Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir otelde düzenlenen "Türkiye Yüzyılı-Değerlerin Yüzyılı" programında yaptığı konuşmada, binlerce yıllık tarihiyle medeniyetler havzası olan Mardin'in Türkiye'nin adeta bir özeti olduğunu söyledi.
Türk, Kürt, Arap, Süryani, Ezidi'nin bir arada yaşadığı Mardin'in, İstanbul ve Hatay ile birlikte hoşgörü başkentlerinden biri olduğunu aktaran Erdoğan, aynı şekilde, Anadolu'nun dört bir yanında, farklı mezheplerden Hristiyan ve Musevi vatandaşların da huzur içinde hayatlarını sürdürdüğünü belirtti.
'Sürekli insan hak ve özgürlüklerinden dem vurup, kendileri dışında kimseye hayat hakkı tanımayanları buradaki hoşgörü ikliminden ibret almaya davet ediyorum'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, batılı ülkeler başta olmak üzere dünyada tahammülsüzlük artarken Mardin'in bir barış ve huzur şehri olarak tüm insanlığa örnek teşkil ettiğini dile getirdi.
"Onca gelişmişliğe rağmen halen insanı, dilinden, dininden, renginden kültüründen dolayı ötekileştirenlerin" Mardin'den alacağı çok ders olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Lafa gelince sürekli insan hak ve özgürlüklerinden dem vurup, kendileri dışında kimseye hayat hakkı tanımayanları buradaki hoşgörü ikliminden ibret almaya davet ediyorum. Güya, din adına ibadethanelere saldıran gözü dönmüş canilerin de vahşi eylemlerine bahane aramak yerine Mardin'in temsil ettiği insani ve İslami değerlere iyi bakması gerekiyor. Mardin, bizim inancımızda ve medeniyetimizde insan onuruna, hayatına, din ve vicdan hürriyetine verilen önemin tarih ve estetikle yoğrulmuş, mücessem sembolüdür. Ne İslam'ı kendi aşırılıklarına maske yapanlar ne de bunlar üzerinden Müslümanlara husumet besleyenler bu hakikati değiştirebilecektir. Mardin, asırlardır olduğu gibi bugün ve yarın da inancımızın aydınlık yüzü olmaya devam edecektir."
'Bu toprakların üzerindeki her şeyi bizler birlikte inşa ettik'
Erdoğan, bu şehirden aldıkları ilhamla, ülkede, bölgede ve dünyada "önce insan", "insanı yaşat ki devlet yaşasın" demeyi, mazlumların ve mağdurların umudu olmayı sürdüreceklerini belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dünyanın siyasi ve ekonomik olduğu kadar, sosyal kaosların sancısıyla da kıvrandığı bir dönemde, Mardin'in en mümtaz örneğini teşkil ettiği Türkiye'nin asil duruşu, giderek daha kıymetli hale gelecektir. Gelişmiş diye sınıflandırılan ülkelerin aslında kendi güvenlik ve refahları dışında bir dertlerinin olmadığı görüldükçe coğrafyamızın binlerce yıllık insan merkezli birikiminin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Ülkemizin yakın tarihinde yaşanan kimi üzüntü verici hadiselerin bu muhteşem tabloya halel getirmesine izin veremeyiz. Çünkü bu ülkenin, bu toprakların üzerindeki her şeyi bizler birlikte inşa ettik. Tarih boyunca bu ülke, bu topraklara değer katan hizmetlerde bulunan tüm inançlardan insanlarımızı saygıyla, tazimle yad ediyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, hala bu topraklarla ve bu toprakların değerleriyle gönül bağı olan herkese, kucaklarının da kalplerinin de sonuna kadar açık olduğunu dile getirdi.
Anadolu'nun mümbit ve şefkatli kollarının herkesi sarıp sarmalamaya, yaşatmaya yeterli olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Edirne'den Kars'a, Trabzon'dan Hatay'a hala bu ortak ve kadim tarihin sayısız mimari eserine, kültür varlığına, bestesine, türküsüne şahit oluyorsak eğer, geleceğimizi de beraberce kurabiliriz demektir. Türkiye Yüzyılı, bu vatan toprakları üzerinde hayatını sürdüren, ona sadakatle bağlı olan, geleceğini burada gören her bir insanımızın yüzyılıdır."
