Devlet Bahçeli'den Üçüncü Dünya Savaşı açıklaması

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Rusya'nın yeni nükleer doktrini ile Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalinin gün yüzüne çıktığını söyledi. Bahçeli, "Bahçeli: Yalnızca Kafkaslar değil, dünyanın tamamı korku tünelindedir. Ukrayna'nın Batı yapımı silahlarla Rusya'yı vurması üzerine, Putin'in savaşın küresel boyut kazandığına dair söylemi, Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini gün ışığına taşımıştır."

MHP Lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısında küresel ve bölgesel gelişmeleri değerlendirdi. BM'nin nükleer savaş riskine dikkat çekmesini "ciddi ve kritik" olarak niteleyen Bahçeli, Türkiye'nin her senaryoya karşı hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı.

İsrail'i "terör devleti" olduğunu belirten Bahçeli, Netanyahu ve eski savunma bakanının yargılanması gerektiğini söyledi.

Bahçeli, Biden'ın görevden azledilmesi çağrısında bulundu. Barışın önemine dikkat çeken Bahçeli, Türkiye'nin barışsever bir millet olduğunu belirtti.

Terör örgütü elebaşı ve DEM Parti'nin arasında görüşmelerin yapılmasını isteyen Bahçeli, Halk TV başta olmak üzere MHP'ye saldıran medya organlarını ve patronlarını "not aldıklarını" söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:

"BM'NİN NÜKLEER SAVAŞI İŞARET ETMESİ... DURUM CİDDİ VE KRİTİKDİR"

  • Çünkü halihazırda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun, nükleer savaş riskine işaret etmesi, küresel cepheleşmenin, silah dışındaki uzlaşma arayışlarını gölgelemesi, bir yandan uluslararası sistemin çöküş alarmı, diğer yanda da kurumsal ve kurallara dayalı sorun çözme istek ve iradesinin tükeniş habercisidir.
  • Maalesef durum ciddi ve kritiktir. Türkiye'mizin, hayatın olağan akışı içinde karşılaşma olasılığı giderek artan olağandışı gelişmelere karşı bütün senaryoları değerlendirerek baraj kurması ve eline, beline, boyuna hazırlık yapması sadece bir güvenlik önlemi değil, bunun da ötesinde bir varoluş meselesidir.
  • Uzun menzilli balistik ve orta menzilli hipersonik füzelerin ateşlendiği, nükleer başlıklı füzelerin fırlatma rampalarında bekletildiği, ortak aklın ve barış havasının cinnetle bezendiği bir karanlık, jeopolitik görüş açımıza perde çekmiştir.
  • Ne tarafa dönsek, kanlı boğuşma sahneleri gözümüze çarpmaktadır. Hangi yöne baksak, insani felaketler birbirini kovalamaktadır.
  • İşin özünde, İkinci Dünya Savaşı'nı takiben tesis edilen kurallara dayalı uluslararası sistem, ilansız ve ilanlı iflas bayrağını çekmiş durumdadır.
  • Çivisi çıkan, huzur ve hukuku çırpılan dünya, ölümcül meydan okumaların sahnesine, kanlı vuruşmaların, tarihi ve hegemonik hesaplaşmaların sahasına dönüşmüştür. Askeri ve siyasi basınçtaki yükseliş, patlama eşiğine kadar dayanmıştır.
  • Şiddetin ve vahşetin pek çok varyantı tedavüle çıkmıştır. Küresel sistem mimarisi her yanında hasar almıştır.
  • Demokrasi ve hukuk ihlalleri, insan hakları ve özgürlük değerlerindeki kahredici aşınmalar, eşit ve egemen devletler arasındaki buzlanma ve bozulan diyaloglar en kötü senaryoların gündeme taşımıştır.
  • 1920 tarihinde dünya genelinde 35 anayasal ve seçilmiş hükümet iş başındayken, bu sayı 1938'de 17'ye inmişti. Savaş şartlarının hakim olduğu 1944'te dünyadaki 64 ülkenin ancak 12'si demokrasiyle yönetiliyordu.
  • Adalet, demokrasi, özgürlük ve insan hakları liginde önü kesilme, kesilemez bir gerileme, hatta ve hatta çöküş döneminin kaygı verici emareleri artık gizlenemez, örtülemez, inkar edilemez boyutlara gelmiştir.
  • Genişleyen çatışma ve huzursuzluk sarmalı dünyayı kasıp kavurmaktadır. İngiltere merkezli bir kuruluşun hazırladığı çatışma yoğunluğu endeksi raporuna göre, küresel düzeyde çatışma alanları 2021'den bu yana yüzde 65 artmıştır. Son 3 yıl içinde dünya genelinde çatışmalardan etkilenen coğrafi alanlar yüzde 2.8'den yüzde 4.6'ya çıkmıştır.
  • Devletlerarası savaşların veya iç çatışmaların tesirinde kalan bölgelerin büyüklüğü 6.15 milyon kilometre kareye ulaşmıştır. Bu kapsamda hayatını kaybeden insanların sayısı 3 yıl içinde yüzde 20, yüzde 29 yükseliş kaydetmiştir.
  • Rusya ve Ukrayna'nın yanı sıra, Ekvador, Kolombiya, Hindistan, Endonezya, Tayland'ın da dahil olduğu 27 ülkede 2021 yılından itibaren risk düzeyi çok önemli ölçülerde yaygınlaşmış ve yoğunlaşmıştır.

