Türkiye’de sağ partiler her zaman dini siyasette kullanmışlardır.
Dini değerleri siyasette en çok kullanan, din üzerinden kutuplaşma yaratan, devlet kurumlarının laik yapısını değiştiren, camilerde siyasi konuşmalar yapan, tarikat mensuplarını devlet kurumlarına yerleştiren, eğitimi bilimsel ve laik yapıdan uzaklaştıran AK Parti oldu.
Dinin siyasete alet edilmesinde ölçü iyice kaçtı.
Vatandaşı saf yerine koyan akıl dışı açıklamalar sıklaştı.
Hatay’da, AK Parti milletvekili adaylarından biri deprem felaketiyle ilgili olarak vatandaşlara özetle şöyle hitap etti:
"Kardeşlerim buna bir felaket dedi. Ben rahmet diyorum. Niye biliyor musunuz? Bir arabacı atını sürerken at biraz yorulunca kırbaç vurur ona. Bu da 11 vilayette 85 milyona bir kırbaç Allah’tan. O bir kamçıydı.”
Aynı aday konuşmasında Hatay’ın sosyolojik yapısını da eleştirerek, “Antakya nasıl bir mozaik öyle. Her dinden her mezhepten karışık bir homojen. Ak insanın görevi burayı İslamize etmektir. Öyle karışık olmak yok. Hepsi ak olsun. Ak olsun (AK Partili olsun)”
Bir ilahiyatçı da şöyle yazabildi:
“Bir Müslüman için Allah huzuruna götürülecek en iyi amel CHP düşmanlığıdır.”
Seçim öncesinde AK Parti’nin dini siyasete alet etmesindeki zirve bu açıklamalar olmalı.
Resmi rakamlara göre 50 bin, uzmanların tahminine göre üç katı vatandaşımızın enkaz altında feci şekilde can verdiği bir afette milyonlarca insanın acıları daha çok tazeyken, enkaz altından hâlâ cenaze çıkarken, insanlar dökülen molozların arasında yakınlarının cansız bedenini veya bedeninden bir parça ararken, deprem felaketine “felaket değil rahmet, Allah’ın kırbacı” demek, acılı insanlara en hafif deyişle saygısızlıktır. Onların kayıplarını, yaşadıkları felaketi, derin acılarını hiçe saymaktır, zerre kadar umursamamaktır.
Arabacının at biraz yorulunca ona kırbaç vurması gibi Allah’ta 11 ilde 85 milyona kırbaç vurmuş! Bu nedenle Antakya’da herkesin Müslüman yapılması gerekiyormuş! Öyle her dinden, her mezhepten karışık yapı olmazmış. Hepsinin ak insan (Ak Partili) yapılması gerekiyormuş!
Bu nedenle yaşanan felaket değil rahmetmiş!
Deprem bir doğa olayıdır.
İnsanların inançlarına göre meydana gelmez.
Hatay’da Müslüman olmayan insanlar da yaşıyor diye deprem olmaz.
Hatay farklı medeniyetlerin, kültürlerin, inançların buluştuğu ve bir arada yaşadıkları, dünyanın en güzide kentidir.
Bu güzide kentin güzide insanlarına “Allah sizi kırbaçladı” demek akıldan, izandan uzaktır.
“Bir Müslüman için Allah’ın huzuruna götürülecek en iyi amel CHP düşmanlığıdır” demek de farklı değil.
Dini siyasete alet etmenin bir başka zirvesi de bu sözlerdir.
Allah katında Türkiye’de siyasi partilerin çetelesi mi tutuluyor?
“En iyi Müslüman olmak, cennete gitmek için CHP düşmanı olun” diye kayıt mı var?
Kendi CHP düşmanlığını Allah’a bağlamak nasıl izah edilebilir?
“Ne kadar çok CHP düşmanı olursanız Allah nezdinde o kadar iyi Müslüman olursunuz” zihniyeti hangi mantıkla, hangi akılla açıklanabilir?
Bu istismar düzeyi halkı, “hiçbir şeyden anlamaz, düşünemez, mantık yürütemez” bir güruh yerine koymaktır.
21. yüzyılın ilk çeyreği geride bırakılırken, Türkiye’de hâlâ bu düzeyde siyaset yapılması hem çok düşündürücü hem de çok üzücüdür.
Bu istismar iktidarın yarattığı din siyasetinin bir sonucudur.