İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi temel atma töreninde konuştu. Ekrem İmamoğlu, AKP'li belediyelerden 20 yılda tahsil edilen borçların dönemlerinde 10 ayda tahsil edildiğini açıkladı.
Ekrem İmamoğlu, AKP iktidarının geçmişte bıraktığı borçlara rağmen CHP'li belediyeleri sıkıştırdğını söyledi. İmamoğlu, CHP'li belediyelere ilişkin engellemelerden söz edip AKP'nin tarihe gömüleceğini ifade etti.
İmamoğlu, iktidarın kötü niyetli olduğunu söyleyip tüm engellemelere rağmen durmadan halk için çalışacaklarının altını çizdi.
Ekrem İmamoğlu, şunları ifade etti:
"Muhalefet konuşması yapmıyorum. Bakın, yakarır gibi anlatıyorum. Niye biliyor musunuz? Belki düzelirler diye. Çünkü bu kötü niyetli politikalarla beraber bu milletin ıstırabını arttırıyorlar. Hala cebindeki para azalıyor. Hala milletin ekonomisi perişan. Ticaret perişan. Ekonomi perişan. Eğitim perişan.
O bakımdan yıkıcı ve insanların canını sıkan, paramparça eden enflasyon hala düşürülemiyor. O bakımdan bakın, dedim ya az önce, yok efendim SGK borcu şu bu.
Ya bütün SGK borcu, bütün SGK’ya olan borçlu kurumların sadece onda biri belediyeler. Onda biri. Geçen sene bu, 2024'deki SGK’nın toplam gelirinin yüzde 2,5'u değil belediyelerin olan borcu. Belediyeler derken bütün belediyeler yani. AK Partilisi, CHP’lisi. Göz diktiğin şeye bak.
Yaptığın işe bak. Şaka gibi yani. Ve hani sonuçta bu belediyelerin, bugünkü belediyelerin yarısı CHP’li değildi daha 6 ay önce, 7 ay önce. Yarısı başka belediyelerdi.
Çoğu Ak Parti’liydi. Borçları oradan devraldı arkadaşlarımızın çoğu, biz dahil. Biz dahil. Peki bu bildiğiniz bir sayfa yani. Ayıp değil mi? Peki ne olmalı? Yolunu da gösteriyoruz.
Davet edeceksin, oturacağız. Gittik de anlattık da bakanlara. Oturacağız, borçları konuşacağız. Ödenebilecek bir şekilde yapılandırılacak ve belediyeler onları yapılandırılmış şekliyle ödeyecek. Bunlar yapılır. Belediyenin kasasındaki paraya göz dikilir mi?
Eskiden 20 senede aldıkları bakanlığın yapıp belediyeye devrettiği metroların tam 11 milyarını bizden 10 ayda aldılar biliyor musunuz? 10 ayda. 11 milyar lira. 10 ayda cebimizden aldılar. Niye? Ekrem İmamoğlu Cumhuriyet Halk Partili diye.
Yani ne olacak, Ekrem’in birazcık boğazını sıkalım. İş yapamasın. Ya boğaz sıktıkça biz işimizi daha çok yapıyoruz, onu söyleyeyim.
Bizim bu bakımdan bu şekilde tutum ve tavırlardan vazgeçmezseniz bu millet sizi gerçekten, zaten gözünden düştünüz de, tamamen tarihe gömüleceksiniz. Tarihe gömüleceksiniz. Bak, bu kadar net.
Bakın, Türkiye’nin en itibarlı dış borçlanmasını yapan belediye olduk. Ve tarihte olmamış uygulamalarla, tahvil ihraçlarıyla yurt dışından kaynaklar bulduk.
Bu kadar itibarlı bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi 5 senedir ona buna, havalara uçuşurcasına kredi dağıtan kamu bankalarından 1 TL kredi kullanamadık. 1 TL.
1 TL kamu bankalarından 5,5 yıldır. Ayıp değil mi? Kimin bu? Milletin bu. Bunları anlatın ama <noise> ne yaparsanız yapın bu millet israfçı ve icraatçı yönetim arasındaki farkı görüyor.
