Hayat insana o şansı çoğu kere vermez. Başınıza geleni çekersiniz. Yaptığınız tercihin olumlu/olumsuz sonucuna katlanırsınız. Aldığınız kararın nimetini/külfetini yaşarsınız. Hayat budur. Geri dönüşü yoktur. Siyaset de böyledir. Bir oy kullandınız, bir tercihte bulundunuz 5 yıl toplum olarak bunun sonucuna katlanırsınız. Nimeti de paylaşırsınız külfeti de.
Fakat şimdi 2. şansınız var. Hayatta da siyasette de çok nadir olan bir durum.
İŞTE SİZE İKİNCİ ŞANS... BİR DAHA DÜŞÜNÜN
14 Mayıs'ta bir karar verdik. Gecesinde bir tablo oluştu. 5 yıl bu şekilde yönetileceğiz. 5 yıl daha. Fakat bunun için yüzde 50+1 lazımdı, o olmadı. Şimdi iki aday bir kez daha yarışacak. İkisinden hangisi daha çok oy alırsa 5 yıl o yönetecek.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI MI, PARLAMENTER SİSTEM Mİ?
Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu?
HÜDA PAR Meclis’te, Yeniden Refah Meclis’te. Onların içinde olduğu Cumhur İttifakı mı, Babacan'lı, Davutoğlu, Akşener, Saadet'li ve DP’li Millet İttifakı mı?
Yani İKİNCİ TUR DENEYİMİ YAŞAYACAĞIZ. İlk kez. Tablo pazar akşamı netleşti. Eğer 2028’e kadar bu şekilde yönetilmek istiyorsanız Erdoğan’a 2 hafta sonra bir kez daha oy vereceksiniz. Veya değişim istiyorsanız Kılıçdaroğlu’nu tercih edeceksiniz. Kararınızı gözden geçirin ve mührü buna göre kullanın.
Sinan Oğan ve Muharrem İnce için oy kullanan 3 milyon yurttaş çok kritik önemde. Türkiye’nin geleceği onların elinde. Bir de gençler. Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorlar? İşte buna karar verecekler. Daha fazla genç oy kullanmalı.
Bir de geçersiz oy kullananlar… Her bir oy altın değerinde. 1 milyon 36 bin yurttaş geçersiz oy kullandı. Ülkenin geleceğinde hangi yönetim modeli GEÇERLİ OLSUN diyorlarsa ona göre oy kullanacaklar. 1 milyon oy çöpe atılır mı?
Şimdi önümüzde 2 hafta var. Herkes düşünsün. Kararını gözden geçirsin. Ve 28 Mayıs'ta vatandaşlık görevini yerine getirsin. Şansları eşit görüyorum. Kim daha akıllı davranırsa, kim daha iyi strateji uygularsa, kim kriz yönetimini iyi yürütürse, kim vatandaşı motive edebilirse o kazanır. İlk kez ikinci tur deneyimi yaşayacağız. Ben heyecanlıyım. Olabilecekleri görüyorum. İş; benim bu gördüğümü liderler görüyor mu görmüyor mu? Mesele budur.