"AFRİKA'NIN YÜZDE 10'U ÇATIŞMA BÖLGESİ"

  • Afrika kıtasının yüzde 10'u çatışma bölgesidir. Bu kıtanın batısındaki Mali'den doğu kıyısındaki Somali'ye kadar uzanan Sahel ve Afrika Boynuzu'nu içine alan çatışma koridoru bölgesindeki şiddetin son 3 yıl içinde iki katına çıktığı anlaşılmaktadır.
  • Burkina Faso'nun yüzde 86'sı çatışmalara gömülmüş, Sudan ve Etiyopya'da ise büyük çaplı şiddet patlamaları ortaya çıkmıştır.
  • Orta Doğu'nun küresel çatışma haritasında kilit faktör olduğu bilinmektedir. Terör devleti İsrail'in Lübnan, Suriye, İran, Yemen ve Filistin topraklarına yönelik mütecaviz saldırıları sistematik olarak devam etmektedir. Elbette Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın küresel bir mahiyet kazanmasıyla ilgili tahrik ve gerilim atmosferinin günbegün mesafe alması, Kuzey Kore'nin bölgeye asker sevkiyatı, Batı'nın uzun menzilli füzelerle Rusya'nın vurulmasına verdiği onay, Rusya'nın buna misilleme yapması, kabus senaryolarını aktive etmiştir.
  • Ukrayna topraklarındaki çatışma alanlarının büyüklüğü, 2022 yılının Şubat ayından bugüne kadar yüzde 8.6'dan yüzde 70.5'e, Rusya'nın çatışma alanları da 10 katına tırmanmıştır. Rusya Federasyonu Genel Devlet Başkanı Putin'in imzaladığı güncellenmiş nükleer caydırıcılık doktrinini, devri saltanatının bitmesine sayılı günleri kalan Biden'ın Ukrayna'ya verilen füzelerle kullanım iznini onaylamasından sonra açıkladığı ortadadır.

"ÜÇÜNÇÜ DÜNYA SAVAŞI GÜN IŞIĞINA..."

  • Yalnızca Kafkaslar değil, dünyanın tamamı korku tünelindedir. Ukrayna'nın Batı yapımı silahlarla Rusya'yı vurması üzerine, Putin'in savaşın küresel boyut kazandığına dair söylemi, Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini gün ışığına taşımıştır.
  • Savaşın kazananı elbette olmaz, olamaz. İnsanlığın yeni bir yıkımı kaldırması, doğacak korkunç bir felaketin altından kalkması, nükleer silah resmi düşünüldüğünde, mümkün değildir.
  • Üstelik bu tehlike çevremizde de somutlaşmıştır. Şunu bir an olsun aklımızdan çıkarmayalım ki, geçen yüzyılda yaşanan iki dünya savaşının en ağır sonuçlarıyla yüzleşen Türkiye ve Türk milletidir.
  • Barışı savunmak, barışçıl çabalara destek olmak, mutabakat ve müzakere arayışlarının yanında durmak hem insanlık görevi hem insanlık onuru hem de siyasi ve stratejik önceliğimiz olmalıdır.
  • Aynı şekilde tüm ülkeler tarihine ve insanlığa karşı mesuldür. Sayın Cumhurbaşkanımızın hafta sonu Putin ile yaptığı telefon diplomasisi, dün NATO Genel Sekreteri ile görüşmesi, bu suretle bölgesel gerilimin düşürülmesi maksadıyla dile getirdiği samimi çağrıları, Türkiye'nin ahlaki ve insani duruşunu teyit etmenin yanında barışsever bir millet olduğumuzu da tekrar belgelemiştir.
  • Türkiye'nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması, bugünden kestirilmesi mümkün olmayan anormal külfetlere ve trajik neticelere yol açabilecektir. Bizim pozisyonumuz, kalıcı ateşkes ve barışın teminine yöneliktir.