Milletin, milletin durumunun farkında değiller. Onun için ne yapacak bu millet? Rantçılık devrine son verecek, halkçılık devrine “Buyur gel kardeşim.” diyecek.
Bu kadar basit. Halkçılık dönemi başlayacak. O bakımdan milletin güvenini, milletin bize olan inancını kaybetmeden işini gece gündüz yapmak benim her dava arkadaşımın, her yol arkadaşımın boynunun borcudur.
Bunu hiç kimse unutmasın. Amasız, fakatsız. Bunun adı meclis üyesidir. Bunun adı belediye başkanıdır. Bunun adı bürokrattır. Adı her neyse. Sadece İstanbul’a seslenmiyorum. Türkiye’nin her yerinde “Ben bu yolculuğun, bu davanın bir parçasıyım.” diyen herkes çok büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır.
Amasız, fakatsız. Tepeden tırnağa. En baştan en küçük görevi yapan arkadaşıma kadar. “Ben bu yolun, ben bu ülkenin geleceğine başımı koymuş, elimi koymuş, kolumu koymuş, gövdemi koymuş, çalışacağım.” diyen bizim yol arkadaşımızdır.
Bunu demiyorsa bu yolculuğun bir parçası değildir. Bu kadar net. Ben dahil, ben dahil, hiçbirimiz bir gruba, bir parçaya, bir bölüme tabi değiliz. Biz memleket yoluna tabiyiz. Biz cumhuriyet yoluna, biz devletimizin yoluna tabiyiz.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin evlatlarıyız ama memleket için çalışan, memleket için çalışan Atatürk gençliğiyiz. Bu yürek ile çalışacağız. Bu kadar net. Bunun başka bir tarifi yok.
Bu yolda da engel tanımayacağız sevgili dostlarım. Bakın, güneyimizde, Suriye’de çok büyük bir olaylar yaşanıyor.
13 yıllık büyük bir trajedinin, zulmün, sıkıntının, parçalanmanın sonucu şimdi başka bir dönemin başlangıcındayız. Birileri zafer naraları atıyor.
Birileri sanki bir savaşa girmiş, savaş kazanmış gibi davranıyor. Ben nasıl bakıyorum biliyor musunuz Suriye meselesine? İktidarıyla, muhalefetiyle, yerel yönetimiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla topyekun davranmamız gereken milli bir mesele olarak bakıyorum.
Maksimum derecede sınır güvenliğini koruyan, en büyük ölçüde sınır güvenliğini teminat altına alan, Suriye’nin toprak bütünlüğü içerisinde her ferdini, her inancını, her yaşamının teminat altına alınabilmesi için en dirayetli, en muktedir devlet duruşunu gösteren, orada da bağımsız bir Suriye devleti kurularak kendi içindeki demokrasinin var olması için en güçlü çabayı ortaya koyan, orada yaşayan hiçbir kesimin yanındayız görüntüsünü değil herkesi koruyan, kollayan, yani komşusunu öyle demokrasiye, hukuk devletine dönüşmesini sağla ki yarınlarda onun o gücü seni de güçlendirsin.
O şekliyle bakabileceğimiz bir geleceğin tasarlanması konusunda hepimiz mesulüz. Doğru adımlar atılmaz ise çok büyük bir tehditler önümüzde birikir ve barındırmaktadır. Doğru adımlar atılır ise ülkemiz adına büyük fırsatlar barındırır, barındırmaktadır.
Geçmişten bugüne Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dış politikasının yapıldığı Suriye’de artık yanlış yapılamaz. Eksik davranılamaz. Dostum Esad’dan Esed oldu. Sonra tekrar dostum Esad’a dönüşürken tekrar Esed’e dönen bir dış politika tutarlı bir durum değildir. Bizi itibarsızlaştırmıştır.
Bundan sonra güçlü duruşumuzla geleceği hep birlikte tasarlamak zorundayız. Ülkemizin birliği ve beraberliği için çok önemli konuları barındırmaktadır. Meseleye bu özde bakılmalıdır. Bu sorunlar varken sen dönüyorsun Ekrem İmamoğlu ile dava üzerinden uğraş. Birini kayyumla içeri tık.
