Boğaziçi Üniversitesi'nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın önce Melih Bulu'yu daha sonra Naci İnci'yi atamasının ardından protesto dalgası başlamıştı. Bazı öğrencilerin de tutuklandığı protestolar 2021 yılında başladı. Daha sonra ise akademisyenlerin her gün rektörlük binasına sırtını dönmesiyle devam ediyor.
Öte yandan Naci İnci üniversitede atamalara hız verdi.Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'ne; İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi Dekanı kendisini bölüm başkanı olarak atadı.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyeleri de bu duruma tepki gösterdikleri bir açıklama yayınladı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Bizler, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyeleri olarak, üniversitemizin iki senedir içinde bulunduğu kurumsal yıkım sürecine, sonu gelmeyen kamu zararı ve hukuksuzluklara 9 Ocak 2023 günü maalesef bir tanesinin daha eklendiğini üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. Geçtiğimiz Mart ayında dışarıdan atanmış olan İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi Dekanı, bölümümüzde kadrolu olan ve bölüm başkanı olarak atanabilecek konumda olan hocalar varken, yani vekaleten atama koşulları gerçekleşmeden, kendisini vekaleten bölüm başkanı olarak atamıştır.
'Açık ihlal'
Daha önce İşletme ve Ekonomi bölümlerine de çeşitli vesilelerle vekaleten yapılmış olan bu tür atamaların, Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliği’nin 14. Maddesinde belirtilen, bölüm başkanının, bölümden birisi olma koşulunun açık bir ihlali olduğunun altını çizmek isteriz. Ayrıca söz konusu kişinin, bölümün talebi olmadan kendi özgeçmişini tarif eden ve şu an dava konusu olmuş olan kadro ilanı çıkarttığı ve kendisinin de bu ilana başvurarak, idari konumunu akademik pozisyona çevirmek istediğini bilinmektedir. Kısacası, kendisi şu anda atanmak istediği bölümün vekaleten başkanı konumundadır.
'Tehdit altındaki sadece kurum değil gençlerimizin geleceği'
Bu kurumsal çarpıklığı kamuoyuna duyurmayı, gelecek nesilleri yetiştirmeye senelerdir emek vermiş, öğretim üyeleri olarak görev biliriz. Şu anda tehdit altında olan sadece kurumumuz değil, gençlerin geleceğidir.