MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti'nin elini sıkıp terör örgütü elebaşının Meclis'te konuşabilir demesi ile siyasi arenda başlayan süreç sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığı ile devam etti.
Bahçeli, bugünkü (5 Kasım) Grup Toplantısı'nda terör örgütü elebaşı Öcalan'ın cezaevinden çıkması anlamaına gelen 'Umut Hakkı' sözlerinin arkasında olduğunu söyledi. Bahçeli, ayrıca konuşmasında, "Terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, enflasyona darbe indirilirse, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğru bir tercih değil midir?" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Bahçeli'ye, "Sonunda ağzındaki baklayı çıkardı" deyip tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeniden aday olma hakkını 2018 genel seçimlerinde doldurulduğu görüşü hukukçular tarafından ağırlıklu olarak dillendirilse de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 2024 seçimlerinde 2017 Anayasa değişikliğini neden gösterip Erdoğan'ın bir kez daha aday olmasının önünü açtı.
YSK'nın belirttiği görüşe göre Erdoğan, 2024'te son adaylık hakkını kullandı.
Bahçeli'nin Erdoğan'ın adaylığını tartışmaya açmaya çalışması da eski sözlerini akıllara getirdi. Bahçeli, dönemin başbakanı Erdoğan'ın ilk Cumhurbaşkanlığı adaylığında çok sert sözlerle eleştirmişti. Bahçeli, 2014'te harfi harfine şunları sarf etmişti:
"BOP'UN HAÇLI EMELLERİNİN YOLSUZLUĞUN ÇANKAYA'yI MESKEN TUTMASI ANLAMIAN GELECEKTİ"
"Bundan sonra ‘ya zillet ya izzet’ kazanacaktır.
Bundan sonra ‘ya yurdum ya yokum’ arasında seçim yapılacaktır.
Bundan sonra ‘ya rezalet ya da adalet’ tam hâkimiyet kuracaktır.
Şu günkü ortam ve süreçte; günü ve vaziyeti kurtarma namına kenara çekilip olan biteni uzaktan izleme ataleti veya suya sabuna dokunmadan, risk almadan gelişmeleri kendi haline bırakma acizliği tehlikeleri daha da katlayacaktır.
Mensubiyetinden iftihar ettiğimiz aziz milletimize çok açık çağrımız vatanına, bayrağına, kimliğine, tarihine, geçmişine ve geleceğine sahip çıkması yönündedir.
Çağrımız milli ve üniter devlet yapımıza, toprak bütünlüğümüze, milli birliğimize destek verilmesidir.
Çağrımız ahlakın, hukukun, vicdanın, dürüstlüğün, huzur ve kardeşliğin yanında toplanılmasıdır.
Boşa geçecek bir günümüz bile yoktur.
Tehlikeler çok ciddi, tehditler çok yakındır.
Türkiye’nin meseleleri kaldırılamayacak derecede fazlalaşmıştır.
Deyim yerindeyse Türkiye düşmanları ikinci defa Polatlı’ya kadar gelmiş, milli bünyeyi ele geçirmek, milli varlıkları gasp etmek maksadıyla AKP’yle ihanet sedirine yerleşmişlerdir.
AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan zıvanadan çıkmakla kalmamış; akıl, gönül, kalp ve milli değerlerle arasını tamamıyla açmış, bölücü çevrelerin, küresel mihrakların kuryesi, kutup başı ve iktidardaki adamı olarak sivrilmiştir.
Unutulmasın ki, iç ve dış sorun alanlarının birbirine eklemlenerek kontrolden çıkması ufukta beliren kanlı ve vahşi parçalanma dinamiklerini harekete geçirecektir.
10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi öncesi aziz milletimin her ferdi hassas, objektif, içten, herhangi bir telkin ve algı operasyonlarına kapılmadan bir iç muhasebe yapmalıdır.
Zaman ideolojik kalıplarla, inat ve siyasi dürtülerle hareket etme zamanı değildir.
Zaman duygusal yaklaşımlara ve yandaş tercihlere teslim olma zamanı da değildir.
Vicdanlı ve namuslu her vatandaşım Türkiye’nin milli ve tarihi haklarını korumakla, gözetmekle ve yarınlara taşımakla mükellef olduğunun bilincinde olmalıdır.
Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması halinde Cumhuriyet ölümcül yara alacak, Türk tarihi makas değiştirecek, millet bölücülüğün kafesine hapsedilecektir.
Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması Sevr taraftarlarının 94 yıl sonra Çankaya çıkması demektir.
Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması İzmir’de denize dökülenlerin hesap sormak üzere tekrar ayağa kalkması, Çanakkale’de püskürtülenlerin bir kez daha şanslarını denemeleri demektir.
Ve aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması PKK’nın, HDP’nin, Türkmen katillerinin, Müslüman canına kast edenlerin, Türk hasımlarının, Barzani’nin, IŞİD’in, BOP’un, Haçlı emellerinin, El-Kaide’nin, Boko Haram’ın, Taliban’ın, yolsuzluk çetelerinin Çankaya’yı mesken tutması anlamına gelecektir.
Türk milleti böyle bir bozguna elbette izin vermemelidir, inancım odur ki vermeyecektir."