönemde gençlerimize hediye edeceğimiz en büyük kazanım olarak görüyoruz. İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyeye çıkartan sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi, inşallah Yeni Anayasa çalışmasını da tamamlayacağız.
Türkiye'yi vesayetin, darbelerin, baskıların, zulümlerin utancından vatandaşlarımızı kökeni, inancı, mezhebi, meşrebi, kılık-kıyafet ve kültürü sebebiyle horlanmaktan beraber kurtardık. Yeni Anayasa ile bu kazanımların ahdi temelini de olması gereken hale getirmek istiyoruz.
Terörle mücadele
Türkiye'nin son 20 yılına baktığımızda, milletimizin gündemini uzunca bir süredir işgal eden sorun alanlarını birer birer geride bıraktığımızı görüyoruz. Mesela bunlardan biri terör örgütlerinin kanlı saldırılarıyla yol açtığı huzur ve güven endişesiydi.
Uzun yıllar boyunca ülkemiz gündeminin bir numaralı sorunu hep terör meselesiydi. Yaptığımız operasyonlar, aldığımız tedbirler, izlediğimiz çok yönlü diplomasiyle, terör örgütlerini sınırlarımız içinde bitirirken, sınırlarımız dışında da adeta felç ederek, yeni bir güvenlik ve huzur iklimini oluşturduk. Bu gerçeği, elini vicdanına koyan hiç kimse inkar edemez. Teröristlerin giriştikleri tek tük eylem teşebbüsleri, inşallah bu hainlerin son çırpınışlarıdır. güvenlik güçlerimizle, askerlerimizle ve istihbarat teşkilatlarımızla teröristlerin her an ensesindeyiz.
Güvenlik kuvvetlerimizi, hem terörle mücadele, hem de bölgesel ve küresel tehditlere karşı ülkemizi korumaya görevini en üst düzeyde yürüttebilmesini sağlayacak imkan ve kabiliyetlere kavuşturduk. Tehditleri kaynağında yok ederek, ülkemizin güvenliğini, milletimizin huzurunu sınırlarımız dışında başlatma stratejimizi, "bir gece ansızın gelebiliriz" ifadesiyle uygulamaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eser ve hizmetler de, milletimizin nesillerdir yaşadığı, geri kalmışlık, yokluk, yoksunluk sorunlarını da ortadan kaldırmıştır.
Biraz sonra sizlerle paylaşacağım eser ve hizmet özetlerimiz, bu gerçeği gören gözlere, duyan kulaklara, hakkı ikrar eden dillere, nasır bağlamamış yüreklere bir kez daha hatırlatacaktır. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal desteklere her alanı kapsayan eser ve hizmetlerimizin hayatına dokunmadığı, hayat kalitesini yükseltmediği tek bir insanımız dahi yoktur. Çok partili siyasi hayatımız boyunca defalarca yaşadığımız darbeler dönemini de, 15 Temmuz'da istiklaline sahip çıkan milletimiz ve milli iradenin itibarını yere düşürmeyen Meclisimiz sayesinde geride bıraktık. Bu vesileyle 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, aynı gece Meclis'te destansı bir direniş sergileyen milletvekillerimize tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Ekonomi mesajı
Ülkemizi geliştirmek, büyütmek, güçlendirmek, milletimizin refahını artırmak, hayatını kolaylaştırmak için çalışıp çabalarken, küresel krizlerin ağır etkileriyle de mücadele ettik. Üstelik biz küresel krizlerle birlikte, hassaten ülkemize yönelik saldırıları da göğüslemek mecburiyetinde kaldık.
Nitekim, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 2018 Haziran ayından bugüne kadar dünyamız, İkinci Cihan Harbi sonrasındaki en ağır sınamalarını yaşamıştır. Türkiye olarak, biz bu dönemde küresel sınamalara ilave olarak, merkezinde ekonominin yer aldığı tuzaklarla da uğraştık. Ülke ve millet olarak bekamızı ilgilendiren her başlık önemlidir, ama insanlarımızın doğrudan günlük hayatlarına dokunan ekonomi meselesi ayrıca ehemmiyetlidir.
Bunun için şimdi sizlerle, 2018'den bu yana uyguladığımız, salgın ve savaş gibi küresel krizlerin yıkıcı etkilerinden korunmak için tahkim ettiğimiz ekonomi programımızı, temel mantığı ve ana hatlarıyla paylaşmak istiyorum. Türkiye Ekonomi Modeline ilişkin yaklaşımlarımızı, dün İstanbul'da bir grup yabancı iktisatçıyla da enine boyuna değerlendirme imkanı bulduk. Orada da ifade ettiğim gibi, bizim uyguladığımız ekonomi politikası, kesinlikle "akıntıya kürek çekme" gibi akıl dışı bir amaca dayanmıyor.