"MACERAYA ATILMAK MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ RİSKE ATACAKTIR"

  • Onun bunun dolduruşuna gelerek bir maceraya atılmak, milli birliğimizi ve güvenliğimizi riske atacaktır. Elbette hiç kimseden korkumuz yoktur. Elbette hiç kimse karşısında boyun eğecek halimiz de yoktur. Ancak barış ümitlerini canlı tutmak, barış çabalarına katkı sunmak varken savaş diline müracaat etmek, fason kahramanlıklar taslamak ne devlet aklıyla ne de tarih şuuru ile bağdaşmayacaktır.
  • Trump'ın koltuğa oturmasını beklemeden, klinik vaka Biden'ın ellerini silah ve füze butonlarının etrafında gezdirmesi, dünyayı yeni bir savaşa sürükleme gayesi maruz ve makul görülebilecek bir alçaklık değildir.
  • Biden'ın akli melekeleri meflûçtur. Aldığı veya alacağı her karar sakat ve mahzurludur. 20 Ocak 2025 tarihinde yapılacak başkanlık devir teslim töreni beklemeden insanlığı ve dünyayı ateşe atmak için fırsat kollayan Biden'ın görevinden derhal azledilmesi, dünya barışına muazzam bir hizmet olarak tarihe geçecektir.
  • Gördüğümüz yalın gerçek şudur: Türkiye'nin çevresi silahlarla, füzelerle, şiddet versiyonlarıyla, yeni nesil savaşlarla kuşatılmaktadır.
  • Biliniz ki hesaplaşmanın adresi bellidir. Biliniz ki herkesin gözü üstümüzdedir. Alacağımız karar ve varacağımız sonuçlar küresel dengeyle beraber bölgesel akışı değiştirebilecektir.
  • Türkiye Cumhuriyeti dünyanın kemer taşıdır. Bu taş yerinden oynar veya oynatılırsa gökkubbe herkesin başına yıkılacaktır. "Bize bir şey olmaz." kolaycılığı ve duyarsızlığıyla oyalanacak ne vaktimiz ne de hakkımız vardır.
  • Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu gerçeğe dönüştürmek amacıyla yaptığımız mücadelenin menzile ulaşması için emekse istenen emek vereceğiz, zamansa istenen zaman harcayacağız.
  • Özellikle ifade etmeyi zaruri görüyorum ki,...ihtiyaç olan canımızı da seve seve burada feda edeceğiz. Yolumuzdan dönmeyeceğiz. Davamızdan sapmayacağız. Duruşumuzu bozmayacağız.
  • Mücavir coğrafyalar cayır cayır yanarken milli varlığımıza ve iç barışımıza ateş saçmayı hedefleyen müstevlileri ve bunların sızma uşaklarını milli birlik ve kardeşliğimizin gücüyle yerle bir edeceğiz.