'Önce Diyarbakır Anneleri ile helalleş'
Erdoğan, İstanbul'un köken ve inanç bakımından en zengin muhitlerinin birinde doğup, büyüdüğünü belirterek, beraber büyüdüğü arkadaşlarını sadece insan olarak gördüklerini, hiçbirinin inancına ve kökenine bakmadıklarını anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi birileri, 'helalleşmeye' gelecekmiş. Sen önce helalleşmeye gideceksen, gel Diyarbakır Anneleriyle helalleş. Eğer helalleşmeye geleceksen, önce 10, 11, 12, 13, 14, 15 yaşındaki kızları Kandil'e kaçıranlar var ya, onlarla kol kola gezmeyi bırak, onlarla beraber olmayı bırak. Bir taraftan onlarla dirsek temasında olacaksın, bir taraftan onlarla beraber seçime girmenin hazırlığında olacaksın, bir taraftan Altılı Masa'nın altına da onları sokmaya çalışacaksın. Bu nasıl helalleşme? Kimi aldatıyorsun? Kimi kandırdığını zannediyorsun? Bu millet artık bunları yutmaz ve 2023 bunun cevabı olacak."
Türkiye'yi yönetme sorumluluğunu üstlendikleri günden beri, milletle hep gönül diliyle konuşabilmeyi, bu birikim ve tecrübeye borçlu olduklarını dile getiren Erdoğan, insanları "sadece Allah için sevdiklerini" vurguladı.
'Daha kucaklayıcı ve saygılı bir bakış ikame ettik'
Eski Türkiye'nin inkarcı, dışlayıcı, hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı, nobran yaklaşımını tüm izleriyle ortadan kaldırmak için çalıştıklarını aktaran Erdoğan, "Bunun yerine, devlet-vatandaş ilişkisinde daha kucaklayıcı, daha kapsayıcı, daha saygılı bir bakış açısını ikame ettik" dedi.
'Kendi insanına tepeden bakan jakoben zihniyetin, günümüz Türkiyesinde asla yeri yoktur'
Erdoğan, Türkiye'nin, tüm vatandaşlarına sahip çıkacak, onlara hak ve imkanları sağlayacak öz güvene sahip olduğunu vurguladı. Bunun son örneğinin, geçen aylarda hayata geçirilen Alevi Bektaşi vatandaşlarla ilgili düzenlemeler olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye Yüzyılı'nda, geçmişin tüm sıkıntılarını aşmış bir şekilde ortak hedeflerimize kilitlenmiş olarak hep birlikte çalışacak, mücadele edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, devlet olarak artık emperyalistlerin içimizdeki bekçiliğini yapan vesayetçilerin değil, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Sünnisi ve Alevisiyle 85 milyonun tamamının devletidir. Gökyüzünde nazlı nazlı dalgalanan hilal ve yıldız, hepimizin bayrağıdır. Üzerinde özgürce yaşadığımız bu vatan, hepimizin ortak çatısıdır. Anadolu ve Trakya, tüm güzellikleriyle hepimizin ortak yuvasıdır. Hangi inanca, görüşe, kökene mensup olursak olalım, hepimiz aynı gemide olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Benim Kürt kardeşlerimin dilinden ve kültüründen dolayı, benim Alevi kardeşlerimin meşrebinden dolayı, benim mütedeyyin kardeşlerimin yaşayışından dolayı, benim gayrimüslim vatandaşlarımın inancından dolayı, hasılı bir avuç seçkin azınlık dışında kalan milyonların farklı sebeplerle ayrımcılığa uğradığı eski devlet anlayışı tamamen mazide kalmıştır. Kendi insanına tepeden bakan jakoben zihniyetin, günümüz Türkiyesinde asla yeri yoktur ve olmayacaktır. Nasıl bugünün Türkiyesi dününkinden daha özgür, daha müreffeh ise inşallah yarının Türkiyesi de bugünkünden daha iyi olacaktır."
'Daha yeni yeni oteller inşa ederek, burayı çok daha farklı hale getireceğiz'
Mardin'e bu yıl gelen ziyaretçi sayısının 3 milyon olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu ne demek, şu anda Mardin bir çekim alanı oluşturuyor. Artık oteller falan yetmiyor, daha yeni yeni oteller inşa ederek, burayı çok daha farklı bir hale getireceğiz. Kültür geliştirme ajanslarıyla bu potansiyeli hayata geçirecek ilk adımı atıyoruz" dedi.