Asgari ücret, memur ve emekli maaşları... İnşallah yılbaşında tüm ücretlilerin durumlarını, kayıplarını telafi edecek şekilde gözden geçireceğiz. Hep dediğimiz gibi, hiçbir vatandaşımızın enflasyonun altında ezilmesine izin vermeyeceğiz.
Tam tersine biz, ekonomik araçlar üzerinden ülkemize diz çöktürmek gayesiyle, bugüne kadar ne kadar iyi, doğru, kazançlı olduğu hep telkin edilmiş iktisat politikalarına da aykırı şekilde maruz kaldığımız sinsi oyunları bozmak için kendi modelimizi geliştirdik. Daha önemlisi, bu modelin hem iktisat ilminde yeri vardır, hem dünyada örnekleri mevcuttur, hem de ülkemiz gerçekleriyle ve sahip olduğumuz potansiyelle en üst düzeyde uyumludur. Dolayısıyla kendimize, neresinden bakarsanız bakın ülkemize eşsiz kazançlar sağlayacak bir yol seçtik.
Açık konuşmak gerekirse, ekonomi modelinde tercih değişikliğine durduk yere de gitmedik. Şayet maç sürerken oyunun kurallarını bizim aleyhimize değiştirmeye çalışmasalardı, belki bir müddet daha buna ihtiyaç duymayabilirdik. Fakat, ülkemiz açık bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kalınca, sınırlarımızı korumak için ne yaptıysak, darbelere nasıl karşı çıktıysak, buna da aynı tavrı sergiledik. Küresel gelişmelerin önümüze çıkardığı fırsatları da değerlendirerek, "olanda hayır vardır" anlayışıyla yönümüzü geleceğe çevirdik. Dünyanın ve ülkemizin tecrübelerinden en üst düzeyde istifadeyle, kendi özgün ekonomi modelimizi inşa ettik.
Evvela maruz kaldığımız saldırıların önünü kesecek tedbirleri aldık, mekanizmaları oluşturduk, kaynakları bulduk. Bununla birlikte, kısa, orta ve uzun vadeli programlarımızı, yeni ekonomi yaklaşımımıza uygun şekilde süratle güncelleyerek, tutarlı bir yapı ortaya çıkardık. Her aşamada, mu modelin teorik çerçevesini de, uygulamalarının sonuçlarını da, hedeflerimizi de milletimizle paylaştık, paylaşmayı sürdüreceğiz.
Yaşanan sıkıntıları, sorunları asla görmezden gelmiyoruz. Ülkemizin ve vatandaşlarımızın endişelerini gayet iyi biliyoruz. Tedbirleri ilk günden itibaren almaya başladık. Geçtiğimiz Aralık ayında kur korumalı mevduat hesabıyla paniğin önüne geçtik.
Kendi yolumuzu çizerken, dünyayı da ihmal etmedik. Salgın döneminde yaşanan trajedileri ve onu takip eden Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği krizleri dikkatle izledik. Her küresel gelişme, ülkemizin kendini klasik kabullerden ayrıştırarak oluşturduğu bu özgün modelin doğruluğunu ve isabetini teyit etmektedir. Türkiye Ekonomi Modelinin başarısında ve kabul görmesinde, geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız alt yapı sayesinde sahip olduğumuz üretim ve istihdam gücünün çok büyük katkısı vardır. Çünkü bizim "yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütmek" olarak özetlediğimiz ekonomi modelimizin merkezinde insan vardır, insanımız vardır. Modeli, her bir vatandaşımızın iş ve aş sahibi olarak geleceğine güvenle bakmasını sağlamak, bunu da yatırımı, üretimi, ihracatı geliştirerek yapacağı şekilde kurguladık.
Önceleri bu tercihimiz yüzünden bizi şiddetle eleştiren çevrelerin; enerji, emtia ve gıda krizi tehditlerinin ardından bizimle aynı noktaya gelmelerini ibretle takip ediyoruz. Gelişmiş ülkelerin, zahirde beyan ettikleri politikaların ötesinde, örtülü olarak istihdamı koruma odaklı bir yaklaşıma yönelmelerinin sebebi de budur.