"GÜN KISIR ÇEKİŞME GÜNÜ DEĞİL"

  • Gün, kısır çekişmelerin günü değildir. Gün, istismar siyasetine tahammül edilecek gün değildir. Gün, Türk milletinin topyekun ayağa kalkma, kenetlenme, tek yürek olma günüdür. Muktedir ve muteber bir gelecek vizyonu, her şeyden evvel muharrik ve muhkem bir geçmiş vizyonuna bağlanmalıdır.
  • Dahası, buna dayanmalıdır. Enerjisini ve sinerjisini de buradan almalıdır. Çünkü geçmiş olmadan, geleceğin hükmi şahsiyetinden bahsedilmesi akıl kârı değildir. Geçmişimizi geleceğe taşımak, Kızılelma'nın rotasında ilerleyip ilahi kelimetullah'a vasıl olmak, namus gibi gördüğümüz bir milli ülküdür, milli yemindir ve nihayet and olsun vakti saati geldiğinde gerçekleşecektir.
  • Cihan yıkılsa bile bizim cephemiz yıkılmayacaktır. Cehennem olsa üzerimize gelen, bizi yakamayacaktır. Akif'in dediği gibi, yaşayan görecektir; Türkiye ve Türklük ölmeyecektir.
  • Muhterem arkadaşlarım, geçen haftanın umut verici, en azından yüreklerimize su serpen gelişmelerden birisi, İsrail Başbakanı canisi Netanyahu ve eski savunma bakanı aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından alınan tutuklama kararıdır.

"CANİYAHU KÖŞEYE SIKIŞTI"

  • İnsanlık suçu işleyen katilleri yakalamak için hukuk devrededir. Caniyahu köşeye sıkışmıştır ve sonu görülmüştür. İsrail halkı sokaklara dökülmüş, vicdan ve sağduyunun refakatinde Caniyahu protesto edilmiştir. Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi'nin birlik üyesi ülkelere Uluslararası Ceza Mahkemesi tutuklama kararını uygulamasıyla ilgili hatırlatmada bulunması çarpıcı bir gelişmedir.
  • İsrail yönetiminde soykırım suçuna karışmış failler, dökülen her masum kanın damla damla hesabını verecektir ve bu günler uzak değildir. Roma Statüsü'nün 86 ve 87. maddeleri doğrultusunda, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin aldığı tutuklama kararının taraf ülkelerce uygulanması hukuki bir yükümlülüktür. Bu açık yükümlülükten Statü taraftarları hiçbir ülke kaçamaz, muafiyet bahşedecek herhangi bir imtiyaza da sahip olamaz.
  • Caniyahu ile eski savunma bakanının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olan herhangi bir ülkeye gitmesi halinde ellerine kelepçe vurulup derhal Lahey'deki mahkemeye çıkartılması bir hukuk ve insanlık namusudur
  • Aralarında Fransa, İspanya, Belçika, Cezayir, Kanada, Güney Afrika, İtalya, Hollanda ve İrlanda'nın yer aldığı ülkeler, cani Netanyahu'nun ülkelerine gelmesi halinde tutuklayacaklarını açıklamışlardır.
  • Çember daralmış, vakit yaklaşmış, akıbet netleşmiştir. Soykırım suçlarından hesap sorulması artık sabır ve zaman meselesi haline gelmiştir. İnsanlığa karşı suç işleyen katillerin, 50.000'e yakın masum kanı akıtan, alnlarını kazan şerefsiz canilerin ibretlik sonlarını göreceğiz. İnşallah günlere az kalmıştır.
  • Caniyahu ve eski savunma bakanı azılı suçludur. Bu soykırımcıların arkasında duran ülkeler de işlenmiş suçlara tahammülden ortaktır.
  • 20. yüzyılda Yugoslavya, Almanya ve Ruanda'da yaşanan insanlık suçlarının belki de en ağırı bugünkü zaman diliminde Gazze'de tezahür etmiştir. Üç ülkenin hukuki hesaplaşması sonuçlanmıştır. Şimdi sırayı Gazze almıştır. Birleşmiş Milletler Soykırım Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde belirtilen suçlar ile Birleşmiş Milletler 1949 Cenevre Savaş Suçları Sözleşmesi'nde savaş suçu olarak açıklanan suçlar kapsamında Caniyahu 'nun ve eski savunma bakanının kaçışı, kurtuluşu söz konusu değildir.
  • Sırbistan Devlet Başkanı Milošević'in Kosova'daki cinayetlerin bırakınız emrini vermesini, bu cinayetlerden haberdar olduğu halde engellenmemekten dolayı sorumlu ve suçlu bulunduğu bilinen bir gerçektir.

