CHP'li Taşkın: Çocuklarımızın iyilik hallerini sağlamaya kararlıyız

CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, “Çocuk Politikaları Çalıştayı” düzenledi. Çalıştayda konuşan CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın " Çocuklarımızın BM Çocuk Hakları Sözleşmesi temeli ile iyilik hallerini sağlamaya kararlıyız" dedi.

CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, 19 Kasım’da çocuk alanında farklı disiplinleri temsil eden uzmanların katılımıyla "Çocuk Politikaları Çalıştayı" düzenledi. Çalıştayda, 20 Kasım Çocuk Hakları Haftası’nda çocuk haklarını vurgulamak ve bütüncül, sürdürülebilir, kapsamlı çocuk politikalarını oluşturmak amacıyla çocuk adalet sistemi, çocuk yoksulluğu ve diğer sorun alanları ele alındı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, çalıştayın açılış konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu:

“CHP’nin çocuk konusuna bakışı, etkin ve hak temelli sosyal devlet anlayışından bağımsız görülemez. Bugün konumuz olan 0-17 yaş arası çocuklar, TÜİK 2021 verilerine göre, nüfusumuzun yüzde 26,9’unu oluşturuyor (22 milyon 738 bin). 1970’te nüfusun yarısına yakınını oluşturan çocuklar, günümüzde dörtte bire gerilemiş durumda. Bu haliyle bile yüzde 18,2 olan AB ortalamasından çok daha yüksek. CHP olarak çocuk politikalarımızı, çocuğun güçlenmesi, hayata etkin ve adil katılımı ilkeleri üzerinden şekillendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Hiçbir kırılgan guruba, muhtaçlık, edilgenlik kültürü üzerinden bakmadığımız gibi, çocuklara da özellikle popülist siyasetin öne çıkardığı muhtaçlık dili üzerinden bakmıyoruz.

“Katılımcı bütçe süreçlerine çocukları da katan başarılı yerel yönetim uygulamalarımız var”

Sadece belirli bir grup çocuk için değil, bütüncül bir yaklaşımla, tüm çocuklar için sorun olabilecek alanları tespit ederek, bu sorunları önleyici sosyal politikalar geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu çalıştay sonucunda partimizin ‘Çocuk Politika Belgesi’nin’ oluşturulması ve kamuoyuyla paylaşılması hedefleniyor. Biz yoksulluğun hayata etkin ve adil katılım haklarını ellerinden almak üzere olduğu çocukları konuşurken, beslenemeyen çocukları konuşurken, Avrupa Konseyi’nde öne çıkan konu çocuk katılımı. Her çağın bir ruhu vardır, onu ıskalamamalıyız. Bugün okul ve sınıf tasarımını bile çocukların özne oldukları bir biçimde yeniden kurgulamak gereğinden bahsediliyor. Katılımcı bütçe süreçlerine çocukları da katan başarılı yerel yönetim uygulamalarımız var.

“TÜİK’e göre çocukların yüzde 32’si yoksulluktan ve yoksunluktan mustarip”

Maalesef ülkemiz giderek derinleşen yoksullukla mücadele ediyor, daha doğrusu etmiyor. Yoksulluğu çözmek değil istismar etmek ön planda. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açık ara en başarısız olduğu alanın çocuklar olduğunu da vurgulamalıyız. TÜİK verilerine göre, 22 milyon 738 bin 300 çocuğun 7,5 milyona yakını yani, yüzde 32’si yoksulluktan ve yoksunluktan mustarip. CHP’nin yoksullukla mücadele stratejisi kapsamında en önemli önerisi, pandemi döneminin ruhundan da etkilenen ve ‘Evrensel Vatandaşlık Geliri’ kapsamındaki önerilerle de güncellediğimiz Aile Destekleri Sigortası’dır (ADS).

ADS kapsamındaki ailelerin çocuklarının tüm eğitim masrafları karşılanarak eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak. BM’nin temel bir insan hakkı olarak tanımladığı internet ücretsiz olacak. Doğru politikalarla çağımızın vebası olan dijital eşitsizlikler, fırsata çevrilebilir. BM’nin haziran ayında güncellenen Dünya Yoksulluk Haritası’na göre Türkiye’de 5 yaş altı çocukların yüzde 17’si, yaklaşık 1 milyon çocuk akut yetersiz beslenme yaşıyor. Kronik yetersiz beslenme yaşayan çocuk sayısı ise 3 milyon. Sosyoekonomik açıdan dezavantajlı mahallelerde tüm çocukların okullarında ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği yiyebilmeleri sağlanacak. ADS kapsamındaki ailelerin çocukları için kreşler ücretsiz olacak. Kreş hakkının evrensel bir hak olduğunu da savunuyoruz. Somut önerilerimizin sadece bir bölümünü paylaşmakla yetindik. Çalıştayımızda çocuk konusunu bütüncül, sürdürülebilir ve kapsamlı politikaları oluşturmak amacıyla bilimsel olarak tüm tarafların katılımı ile değerlendirdik. Çocuklarımızın BM Çocuk Hakları Sözleşmesi temeli ile iyilik hallerini sağlamaya kararlıyız.”

Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği (KOREV) Başkanı Ülkü Aydeniz de şunları ifade etti:

“Çocuğun yüksek yararını ön planda tutan, koruyan, çocuğa özel sosyal politikalar gerekli ülkemiz için”

“Ülkemizde çocuk konusuna yoğun siyasi gündem arasında oldukça dar kapsamda yer veriliyor. Çocuk özel günlerde ya da olumsuz olaylarda toplumsal infialin de etkisiyle, popülist yaklaşımlarla dile getiriliyor, sorunlar adeta yara bandı tedbirler ile geçiştiriliyor.
Oysa bir ülkenin bugünü de geleceği de çocuktur. Sürdürülebilir kalkınma ve refahın temel koşulu beşerî sermayenin iyileştirilmesidir. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin vurguladığı ve taraf olarak yapmakta yükümlü olduğumuz çocuğun fiziksel, zihinsel, bilişsel, sosyal, ahlaki açıdan bütüncül iyilik halinin sağlanması ülkelerin kaderini tayin etmektedir. Doğan her çocuğun hepimizin çocuğu olduğu bilinci ile onların varlığına saygı gösteren, birey olarak kabul eden bir anlayışa, zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Çocuğun yüksek yararını ön planda tutan, koruyan, olumsuzlukları önleyen, çocuğu güçlendiren, pozitif, sürdürülebilir ebeveynliği ve aile yapısını destekleyen bir sistem ile onarıcı ve çocuk dostu adaleti de içeren bütüncül, sürdürülebilir çocuğa özel sosyal politikalar gerekli ülkemiz için. Bu çalıştayın çocuk politikalarını oluşturulması için bir başlangıç olmasını umut ediyor, tüm siyasi partiler bünyesinde, sürdürülebilir çocuk özel ihtisas komisyonlarının kurulmasına da vesile olmasını diliyoruz.”

“Çocukların dezavantajlı duruma düşmeleri önlenemiyor”

Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Çocuk İstismarını, İhmalini Önleme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kasım Karataş, ‘Türkiye’de Çocuk Politikaları’ konulu sunumunda; Osmanlı’dan bugüne Türkiye’de çocuğa bakış açısına, uygulanan politikalara ve çocukların sorunlarına dikkat çekti. Karataş, tüm yapılan çalışmalara rağmen yeterince hızlı hareket edilmediğini, çocukların korunamadığını ve dezavantajlı duruma düşmelerinin önlenemediğini vurguladı. Karataş, kamu kurum kuruluşları arasında iş birliği ve koordinasyonda sorunların önemli boyutlarda olduğunu, sorunların giderilmesi için kurumların kendi aralarında iyi bir iş birliği, koordinasyon sağlayamadıklarını, hak temelli ve bilimsel veriler ışığında bir yaklaşım ile sorunların önemli ölçüde çözülebileceğini, yeterli alt yapıya sahip olduğunu, bütüncül politikalar ve konuyu sahiplenen siyasi irade ile önemli başarılar elde edileceğini ekledi.

Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Şahin Antakyalıoğlu, ‘Türkiye’de Çocuk Adalet Sistemi’ konulu sunumunda şunları kaydetti:

“Çocuk Koruma Kanunu çocukları koruyamıyor”

“Türkiye’de her yıl binlerce çocuk adalet sistemine dahil oluyor. Maalesef çocukların bu duruma düşmesini engelleyen koruyucu ve önleyici mekanizmalar yeterli ve güçlü değil. Bütçe ayrılmıyor olması önleyici koruyucu hizmetlerin sağlanmasının önünde en büyük engellerden. Çocuk alanında tam olarak ihtisaslaşmamış yapısı, çocuğun psikososyal gelişimi konusunda yeterli eğitime sahip olmayan insan kaynağı, fiziksel donanım olarak çocukları korumayan ve uzun süren yargılama süreçleri ile travmaları derinleştiren, örseleyen, ceza ve kontrol içeren mevcut adalet sistemi çocukları heba etmekte. Çok dağınık bir mevzuatımız var. Farklı farklı yerlerde çocukla ilgili düzenlemelere yer verilmiş. Çocuk Koruma Kanunu çocukları koruyamıyor. Genel adalet sisteminden bağımsız, çocuğa özel, çocuğun yüksek yararını sözde değil fiilen gözeten, ceza sistemi yerine kazanmak amacında olan, ‘onarıcı ve çocuk dostu’ bir adalet sisteme ihtiyacımız var.”

Siyaset Haberleri