CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, kamuoyunda ‘sansür yasası’ olarak bilinen, basına ve sosyal medyaya yönelik yeni yaptırımlar içeren kanun teklifinin görüşmeleri sırasında dün TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.
Başarır, şunları söyledi:
“Önce şunu bir düşünelim: Daha bu yasa Meclis’ten geçmedi, yasalaşmadı ama dezenformasyonla mücadele merkezi kuruldu ve başına A Haber’de görev yapmış İdris Kardaş diye birisi atandı. Utanç verici durum şu; saray bile sizi bir noter olarak görüyor. Daha yasalaşmadan, el kaldırmadan böyle bir merkez kuruyor ve merkeze de A Haber’den birisini atıyor. Bu tüm gruplardan önce size (AKP sıralarına dönerek) hakaret bu.
'Bu kanalların yüzde 90’ı saraya ait'
En büyük dijital platforma ait kanallara birden yüze kadar bakalım. Film kanallarını, belgesel kanallarını, spor kanallarını çıkartalım, zaten bu kanalların yüzde 90’ı saraya ait. Size bir parça muhalefet yapan dört tane televizyon kanalı var. Dört tane televizyon kanalı var, reel olarak olayları söyleyen. Siz daha neyin korunmasını istiyorsunuz, çok merak ediyorum.
Bir şey daha var. Bu kanallar nasıl alındı? Eğer bir ahlak yasası gelecekse bir şeyi tartışacaksınız; bu havuz medyası nasıl kuruldu, onu tartışın. Nihat Özdemir, Türkiye’de en fazla ihale alan müteahhitlerden biri. 100 milyon doları havuz medyasına niye verdi? Sabah-ATV grubu niye alındı, kimin parasıyla alındı? Eğer birine hesap soracaksanız bu 100 milyon doları niye verdiğini LİMAK’a sormak lazım, ama siz sormuyorsunuz.
'Çiftçinin, emeklinin parasıyla bir yayın grubu aldınız'
Vakıfbank ve Ziraat Bankası’ndan faizleriyle birlikte 1,5 milyar dolara yakın aldığı kredinin 5 yıldır bir kuruşunu bile ödemeyen Demirören’e sattırdınız. Ya bunu sorgulayın. 85 milyonun, çiftçinin, emeklinin parasıyla bir yayın grubu aldınız.
'O gazeteci ‘altyazı geçebilir miyim’ diyor'
Hiç sordunuz mu ‘Melih Bey, bu parayı nereden buldunuz da medya patronu oldunuz’ diye. Sorun; sizi eleştirmekte mi, yoksa kirli parayla oluşturduğunuz kanallarla muhalefete saldırmakta mı? Düşünün, bu kanallara 3 tane gazeteci çıkıyor ve ‘Köşeden yaz’ deniliyor. Yüzü kızarmıyor onların. ‘Bak, Ahmet yazıyor’ deniliyor. Daha acısını söyleyeyim; genel başkan vekiliniz konuşuyor, utanmadan sıkılmadan o gazeteci, ‘Altyazı geçebilir miyim’ diyor. Basın işte bu halde.
'Çünkü AKP’liysen suç işleme özgürlüğün var'
Ya bu kanalın 100 haberinden 99’u yalan. Peki, sahte hesaplara, yalan habere çok duyarlı bir grupsunuz. Şu Meclis’te bir milletvekiliniz telefonda canlı yayın açıp gezerken telefonun yanlış tuşuna bastı, ekran ona döndü; ismi Yeliz. Disipline verdiniz mi onu? Bugün yapsa cezalandırır mısınız? AKP’liler sahte hesap da yapar, trolleri saraydan da öter. A Haber, Takvim bize küfür de eder, çünkü AKP’liysen suç işleme özgürlüğün var.
'İnfiali milyonluk servetinin hesabını veremeyen milletvekili yaratıyor'
Beyler, bu haberler infial yaratmıyor. İnfiali, aranızda oturan, 180 milyonluk servetinin hesabını veremeyen milletvekili yaratıyor. İnfialleri bakanlarınız oluşturuyor. Uyuşturucu baronlarıyla resim çektiren Süleyman Soylu infial yaratıyor. Kendi şirketinden kendi bakanlığına deterjan satın alan Ticaret Bakanı yaratıyor. Bunları haber yapmak infial yaratmıyor arkadaşlar. Sizin Ulaştırma Bakanı’nız, ‘Ayakları kırın’ diyen İçişleri Bakanı’nız infial yaratıyor. Siz, neyi kimden saklıyorsunuz? RTÜK sizde, Basın İlan Kurumu sizde, kanallar sizde, platformların hepsi sizde. Dört tane kanaldan mı korkuyorsunuz? Böyle olmaz. Türkiye’nin bir ahlaka ihtiyacı var.”