"İNFAZ EMRİNİ BİZZAT CANİYAHU VERDİ"

  • Kaldı ki Gazze'de emzikli bebeklerden kadınlara, çocuklardan yaşlılara kadar infaz emrini doğrudan veren bizzat Caniyahu 'dur.
  • Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin devletleri yargılamadığı, kişi sorumluluğunu esas aldığı ve sadece gerçek kişilere hesap sorduğu dikkate alındığında, adaletin tecellisiyle cani Netanyahu ve soykırım yandaşlarının ömür boyunca demir parmaklıklar ardında cezasını çekmesi kaçınılmaz bir hak ifası olacak.
  • Adalet gelmeden sıkılı yumruklar açılmayacak, akan kan durmayacak, huzursuzluk tesirini kaybetmeyecektir. Filistin'in huzura kavuşması, Orta Doğu'nun huzur bulması demektir. Biz huzuru bir insan hakkı olarak telakki ediyoruz. Kaldı ki insanlığın huzur bulmasını amaçlıyoruz.
  • Daha adil, daha eşitlikçi, daha güvenli, daha da yaşanabilir, daha da hakkaniyetli, daha özgür, daha fazla hak ve sorumlulukla perçinlenmiş bir dünya tablosu için ortak akıl ve ortak gelecek paydasında mutabakata varmanın bir fırsat olduğu kanaatindeyiz.
  • 14 Kasım 2023 tarihinde Meclis grup toplantımızda yaptığım konuşmamda, İsrail-Filistin ihtilafına dair 6 maddelik çözüm teklifimizi paylaşmış ve şunları söylemiştim: İlk olarak, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların durması, sürdürülebilir barış ve ateşkes ortamının tesis edilmesi ve insani yardım koridorlarının açılması şarttır.
  • İkinci olarak, İsrail'e kapsamlı yaptırım programı uygulanmalı, Gazze'yi harap etmesinden dolayı tazminata mahkum edilmelidir. Üçüncü olarak, İslam ülkelerinin katılım ve desteğiyle barış gücü oluşturulmalı, garantörlük kurumu işletilmelidir.
  • Dördüncü olarak, uluslararası barış konferansı toplanmalıdır. Beşinci olarak, iki devletli çözüm iklimi acilen yeşermeli, 1967 sınırlarına haiz, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen, toprak bütünlüğünü sağlamış, bağımsız Filistin Devleti'nin tanınması sağlanmalıdır.
  • Altıncı olarak da eli ve vicdanı kanlı Netanyahu ve yönetimi işledikleri savaş suçlarından dolayı Lahey Adalet Divanı'nda yargılanmalıdır. Bugün de aynı görüşteyiz, aynı düşüncedeyiz.
  • Zalimin zulmü varsa, hakkın bükülmez bileği olduğunu cesaretle, inançla haykırmanın azim ve kararındayız. Allah'ın inayetiyle bu 6 maddenin alayı gerçekleşecektir. Hak zayi olmayacak, zulmün hükmü sökmeyecek, mazlumların ahı zalimleri mahv-ı perişan edecektir. Merhum Cemil Meriç'in aynısıyla vurguladığı gibi, "Yemin ederim ki dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanına kıymaya değmez"
  • Yine dediği üzere, cinayete ses çıkarmayan cani suç ortağıdır. Biz mazlumların sesiyiz, mağdurların sevinciyiz, gariplerin selamıyız, muhtaçların seferiyiz, hakkı yenmişlerin seferiyiz, yetimlerin sedasıyız. "Bu vatan benim, bu bayrak benim, bu devlet benim, bu millet benim." diyen her kardeşimizin dert ortağı, gönül ocağıyız.

"GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMZİ KARDEŞLİĞİMİZDİR"