Belediyelerin hacziyle uğraş. Hukuksuzluk yap. Hukuku baskı altında tut vesaire vesaire. Ya bunları bırak. Memleketin daha büyük işleri var.
Memleketin sınır dışı büyük işleri var. Memleketin ekonomiyle sorunları var, eğitim ile sorunları var, adaletle... Ya bir, bir alanda tek bir iyi hamle görelim, seni alkışlayalım. Niye bu fırsatı vermiyorsun bu millete?
Bu millete kötülük yapmayı bırakın. Hep beraber iyilikte yarışalım. Hep beraber daha güçlü bir ülkenin var edilmesi konusunda birlikte yarışalım. Suriye meselesi. Ben ne dedim? Belediye olarak hazırız. Suriyeli insanların buradan gitmesine, orada sosyal belediyecilik üzerinden, bakın, kreşinden sosyal yaşam merkezlerine, bazı tesislerin yapılmasına, hizmete alınmasına her hususta, bütün deneyimimizle seferberliğe hazırız dedik.
Hazırız, olmak zorundayız. Çünkü bu ülkede sayısı belli olmayan 6 milyon mu, 7 milyon mu ve mülteci ile karşı karşıya kaldık. Niye kaldık? Niye 13 yıldır buraya birikti? Bundan sonra bunu düzeltmek için büyük bir iş birliğine, büyük bir el birliğine, büyük bir seferberliğe, milli bir mesele üzerinden mücadeleye ihtiyacımız vardır. Bunlarla uğraşın, bunları çözün.
Aynı masaya gelelim, aynı masada konuşalım. Aynı masada bu tür olayları çözmeye gayret edelim. Devlet yöneticiliği böyle olur. Devletin esasen sorunlarına çözüm bulmak böyle olur.
İşte biz tam da bu yolculuğu anlatırken bir yandan icraatlarımıza devam ediyoruz. İşte burada sosyal yaşam merkezi. Öylesine bir sosyal yaşam merkezi değil.
Burada afet anında, bir kentsel dönüşümde acil barınma ihtiyacında ya da başka hususlarda evsiz barksız olan bazı insanların geçici bir dönem burada barındırılıp belki memleketlerine yollanmada ya da belli bir kitlenin buraya getirilip bir kamp gibi eğitim aldırarak, meslek eğitimi verdirerek iş bulmalarına fırsat tanıyacağımız geniş bir sosyal yaşam merkezi.
Aynı zamanda kreşi, aynı zamanda berberi, aynı zamanda etkinlik alanları, spor salonları olan bir alan. Hemen sırtında hal binası. Proje değişikliği yaptık. Hemen yanında İstanbul’un en büyük ikinci lojistik merkezini kurarak afet anlarında, anlarında çok etkili bir merkez. Yani burası aslında hem Tuzla için hem özellikle Anadolu yakası için önemli bir lojistik alana dönüşüyor. Yine bunun farklı farklı eee yeni yatırımlarla beraber büyütülecek bir merkeze dönüşüyor. O bakımdan yaptığımız bu iş önemli bir iştir. 2025'te burada hal binamız açılacak inşallah yaz eee başında. Hemen yanındaki lojistik ile beraber buradaki sosyal yaşam merkezi 2026’da açılacak ve hep birlikte burayı büyüteceğiz. Hep birlikte bu alanla beraber dayanıklı bir şehir var edeceğiz.
Bunları yapalım. Bunları yaptıkça insan mutlu. Diğer konuları niye konuşuyoruz? Mecbur konuşuyoruz. Sizin, sizin kötü, sizin kötü aklınıza, kötü emellerinizi vatandaşın önüne seriyoruz.
O bakımdan inşallah bu yolda, yolculuğumuza devam edeceğiz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sorumluluğumuz büyüktür. Allah bizi mahcup etmesin milletimize.
Bu yolda yürüyen her arkadaşımızın güçlü emekleriyle Türkiye’mizin geleceği aydınlık bir gelecek olacaktır. Bu işin başka yolu yok. "