Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimini kaybeden CHP, genel başkan ve genel merkez yönetimini değiştirdi.
Yeni Genel Başkan Özgür ve Özel ve yeni yönetim ilk sınavını 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde verecek.
Yerel seçimler sadece CHP için değil Türkiye’nin geleceği açısından önem taşıyor.
AK Parti iktidarı, 21 yıldır yönettiği denge-denetleme kurumlarını etkisiz kılarak; anayasayı, yasayı, AİHM kararlarını işine geldiği zaman uygulayan işine gelmeyince uygulamayan ülke yarattı.
Anayasal kurumlarda laik anlayışa sahip bürokratları yerine, Atatürk karşıtı, tarikat, cemaat mensubu, kadın erkek eşitliğine inanmayan kadrolar yerleştirdi.
Bugün hangi bakanlıkta, hangi tarikatın etkili olduğu, hangi devlet kurumunda hangi cemaatlerin rekabet ettiği haberleri kamuoyuna yansıyor.
Tarikatların okulları, kursları, medreseleri yoksul ailelerin çocuklarının gitmek zorunda kaldıkları kurumlar haline geldi.
Milli eğitimin laik bir sistemde, bilime ve akla dayalı olarak yürütülmesi gerekirken, tarikatların elinde kaldığı ve çocukların başarı düzeylerinin çok düştüğü de görülüyor.
Hazine kaynaklarının ise iktidar yanlısı zenginler yaratmak için kullanıldığı, birçok ihalenin çok az sayıda şirkete verildiği, büyük ölçüde vergi muafiyeti uygulandığı da biliniyor.
2023 seçimleri bu düzenden kurtulmak için fırsattı. Ancak muhalefet bunu başaramadı.
Eğer yerel seçimleri kazanamazsa iktidarın devlet kurumlarında kurduğu düzeni yerel yönetimlerde de kuracağından kimsenin kuşkusu yok.
Bakanlıklarda ne yapıldıysa belediyelerde de aynı işler yapılacaktır.
Özellikle büyük kent belediyelerinin kaynaklarının nasıl iktidar yanlısı vakıf ve derneklere aktarıldığı, CHP’nin 2019 yerel seçimlerini kazanmasından sonra ortaya çıkmıştı.
Bu nedenle CHP’nin önümüzdeki yerel seçimleri kazanması, bir sonraki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için de umut yaratacaktır.
CHP’nin yerel seçimleri de kaybetmesi halinde ise hükümet ve yerel yönetimler bütünleşecek, merkezdeki zihniyet aynen belediyelere taşınacaktır. Tarikatlar, cemaatler, vakıflar, dernekler yerel yönetimlerde laiklik karşıtı yönetimler kuracaklardır. Belediye kaynaklarını yine kendilerine yakın vakıflara, tarikat şirketlerine, derneklere, cemaatlere aktaracaklardır.
Yerel yönetimleri de ulusal denetim kurumlarının alanından çıkaracak, denetimsiz yönetilen kurumlar haline getirecektir.
Bu koşullar karşısında CHP’nin zaman kaybetmeden yerel seçim kampanyalarını başlatıp, sahaya inmesi gerekir.
Aday belirleme sürecini hızla tamamlaması, adayların da seçim bölgelerinde çalmadık kapı bırakmaması gerekiyor.
Ancak CHP, Parti Meclisi aday belirleme toplantılarını zamana yayarak ilerliyor.
Oysa seçimlere üç ay gibi çok kısa bir zaman kaldı.
CHP; İstanbul, Ankara, Bolu, Bursa, Balıkesir adaylarını açıkladı.
İstanbul ve Ankara adayları açıklandı ancak üçüncü büyük kent olan İzmir’in adayının açıklanmaması dikkati çekti.
CHP’nin yeni yönetimi, aday belirlerken kurultayda yaşanmış yarışın etkisinde kalmamalı.
Tek amacı, eldeki belediyeleri, yeniden daha fazla oyla kazanmak ve CHP’li belediyelere yenilerini eklemek olmalı.
Adaylar bu amacı gerçekleştirecek niteliklere göre belirlenmeli, kurultay hesaplarıyla değil.