  • Gücümüz birliğimiz, güvencemiz kardeşliğimizdir. Biz Türk milletiyiz. Hepimiz ve hep birlikte Türkiye'yiz. Değerli milletvekillerim, bölgemizde her taşın altından nifakla tuzaklanmışken, küresel siyaset denklemi yeni baştan kuruluyorken, belirsiz ve bilinmez bir dünyanın kapıları gürültüyle açılıyorken içimize kıvrılmamız, kabuğumuza kısılmamız, sessizce kımıldamamamız idari maslahattan öte bir anlam taşımaz.
  • Sözü dinlenen, nazı geçen, ne diyeceği merak uyandıran, ne yapacağı takip edilen bir Türkiye'nin paradigma değişiminin tesiriyle yol haritası yeni baştan çizilen dünyada muhkem bir mevkii olmalıdır. Tarihimizin omuzlarına basıp coğrafyamızın avantaj veya dezavantajlarını fikri ve politik sezgiyle yorumlamak, ileriyi, çok daha ileriyi görmemizi kolaylaştıracaktır.
  • Bugünün mihmandarlığına değil, geleceğin müşahitliğine, mimarisine talip olmalıyız. Bu yüzden Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini gerçekleştirmeliyiz. Maksatları muğlak ve muallakta asılı kalanların bizi anlamasını elbette beklemiyoruz.

"NE DEMİŞSSEK ARKASINDAYIZ"

  • Kandil'de veya Türkiye düşmanlarının mahzeninde demlenip Türkiye'yi devirmek isteyenler bir karar eşiğindedir. Bölücü terörün mü demi olacaksınız yoksa kader ortaklığının ve bin yıllık kardeşliğin demi mi olacaksınız? Terörizmi lanetleyecek misiniz yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz? Milliyetçi Hareket Partisi her sözünün arkasındadır. 22 Ekim 2024 tarihli grup toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız.
  • "İMRALI VE DEM YÜZ YÜZE GECİKMEKSİZİN GÖRÜŞMELİ"

  • İmralı'yla DEM grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. İnandığımız yolda hiçbir baskıya aldırış etmeyiz.
  • HALK TV'Yİ HEDEF ALDI: FİTİL FİTİL GETİRECEĞİZ

  • Onun bunun tezvirat ve tefrikalarıyla Türkiye'nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden kesinlikle vazgeçmeyiz. Televizyon ekranlarına yuvalanan özel görevli MHP düşmanlarını, ne dedikleri, neyi teklif ettikleri, nasıl bir yöntem ve reçete sundukları belli olmayan cahil ve küstah yorumcu müsveddelerini, bilhassa Halk TV başta olmak üzere MHP'ye saldırı ortamı açan, tasvip ve teşvik eden medya organlarını ve özellikle medya patronlarını tek tek not aldığımızı, yeri ve zamanı geldiğinde de bunların burunlarından fitil fitil getireceğimizi, kalabalıkta yapılan itibar suikastlerinin tenhada özürünün kabul edilmeyeceğini muhataplarına duyurmak istiyorum.
  • Akılsız, ahlaksız ve asılsız konuşanların, sahibinin sesini aktaranların, bu sensiz tertibe çanak tutanların, sponsor olanların, maaş bağlayanların alınlarını karşılar, kirli yakalarına da yapışırız. Türk-Kürt kardeşliğini kemikleştirip Türkiye yüzyılını gerçeğe dönüştürmek için sabırla mücadele ediyorken etnik bölücülüğün ve terör örgütünün hain emellerine kucak açan ve destek olan namertleri Türk milleti affetmeyecektir. Terör çıkmaz sokaktır.
  • Terör insanlığın ortak düşmanıdır. Terörle hiçbir yere varılamaz. Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir. Türk milleti hepimizin şanı, şerefi, mensubiyet çevresidir. Yeterince çile çekildi, yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil, kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.
  • CHP Genel Başkanı'nın DEM partili ortaklarıyla katıldığı Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı 13. Olağan Genel Kurulu'nda mezhep ayrımcılığını kışkırtması, Alevi-Sünni kutuplaşmasına hizmet etmesi aymazlıktır, art niyetliliktir, nimet bilmezliktir.

ÖZGÜR ÖZEL'E: DARBEYLE Mİ YOL ALACAKSIN?

  • Üstelik utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan, şuur kepeklerini indirmiş halde rejimi değiştirmekten bahsetmiştir. Özgür Bey, rejimi yani cumhuriyeti değiştirmeyi nasıl başaracaksın? Darbeyle mi yol alacaksın?

