İktidar son birkaç aydır emeklilere sürekli “müjde haberi” veriyordu.
Emeklilerin durumunu düzeltmek için hükümetin çalışma yürüttüğü haberleri kamuoyuna yansıtılıyordu.
Bu müjdenin, Kasım ayında emeklilere bir defaya mahsus olmak üzere verilecek 5 bin lira olduğunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan açıkladı. İlgili bakan ise bu ödeme dışında emeklilerle ilgili ek bir çalışma olmadığını duyurdu.
Bütün emekliler 5 bin lira alacaklar mı?
Hayır.
Emekli olup da çalışmaya devam ederlere bu ödeme yapılmayacak.
5 bin lira asgari ücret kadar bile maaş alamayan emeklilerin geçim sorununu çözecek bir para değil.
Üstelik çalışmak zorunda olan emekliler bu parayı da alamayacak.
Oysa yıllarını çalışarak geçirmiş, emekli olmuş biri emekliliğin keyfini süreceğine neden çalışsın?
Nedeni açık; emekli maaşıyla geçinemiyor.
Çalışmak zorunda.
Sanki onları emekli olduktan sonra çalışmak zorunda bırakan bu iktidar değilmiş gibi bir defalık verilecek 5 bin liralık katkıdan da mahrum bırakıyor.
Emeklilerin yeniden çalışmak zorunda kalması, geçim sıkıntısı çekmelerinin nedeni bu iktidarın maaş bağlama oranlarını düşürmesi ve emekli maaşıyla asgari ücret arasındaki bağı kesmesidir.
AK Parti iktidarı emekli maaşı bağlama oranlarını çok düşürdü.
Ayrıca “emekli maaşı en az asgari ücretin yüzde 110 tutarında olur” hükmünü de yasadan çıkardı.
Bugün en düşük emekli maaşı 7 bin 500 lira, asgari ücret ise 11 bin 400 lira, vaat edilen en düşük memur maaşı ise 22 bin lira.
Ayrıca dul ve yetim maaşları 7 bin 500 liranın da altında.
Dul maaşı alanlara, ikramiye olarak 5 bin lira değil, 3 bin 500 lira ödenecek.
Yetim aylıklarında bu tutar daha da düşüyor.
Dolayısıyla emekliler ya çalışmak ya da başkasının eline bakmak zorunda.
Bu enflasyon ortamında emekli, dul, yetim aylığıyla bir ay geçinmek olası değil.
İş bulabilen, sağlığı ve yaşı uygun olan emekliler bu nedenle çalışıyorlar, keyiflerinden değil.
Enflasyonun kısa sürede çok yükselmesinin nedeni de yine iktidarın yanlış kararlarının sonucu.
Enflasyonun çok altında faiz belirleyerek dövizi fırlatan iktidar, girdi ve nakliye maliyetlerini çok artırdığı için fiyatlar da fırladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise enflasyonun nedeni olarak ücret artışlarını gösteriyor.
Elbette ücretleri çok düşük tutar, insanları açlık sınırında yaşatırsanız talep düşer ve enflasyon da bir miktar düşer.
Kaldı ki Türkiye’de enflasyonun ana nedeni ücret artışları değil, maliyet artışları ve aşırı kârlardır.
Bu gerçeği iki değerli bilim insanı; Erinç Yeldan ve Hayri Kozanoğlu da açıkladı.
Yeldan şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bakan Şimşek’in ‘enflasyonun ardında ücret maliyetleri var’ savı yanlış, tutarsız ve kamuoyunu yanıltıcıdır. TÜİK verileri, 2015 sonrasında şirketlerin tekelci konumlarına dayanarak kar marjlarını hızla yükselttiğini ve üretici fiyat enflasyonunu körüklediğini belgeliyor.”
Kozanoğlu’nun yorumu da şöyleydi:
“Kısmen doğru, ücretleri hiç artırmazsan insanlar para harcayamazlar ve enflasyon biraz düşer. Gelgelelim gerek İSO’nun 500 Şirket Raporu, gerekse de TÜİK’in sektör bilançoları enflasyonun asıl kaynağının fahiş şirket karları olduğunu gösterdi.”
Sonuç olarak iktidar ekonomik krizin faturasını emekçiye ve emekliye ödetiyor.
Değişmeyen gerçek bu.