AYM kararına rağmen limanların işletme sürelerinin 49 yıla uzatılmasını ile cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin karşılanmasını içeren torba kanun teklifi, TBMM, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün görüşülmeye başlanacak.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, 23 maddeden oluşan ve 13 kanunda değişiklik öngören teklifi değerlendirdi.
‘Cemevleri düzenlemesi bir tür kanuni rüşvet girişimidir’
Gazete Duvar'ın aktardığına göre, cemevlerine ilişkin düzenlemeye göre Alevi dini inancının “Alevi-Bektaşi kültürü”, cemevlerinin ise “kültürel tesis” olarak nitelendiğini ifade eden Kaboğlu,
“Kanun teklifi, Alevi toplumuna cemevleriyle ilgili ekonomik külfetleri devlete yüklerken, karşılığında cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmediğini Alevi topluluğunun sineye çekmesini isteyen bir tür kanuni rüşvet girişimidir” dedi.
Teklif maddesinin var olan sorunu çözmeyip, aksine, onu kanun düzeyinde tescillediğini söyleyen Anayasa Komisyonu üyesi İbrahim Kaboğlu, “Devletin Alevi inancı karşısındaki inkârcı tutumunu teyit eden kanun teklifinin 8., 15., 16., 17., 18. ve 20. maddelerinin Anayasa’nın 2., 10., 24., 90. ve 136. maddelerine aykırı” olduğunu belirterek şu tespitlerde bulundu:
'Laiklik ilkesine aykırı'
Alevi inancına sahip kişiler lehine bir düzenleme getirir gibi yapan teklif maddesi; devletin Sünni inancını Alevi inancının önünde tutma ve Alevi inancını yok sayma tavrının devamlılığında yer almaktadır. Böylece devletin İslam dini dahilinde bir tercihte bulunduğu anlamına gelmektedir. Devletin farklı din ve inançlar karşısındaki tarafsızlık yükümlülüğünü ihlal eden teklif maddesi, bu itibarla Anayasa’nın 2. maddesindeki laiklik ilkesine aykırıdır.
'Eşitlik ilkesine uygun değil'
Kanun teklifinin cemevlerinin giderlerini karşılamayı, onların ibadethane niteliğini reddederek öngörmesi, eşitlik ilkesine uyulduğunu göstermez. Zira böylece başta Sünni inancı gelmek üzere diğer bazı inançları resmi olarak tanıyan devletin Alevi inancını resmi olarak inkâr etmiş olması Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır. Öte yandan, kanun teklifinin 16. ve 17. maddelerinde kullanılan “yapabilir” ifadesi; il özel idareleriyle belediyelerin cemevlerinin yapım, bakım ve onarımının yapılması hususunda keyfî kararlar alabilmelerini mümkün kılacaktır ve söz konusu düzenlemelerin ayrımcılığa karşı yeterli güvence sağlamasına manidir.
'Din ve vicdan hürriyetine aykırı'
Alevi mezhebini/dinini/inancını din ve vicdan hürriyeti bağlamında tanımamak anlamına gelen teklif maddeleri, Anayasa’nın din ve vicdan hürriyetine ilişkin 24. maddesine aykırıdır. AİHM, açık şekilde AİHS’nin 9. maddesinin Alevi inancına uygulandığı ortaya koymaktadır. Kanun koyucunun Alevi inancının dinsel niteliğini yok sayma ya da reddetme yetkisi yoktur. Bu konuda niteleme ve değerlendirme yapma yetkisi olmayan kanun teklifinin Aleviliği din olarak kabul etmeyip, onun kültürel bir yaklaşım olarak görmesi; kanun teklifinin bir dinsel topluluğun üyelerinin din ve vicdan hürriyetlerini kategorik şekilde inkâr ettiği anlamına gelmektedir ve Anayasa’nın 24. maddesine aykırıdır.
‘Cemevleri düzenlemesi anayasaya aykırı’
Kaboğlu, teklifin çok yönlü anayasa aykırılıklarından bir diğeri olan Anayasa’nın DİB’i düzenleyen 136. maddesine göre DİB’in görevlerini laiklik ilkesi doğrultusunda gerçekleştirmesi ilkesine aykırılık taşıdığını söyleyerek, şu ifadelere yer verdi:
“Teklifin 20. maddesi, cemevlerinin masraflarının, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bütçesinden karşılamazken, bu giderlerin zaten son derece kısıtlı bir bütçesi olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na karşılatılması, devletin sanat alanına ayırdığı son derece kıt kaynakların din hizmetlerine yönlendirilmesi anlamına taşıyacaktır. Böylece devletin sanatı ve sanatçıyı koruması görevini de ihlal etmektedir. Bu itibarla Anayasa’nın 64. maddesine aykırıdır. Aleviliği din/inanç olarak görmeyi reddedip de, folklorik/kültürel bir zemine oturtan teklif maddeleri, AİHM içtihatlarıyla yorumlanan AİHS’nin 9. ve 14. maddelerine de aykırı olduğundan, Anayasa’nın 90. maddesine de aykırıdır.”
‘Limanlarda anayasa oyunu’
Limanlarının bir kısmının özelleştirilmesine ilişkin düzenlemeye de değinen Kaboğlu, AYM’nin Anayasa’nın 10., 13., ve 48. maddelerine aykırı olduğuna hükmetmesine karşın, düzenlemenin daha da vahim birkaç değişiklikle yeniden getirilmesini eleştirdi. Kaboğlu, Anayasa’yı her fırsata çiğneyen ve defalarca yok sayan Cumhur İttifakı’nın Anayasa oyununun ancak seçimlerle gelecek Millet İttifak’ının iradesinde sonlanacağını söyledi.