BAHÇELİ'DEN KAYYUMLARA DESTEK

  • İsyan mı çıkaracaksın? Dış güçlerden yardım mı dileneceksin? Söyle bize, Türkiye Cumhuriyeti'nin 101 yıllık rejimini nasıl ve hangi yürek ile tasfiye edeceksin? Cumhuriyet Halk Partisi'nin demlenmesi başını döndürmüş, siyasi iradesini hurdaya çıkarmıştır. 22 yıllık bir iktidarı sürekli eleştirip bu 22 yıl içinde niye iktidar olamadığını analiz edemeyen, millet iradesini kazanamayan, 3-5 belediye başkanının hukuken haklı gerekçelerle görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasını yanlış yorumlayan, mahalli yönetimlerle merkezi yönetimi birbirine karıştıran Cumhuriyet Halk Partisi iflah olmaz derecede çarpık ve hastalıklıdır.
  • Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanı'nın önüne geçip antidemokratik ve faşizan müdahalelerle girişini engellemeye kalkışan CHP'nin güdümlü milletvekilleridir.

"KORSAN YEMİN EDEN BAZI TEĞMENLER"

  • Kılıç çekip korsan yemin eden bazı teğmenler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasi tartışmaların içine çekmeye yeltenen, Aziz Atatürk'ü sloganda hatırlayıp eser ve emanetlerini çiğneyen bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
  • Alenen disiplinsizlik yapan teğmenleri savundukları kadar terörle mücadeleyi savunmayan, tezkerelere hayır diyen bugünkü garabet Cumhuriyet Halk Partisi.
  • Yoksulluk kader değil, zenginlik hedefimizdir. İşsizlik talih değil, istihdam hedefimizdir. Yıkmak değil, yatırım ve üretim hedefimizdir. Karamsarlıkları paylaşmak yerine umutlarımızın şafağında buluşalım. Asgari ücretle çalışanlarımızdan emeklilerimize, memurlarımızdan çiftçilerimize, esnaflarımızdan işçilerimize, iş adamlarımızdan dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar ekmeğini büyüten, büyüdükçe güçlenen, tasasız bir hayatın temelini kuran süper güç Türkiye'ye ulaşalım.

AHMET DAVUTOĞLU'NU HEDEF ALDI

  • Dışımız yanarken, dünya savaşı tartışılırken içimizi barış ve kardeşlik seferberliğiyle pekiştirip kalemizi güçlendirmemiz herkesin milli ve manevi vecibesidir. Aynı zamanda ortak yararımızadır. Irak'ın Doha kentinde düzenlenen 5. Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu'nda Sayın Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı konuşma bizi son derece rahatsız etmiştir.
  • Sayın Davutoğlu'nun o talihsiz sözleri şu şekildedir: "Türkiye'de Türkler ile Kürtler ve diğer topluluklar arasında tam eşitlik sağlanacak ve Türkiye ile Kürdistan arasında mükemmel bir ilişki kurulacaktır." Sayın Davutoğlu, başbakanlık görevi üstlenmiş bir akademisyen olarak bu iddia ve ifadelerini hiçbir ahlaki ve nesnel karşılığı olmadığı gibi baştan ayağa sakat ve sorunludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki öncelik eşitliğe verilmiştir.

"MUHALEFETTEKİ AKORT BOZUKLUĞU"

  • Çünkü II. Meşrutiyet'in özgürlüğü esas alan sistemsel bütünlüğü tutmamış, bundan ders çıkaran cumhuriyet dönemi eşitlik ilkesine hukuk devletinin ana kolunu yapmıştır. Bugüne kadar milletimizin hiçbir ferdi eşitsizliğe maruz kalmamıştır. Türk demokrasisi fırsat eşitliğini her zaman korumuş ve öne almıştır. Ayrıca Kürdistan diye bir yer de yoktur. Bu ağız sipariş almış bir ağızdır ve son derece sakıncalıdır. Pişmiş aşa su katmak için kapı önünde bekleyen kifayetsiz müstevlilere itibar etmeksizin yolumuzda kararlı adımlarla yürüyeceğiz. Fakat muhalefetteki akort bozukluğu, çatlak sesler, uyumsuz ve uygunsuz değerlendirmeler ne yazık ki çoğalmaktadır.
  • Camii bilmeyen, cemevini bilmeyen, Alevi ve Sünni arasında hendek ve husumet kazısını yapmak için çırpınan, etnik ve mezhep provokasyonu cinayetine teşne olan bugünkü işbirlikçi Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
  • Kıbrıs'ta Rum görüşlerine binaen federasyon tezini savunup Mavi Vatan’a masal diyen köksüzlerin ve kimliksizlerin çatı örgütü bugünkü gayrimilli Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

