TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Dervişoğlu, yargı sistemini eleştirdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini "tek adam rejimi" olarak tanımlayan Dervişoğlu, ''Sinan Ateş cinayeti iddianamesinin, iddianame değil, ibraname olduğunu'' savundu. Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Tek adam sisteminde Sinan Ateş’in kanıyla iddianame yerine hatır senedi yazan da o senedi cirolayan da yine aynı yargıydı. Iddianame değil, ibraname hazırlamışlardı. Türk milleti adına diye başlayan kararlar çok uzun zamandır muktedirlerin takdirlerine, cemaat ve tarikatların dualarına hasredilir oldu. Kolluk kuvvetini saran şimdilik isimlendirilememiş örgütler ve hukuk sistemini kuşatan Sevr misali bölüşmüş ideolojik gruplar derken, mahkemelere, yargıya, adalete artık kim güvenebiliyor ki? Kendisine yapılan haksızlığa karşı güvenle ve inançla 'Ankara’da hakimler var' diyerek kim kendi kendini teskin edebiliyor? Hangimiz karakoldan aranınca, adliyeden tebligat gelince gönül rahatlığıyla yaptığından ve yapmadığından emin olarak oralara gidebiliryor ki?"
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Kobani Davası'nda çıkan cezaları gündemine alarak açılım sürecini hatırlattı. Dervişoğlu, "Yani sanıklar ve iktidarın siyasi temsilcileri, önce uzlaşmaya oturdular, sonra bozuştular. Ülkemizi ateşe çevirmek isteyenlere verilen cezaları ayrıca değerlendireceğiz. Ama onlarla Dolmabahçe’de pazarlık edenleri de asla unutmayacağız" dedi.
Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Kürsüye "İktidara doğru Dervişoğlu" sloganları ile çıkan Dervişoğlu, sözlerine helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi anarak başladı.
Dervişoğlu, Reisi'nin ölümündeki suikast iddialarının içinde bulunulan coğrafyadan kaynaklı olduğunu belirterek, "Yaşanan her olay göstermiştir ki; bölgenin yegane sigortası,büyük Türk milleti ve onun kurduğu büyük Türkiye Cumhuriyetidir. Üzerimizde gözü olanların bu topraklarda güçlü bir Türkiye’ye tahammül gösteremeyeceklerini biliyoruz. Ancak Türk milleti tarihin kendisine yüklediği misyona sırtını dönmeyecek. Şah olması icap eden coğrafyada piyon olmaya asla rıza göstermeyecektir" dedi.
Dervişoğlu, şunları söyledi:
"105 yıl sonra tekrarlanması ve hatırlanması gereken şey; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu; 'Milli hakimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, müstakil bir Türk devleti tesis etmek' ülküsüdür. Parlamenter sistemdeki ısrarımız Mustafa Kemal Atatürk’ün ısrarıdır. Biz o yüzden milli hakimiyet, milli Meclis, milli devlet diyoruz. 105 yıl sonra geldiğimiz noktada vatan da, beka da artık adalettir.
"İKTİDAR KENDİNİ YEMEYE ÇALIŞAN BİR YILAN MİSALİ KUYRUĞUYLA SAVAŞIYOR"
Bugün, hiçbir yargı kararı yok ki bir haksızlığı giderebilsin. Hiçbir mahkeme salonu yok ki gerçek suçlular gerçek suçlarından cezalandırılsın. Hiçbir hukuk yok ki kanuna karşı gelene kanunla karşı konulsun. Artık iş öyle bir yere vardı ki bu kara düzenden kendileri bile şikayet ediyorlar. İktidar adeta kendini yemeye çalışan bir yılan misali kuyruğuyla savaşıyor. Albümde gördüğü fotoğrafına darbeci, FETÖ’cü diyor. Vesayet vesvesine sığınarak millete operasyon çekiyor. Türk milleti adına diye başlayan kararlar çok uzun zamandır muktedirlerin takdirlerine, cemaat ve tarikatların dualarına hasredilir oldu. Mahkemelere, yargıya, adalete artık kim güvenebiliyor ki? Kendisine yapılan haksızlığa karşı, güvenle ve inançla, 'Ankara’da Hakimler var diyerek' kim kendini teskin edebiliyor?"
"SANIKLAR VE İKTİDARIN TEMSİLCİLERİ ÖNCE UZLAŞMAYA OTURDULAR SONRA BOZUŞTULAR"
Kobani Davası'nda çıkan cezalara da değinen Dervişoğlu, "2014’te yaşandı iddianamesi, 6 yıl sonra yazıldı. Davası ise 7 yıl sonra açıldı. Gecikmenin sebebi ayrıntıda gizlidir. Zira; açılım sürecinin tarafları Dolmabahçe’de, 6-7-8 Ekim’den 4 ay sonra 28 Şubat 2015’te buluşup sonrasında da 'Barış bildirisi' okudular. Yani sanıklar ve iktidarın siyasi temsilcileri önce uzlaşmaya oturdular sonra bozuştular. Ülkemizi ateşe çevirmek isteyenlere verilen cezaları ayrıca değerlendireceğiz. Ama onlarla Dolmabahçe’de pazarlık edenleri de asla unutmayacağız" diye konuştu.
"KİMSEYE KAPATTIĞIMIZ BİR KAPI YOKTUR"
Dervişoğlu, "Eğer değişecek bir şey varsa, o da bu hilkat garibesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Gelin, kuvvetler ayrılığı tam olarak sağlandığı, demokratik devlet olma şartlarının taşındığı, sosyal devletin vatandaşına gerçekten göz kulak olduğu, insan hak ve hürriyetlerine dayanan bir devleti ortaya çıkartmak için el ele verelim. Kimseye kapattığımız bir kapı yoktur. Bizim sevdamız Türkiye, kaygımız Türk milletinin geleceğidir'' diye konuştu.