'Rahat durmazlarsa gereğini yaparsınız'
Bir gencin, Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma'nın ilk uçuşunu hatırlatması ve Yunan medyasının Türkiye'deki teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiğini belirtmesinin ardından, "Sizce oluşan teknolojik gelişmelerden korkuyorlar mı?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Korkuyorlar tabii. Bize ne dediler? Çılgın Türkler. Ne dediler? Çılgın Türkler geliyor. Hele hele bir de Tayfun Füzesi menzili 560 kilometre olarak açıklandı, 560'ı bile yeterli bulmuyoruz. Geçen hafta bir görüşme yaptım. Nedir dedim nihai durum. Dediler ki biz 1000 kilometreyi yakalayacağız. Şimdi tabii bunu duyunca Yunan hoplamasın mı? Ege'de bazı çılgınlıklar yaptılar. Bizimkiler de gerekeni yaptı. Yapma işte rahat dur. Bizimle uğraşma. Bizim sizinle Ege'de dalaşma diye bir şeyimiz yok. Buna geçmişte hep 'it dalaşı' derlerdi. Arkadaşlara dedim ki bu ifade çok çirkin. Eğer rahat durmazlarsa gereğini yaparsınız."
Aynı gencin, "Bir gece ansızın gelebiliriz" sözünü anımsatması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O kadar... Gencimiz yetişiyor işte, bak ne diyor, 'Bir gece ansızın gelebiliriz.' Sizin gibi gençlerle beraber evelallah biz o birilerine bir gece ansızın gelebileceğimizi gösterdik ve göstereceğiz" diye konuştu.
AKP döneminde Türkiye'deki teknolojik gelişmelerle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, "Göreve geldiğimizde savunma sanayinin yüzde 20'si yerliydi şimdi yüzde 80'e çıktı. 'Benim' diyen ülkeler şu anda bizim savunma sanayi ürünlerimizin araç, gereç, mühimmat, aklınıza ne gelirse bunu Türkiye'den istiyorlar. Ciddi manada bizim şu anda savunma sanayi ürünlerinde ihracatımız var. Şu anda Bayraktar yetiştiremiyor. Gerek İHA'lar gerek SİHA'lar, Akıncı. Ama gelen asıl Kızılelma ayrı, farklı bir şey. İnşallah Kızılelma 2024, 2025 gibi seri üretimde bir yere oturacak" şeklinde konuştu.
Seçim tarihini vermedi
Bir gencin, "Seçim haziranda denildi. Ama mayısta olacağı da söyleniyor. Tatil planları yaptık. Tatil seçime denk gelirse tatilimiz yanar. Sizin için tatili de yakarız" ifadeleri üzerine Erdoğan, "Bu seçim öyle bir seçim olacak ki bu ne tatillere değer ne tatillere... Çünkü bu seçimin neşesini hep birlikte farklı yaşayacağız" ifadelerini kullandı.
Aynı gencin "Seçim tarihiyle ilgili sizden bir tüyo alabilirsek ona göre plan yapacağız" demesi üzerine Erdoğan, "Şimdi acele etme tüyoda çünkü Cumhur İttifakı olarak oturalım, dertleşelim. Ondan sonra tüyoyu değil de gerçeğini biz size veririz" ifadesini kullandı.
'Ön çalışmadan sonra liderler olarak tekrar bir araya geleceğiz'
"Bir kaç aydır Türkiye'nin doğalgaz hub'ı (merkez) olma gündemi var. Rus gazının Avrupa'ya Türkiye üzerinden satılmasıyla gündem başladı. Bu hafta da Türkmenistan'a gittiniz, gazla ilgili gündem oluştu. Silivri'de doğalgaz yer altı depolama tesisi açtınız. Bu konuda ülkemizin böyle rol üstleneceğini ne zaman öngördünüz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu uzun zamandır gündemimizde olan bir durumdu. Bunu Sayın Putin ile defalarca görüştük ve Sayın Putin Türkiye'yi bu noktada bir 'hub' olarak kabul etti ve 'Türkiye üzerinden Avrupa'ya bu doğalgazı verebiliriz hatta hatta fiyatı da siz belirleyin' dedi. Biz de kabul dedik ve TürkAkım olarak inşallah bunun adını da koyduk. Türkmenistan'da yaptığımız seyahatte de Azerbaycan, Türkmenistan ve Türkiye olarak üçlü böyle bir adımı atıp alamayacağımızı konuştuk. 'Niye olmasın' dendi ve şimdi bir görevlendirme yaptık. Bu görevlendirme de. Benim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığım ekibiyle, Azerbaycan ekibiyle Türkmenistan ekibiyle bir ön çalışma yapacaklar. Bu ön çalışmadan sonra da biz liderler olarak tekrar bir araya geleceğiz. Nasıl bir yol haritası belirleyeceğiz bunun kararını inşallah vereceğiz. Çünkü Türkmenistan'dan, özellikle Azerbaycan üzerinden böyle bir doğalgazın ülkemize gelmesi bizi çok daha rahatlatacaktır."