"CHP'DEN BİR HALT OLMAZ"

  • Terör örgütü yandaşlarını partiye doldurup Esenyurt ve Ovacık’ta görüldüğü üzere sonradan görevdeki bazı belediye başkanlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasını halkın cezalandırılması olarak açıklayan, demlenerek ayağa düşmüş bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Hep dedim yine diyorum, bu Cumhuriyet Halk Partisi'nden bir halt olmaz. Bu Cumhuriyet Halk Partisi ile ulaşılacak parlak bir gelecekten bahsetmek de akıl ve vicdan ölçüleriyle bağdaşmaz, bağdaşamaz.
  • Mahkemeye giderler, kendilerini müdafaa yerine iftiralarla bel bağlayıp kameralar eşliğinde şov yaparlar. İstanbul sular altında kalmışken belediye başkanı tam da malum bir mahkeme günü soluğu Almanya'da alır.
  • Saraçhane revizyonunun Ankara'da icrası amacıyla Almanya'ya kaçan ve Türkiye'yi yabancılara şikayet edenlerin Aziz Atatürk'ün mirasına sadakat göstermelerini söylemek için şahide gerek yoktur. Çünkü her şey ortadadır. Siyaset isportacılarının maskesi düşmüş, israf ve ihanet deşifre olmuştur. Muhterem arkadaşlarım,
  • Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı 85 milyon Türk vatandaşını aynı ve eşit gören bir kardeşlik bilincine, "Bu bayrak benim, bu vatan benim, bu millete mensubiyetten şeref duyarım." diyen her vatan evladına değer veren bir birikime, yoksula umut, yolsuzluğa duvar, yozlaşmaya çengel, yıkıma engel olan anıtlaşmış bir beraberlik hissiyatına sonuna kadar sahiptir.
  • Kim, bizim kim olursa olsun, temel ilke ve ülkülerimizle çelişmeyen, ahlaki, vicdani ve insani vasıflarını kaybetmemiş her insanımızı kaybetmek şöyle dursun, kazanmaktan, birlikte başarmaktan başka bir emelimiz olmamıştır.

"TÜRK ASRI'NA İMZA ATACAĞIZ"

  • Tıpkı Yunus'un dediği gibi kavgaya değil, gönüller yatmaya, gönüller almaya, gönüller kazanmaya geldik. Bir daha da gitmeyi hiç düşünmedik. Yeni yüzyılda bir Türk mucizesine, dev gibi doğrulan Türk Asrı'na hep birlikte imza atacağız.
  • Biz hazırız. Ayağımıza pranga vurmak isteyenleri ezip geçeceğiz. Bölücü, yıkıcı, taklitçi, teslimiyetçi ve neoliberal tehditleri aşa aşa yolumuzda ilerleyeceğiz. Mutlaka başaracağız, mutlaka yapacağız. Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine hakim olan bağımsız, güçlü ve demokrasi ile gelecek hedefleriyle buluşturmak Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın sorumluluğudur ve biz hakkın sorumluluktan da kaçmayacağız.
  • Sözlerime son vermeden önce önemli altını çizmek istediğim bir konu da Kerkük'teki nüfus sayımıdır. Nüfus sayımı öncesi PKK kamplarından Kerkük'e yığınak yapıldığına dönük iddia ve ifadeler eğer doğruysa bunun sonuçları şüphesiz ağır olacaktır.
  • Sayımın gayrimeşruluğu tescillenmiş olacaktır. Kerkük'ün demokratik yapısını kurcalayıp bu Türkmen kentiyle beraber Irak Anayasası'nda tartışmalı bölgelerin oldu bittiye getirilmesi Türk milletinin kabul etmeyeceği istila girişimidir.
  • Kerkük Türktür, Irak Türkmenleri'nin de sonuna kadar yurdudur. Hiç kimse yanlış hesap yapmasın, soydaşlarımız Irak Türkmenleri asla yalnız değildir.

Siyaset Haberleri