"Toplumun her kesimi gibi emekliler iktidarın zulüm sopasından payına düşeni fazlasıyla alıyor" diyen Dervişoğlu, iktidarın "Emekli Kart" ve emeklilere yaz alarında 1 ay KYK yurtlarında konaklama imkanı sunan planını eleştirdi. Dervişoğlu, şunları söyledi:
"DİPLOMALI VE BASTONLU YOKSULLARI BİR ARAYA GETİRDİĞİ NOKTA KYK YURTLARI"
"Yaz tatillerinde, 1 aylığına emeklilerimize açacaklarını söyledikleri yurtlardan Antalya’da 7, Aydın’da 8 ve Muğla’da 4 tane var. Yaklaşık 3 bin 800 kişilik de kapasitesi var. 16 Milyon emekli olduğuna göre, bin 403 emekliden 1 tanesi o yurtlarda 1 gün kalabilir. Belki bu talih kuşu yüzüne gülebilir. Emekli vatandaşlarımızın dertlerini bir nebze olsun çözecekseniz saçma sapan vaatler yerine en düşük emekli maaşını 21 sene önceki haline getirin ve asgari ücretin üstüne çıkarın. Tüm milletini yoksullukta eşitleyen iktidarın, diplomalı yoksullarımızla, bastonlu yoksullarımızı bir araya getirdiği nokta KYK yurtları."
Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TAYYİP ERDOĞAN TÜRKİYE’Sİ, GAZETELERDE KOSKOCA BİR ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERİ"
"Sanılmasın ki sadece organize suç, Mafya-Devlet ilişkisi var. Dillerine pelesenk ettikleri 'Türkiye Yüzyılı'nda; market kuyrukları Sovyetler Birliği, sokaklar Ortadoğu, yollar Latin Amerika. İşte Tayyip Erdoğan Türkiye’si, gazetelerde koskoca bir üçüncü sayfa haberi. Sınır güvenliği ile ilgisi olmayan iktidarın sokak güvenliğiyle de ilgisi yok. Artık büyükşehirlerin bazı yerlerinde suç gettoları oluşmuş haldedir. Can, mal, ırz namus güvenliği kalmamış haldedir. Yargıda reform nidaları atanlar, güvenlik birimlerimize yardımcı olmanızın bir yolu da infaz düzenlemelerini gözden geçirmektir. Katili, caniyi sokaklara salmamaktır. Sokakları ölünebilir değil, yürünebilir yapmaktır. Bugün Türkiye’de, bürokrasi ve yargı, devlet içinde yapılanmış ve siyasallaşmış cemaatlerin oyun sahası haline gelmişse ve suç örgütlerinin hakimiyet ve hesaplaşma alanına dönüştüyse bunun bir tek sorumlusu vardır. O da iş bilmez Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Doğum istatistiklerine bakıp,'Varoluşsal tehdittir, felakettir' diyor ya Cumhurbaşkanı. Böyle bir Türkiye’de, '3 çocuk dünyaya getirin' diyecekseniz önce siz 3 işi yapacaksınız. Birincisi, gıda enflasyonunu düşüreceksiniz. İkincisi, sokaklarda asayişi sağlayacaksınız. Üçüncüsü, Türk gençliğinin refahını artıracaksınız.
"DOLARA EN YÜKSEK FAİZİ VEREN ÜLKE İSE SEBEBİ İZLEDİĞİNİZ YANLIŞ POLİTİKALARDIR"
Bugün Türkiye, dolara en yüksek faizi veren ülke ise sebebi izlediğiniz yanlış politikalardır. Merkez Bankası, iftiharla sunduğunuz tasarruf tedbirlerinin 8 katı kadar yani 818 milyar zarar ediyorsa ve bunu da sadece 2023 yılında yapmışsa sebebi izlediğiniz yanlış politikalardır Recep Tayyip Erdoğan. Eğer başarılı bir istikrar programı izleyeceksiniz. En başta tarımda reform yapacaksınız. Ürün zincirlerinde oluşan simsar yapılanmayı kıracaksınız. Yeni ve nitelikli, yerli istihdam sağlayacaksınız. Kayıt dışını azaltacaksınız. Asgari ücret döngüsünü kıracaksınız. Aksi halde ne diplomalı yoksullarımız ne de bastonlu yoksullarımızın kaderi değişmez.
"YENİ BİR TÜRKİYE İÇİN HERKESİ GÖNÜL SEFERBERLİĞİNE DAVET EDİYORUM"
Sınır güvenliği olmayan bir ülkede, can ve mal güvenliği, sokak, iş güvenliği, sosyal güvenliği kalmamış, Milli Eğitimi kalmamış, barınacak ev kalmamış bir memlekette, aile de olmaz, nüfus da olmaz, onun güvenliği de olmaz. Alkole ve sigaraya savaş açtınız da uyuşturucu tacirlerine resmi korumalar verdiniz. Siz bu ülkenin değil çocuklarını değil, başka ülkelerdeki çocuklarını daha çok sevdiniz Sayın Erdoğan. Aynı ihtilalcilerin yaptığı gibi kendi nesillerinizi yetiştirmek isterken tüm yetişmiş fidanları kırdınız. Bu milletin her bir ferdi, çalışarak üretecek ve adaletle bölüşecek Türkiye hayalini gerçeğe dönüştürmek üzere yollara düşecektir. Biz hazırız. Yeni bir Türkiye için herkesi Gönül Seferberliğine davet ediyorum. İYİ Partinin çatısının altında bütün vatanseverlere yer var."