Aksi takdirde ortaya çıkacak sosyal sorunların ve beraberinde getireceği siyasi istikrarsızlıkların altından kimse kalkamaz. Bizim farkımız, bu gerçeği herkesten önce görüp, pozisyonumuzu erken almış olmaktır. Tabii bunları söylerken yaşanan sıkıntıları, sorunları, dalgalanmaları asla görmezden gelmiyoruz. Ülkemizin ve vatandaşlarımızın, döviz kurundaki dengesiz yükselişten ve enflasyondaki fahiş artıştan kaynaklı refah kayıplarını, endişelerini, beklentilerini gayet iyi biliyoruz. Bunların önüne geçecek tedbirleri ilk günden itibaren almaya başladık.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz aralık ayında döviz kurunda dengesiz yükseliş yaşanmaya başladığında, aralarında kur korumalı mevduatın da olduğu bir dizi tedbirle paniğin önünü kesmiştik. Enflasyondaki artışın insanlarımızın refah seviyelerinde yol açtığı kaybı önlemek için asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli maaşlarını, sosyal yardım rakamlarını yılbaşında ciddi oranlarda artırdık. Temmuz ayında daha ileri taşıdık. Yeni yılbaşında tekrar gözden geçireceğiz. Hiçbir vatandaşımızın enflasyona ezilmesine izin vermeyeceğiz.
'Aile yapımızı korumakta kararlıyız'
Kuklaların değil onların iplerini ellerinde tutanların stratejilerini bozacak şekilde hareket ediyoruz. Türkiye'nin eski günlerini unutanlar ülke hep böyleydi sanıyorlar. 2002 yılında vatandaşlarımıza bir söz verdik. 'Türkiye'yi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde yükselteceğiz' dedik.
Aile yapımızı korumakta kararlıyız. Aile fıtratını güçlendirmeye yönelik attığımız adımları yeni unsurlarla destekleyeceğiz.
Suriye’de oluşturduğumuz güvenli bölgelere yaklaşık 526 bin gönüllü geri dönüş oldu.
'Ülkemizi 20 yılda asırlık hizmetlere kavuşturduk'
Türkiye'nin 20 yılda nereden nereye geldiğini göstermek mümkündür. Bu tablo gençlerimizin asırlık değişimi görebilmelerine imkan sağlayacaktır. 2002 yılında vatandaşlarımıza bir söz verdik. Türkiye'yi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde yükselteceğiz. Bununla yetinmedik; ulaştırma, enerji, tarım, spor, sosyal yardımları ekleyerek ülkemizi 20 yılda asırlık hizmetlere kavuşturduk.
Eğitimde yıllık bütçeyi 10,3 milyar liradan, 304 milyar liranın üzerine çıkardık. Derslik sayımızı 343 binden 612 bine yükseltirken, 750 bin yeni öğretmen ataması yaptık. 3,5 milyar adet ücretsiz ders kitabı dağıttık. Bir dönem darbe zihniyetinin yerle yeksan ettiği mesleki eğitimi yeniden ayağa kaldırdık, eğitime erişimi sağladık. Maarif Vakfımız ile 49 ülkede eğitim öğretim faaliyetlerini yürütüyoruz. 76 üniversite sayısını 208'e çıkardık.
Sağlıkta, son 5 yılda 29 bin yataklı 20 şehir hastanemizi hizmete sunduk. Sayısı 35'e yatak kapasitesi 47 bine çıkacak şehir hastanelerimizle ülkemizi sağlıkta eşsiz yere taşımış olacağız.
Gençlik ve sporda; spor tesisimizi 1575'ten 4138'e, yurt yatak kapasitesini 182 binden 850 bine çıkardık.
Aile ve sosyal hizmetlerde ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza540 milyar lira kaynak aktarıldı. Engelli memur sayısı 66 bini buldu. Yaşlılara destek programıyla 65 yaş üstü vatandaşlarımıza evde bakım, destek hizmetleri veriyoruz.
Kadınlarımızı hayatın her alanında hak ettikleri seviyeye çıkarmak, her türlü tehditten korumak için tarihi reformlar yaptık. Aile kurumumuza yönelik kasıtlı saldırıların farkındayız. Aile yapımızı korumakta kararlıyız. Aile fıtratını güçlendirmeye yönelik adımları, yeni unsurlarla destekleyeceğiz.
Çalışma ve sosyal güvenlikte asgari ücret bugün 5 bin 500 liraya ulaştı. Aktif sigortalı sayımız 12 milyondan 25,3 milyona yükselirken, toplam istihdam 31 milyona dayandı.
Adalet'te hakim-savcı sayımızı 22 bin 756'ya yükselttik. Mahkeme sayısını yüzde 91, idari yargıda yüzde 42 artırdık. 277 adalet hizmet binası inşa ettik.
İçişleri'nde yerel yönetimlerde yaptığımız düzenlemelerle mahalli idari sistemimizi güçlendirdik. Emniyet, sahil güvenlik ve jandarmamız 538 bin personeliyle güvenliğimiz için gece gündüz çalışıyor. Muhtarlıklarımızı güçlendirdik. Sigorta ve maaşlarına kadar her alanda destekledik. Düzensiz göçle mücadele için 30 geri gönderme merkezi kurduk. Güvenli bölgelere 526 bin gönüllü geri dönüş oldu.
Milli Savunma da güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok ettik, ediyoruz.
Ulaştırmada bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 722 km'ye, otoyol uzunluğumuzu 3 bin 633 km'ye çıkardık. Tünel sayısı 469'a ulaştı. Son 20 yılda ulaştırma eserleri içinde Osman Gazi, Yavuz Sultan Selim, Nisip, Hasankeyf 2, 1915 Çanakkale Köprüsü var. Tüneller arasında Bolu Dağı, Avrasya, Ilgaz, Marmaray, Konak, Sabuncubeli, Ovit, Salarha var.
TOKİ ile 1 milyon 170 bin konut ürettik. 3 milyon konutun dönüşümünü tamamladık. Deprem ülkesi olan ülkemizde 12 milyon vatandaşımızı güvenli konutlara kavuşturduk. 350 bin konutun dönüşümü devam ediyor. 250 bin sosyal konutun, 100 bin konut arsasının inşasına başlıyoruz. Konut amaçlı arsa üretimini 1 milyona çıkaracak bir hazırlığın içindeyiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız parselizasyon çalışmasını yapıyor. 81 şehrimize, 81 milyon metrekare millet bahçesi için 455 millet bahçesi yapıyoruz.
Tarım ve ormanda çiftçilerimize 183 milyar lira tutarında destek verdik. Cari rakamlarla bu rakam 465 milyar liraya tekabül ediyor. Tarımsal yurtiçi hasılamızı 407 milyar liraya yükselttik.
'Türk diplomasisi son asırların en başarılı dönemini yaşıyor'
Dünyamız büyük bir girdaba sürükleniyor. Türkiye tüm gelişmelerden en fazla etkilenen ülke konumunda Türkiye'nin bölgesindeki olayları seyretme lüksü yoktur.
Sorunların çözümünde inisiyatif alarak aktif siyaset üretiyoruz. Uluslararası planda fikirlerine başvurulan, önerileri dikkate alınan, sorunlara çözüm üreten bir diplomatik güç haline geldik. Türk diplomasisi son asırların en başarılı dönemini yaşamaktadır. Ukrayna krizindeki tutumumuz ülkemizin barışı, istikrarı merkeze alan dış politikasının son örneğidir. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta tercihimizi barıştan yana, diyalogdan, adaletli hakemlikten yana kullandık.
Rusya-Ukrayna arasında gerçekleştirilen esir mübadelesi Türk diplomasisini çok farklı bir lige yükselmiştir.
'İsveç ve Finlandiya'nın taahhütlerini yerine getirip getirmediğini titizlikle takip ediyoruz'
Terörizmle mücadelede kararlılığımızı NATO'nun son genişleme zirvesinde gösterdik. İsveç ve Finlandiya'nın taahhütleri yerine getirip getirmediğini titizlikle takip ediyoruz. Biz ülkemize verilen sözler tutulana kadar kararlı tutumumuzu sürdüreceğiz.
Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki harekatlar ile hainleri kıpırdayamaz hale getirdik. Yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele eden ülke olarak bu konuda kimseye taviz verecek durumumuz yok.
Yunanistan'a uyarı
Yunanistan'ın silahlandırılması akılla, izanla ve müttefiklikle bağdaşmaz. Yunanistan'ı kimin üzerimize salmaya çalıştığını biliyoruz. Oynanmaya çalışılan oyunun farkında olduğumuzu her fırsatta söylüyoruz. Tahrik siyaseti gütmek kimsenin hayrına değildir, olmayacaktır. Yunanistan'a halkını felakete sürükleyecek davranışlardan uzak durmasını tavsiye ediyoruz.
'Yeni bir sözle çıkıyoruz...'
Önümüzdeki yıl hep birlikte coşkuyla kutlayacağımız Cumhuriyetimizin 100. yılına atıfla yeni bir sözle çıkıyoruz. Bu söz ülkemize bugüne kadar kazandırdığımız eserlerin üzerine Türkiye 100 yılı inşa etme sözüdür.