MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de terör örgütü elebaşı Öcalan'ın Meclis'te konuşabileceği açıklaması yaptı. Bahçeli, 26 Ekim'de de bu konuşmasını 'Tarihi çıkış' olarak tanımladı.
Bahçeli bugün de (28 Ekim) Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle ile yayımladığı yazıda, "Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Kürt sorunu yoktur, asla da olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin etnik veya mezhebi bir ağırlığı ve açmazı da yoktur" dedi.
Bahçeli'nin son açıklaması kafaları karıştırdı. Bahçeli'nin eski söylemini hatırlatan açıklamaya CHP'den ilk yorum geldi.
Halk TV'de Buket Güler'in sunduğu Haber Masası'na konuk olan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrukulu şunları dile getirdi:
"TRAVMASI OLAN İNSANLARLA KONUŞMADAN..."
- "İki hafta önce kimsenin duymak istemediği bir şeyi söyleyeceksiniz aniden şaşırtacaksınız ve bütün bu süreci başka bir çıkmaza sokacaksınız. Türkiye'yi kutuplaştıracaksınız, aynı anda. Tamam mı? Yani ve bu süreçte az ilgili olan insanları bile sahanın diğer tarafına getireceksiniz bu söyleminizle. Kimseyle konuşmadan, danışmadan kendi seçmeninizi hazırlamadan, bu işten zarar görmüş insanlarla konuşmadan, travması olan insanlarla konuşmadan, duygularını almadan konuşacaksınız.
"O ZAMAN NİYE BUNU SÖYLEDİZ? NEDEN EL SIKIŞTINIZ?"
- Sonra birden bire bugün de diyeceksiniz ki, Kürt sorunu yoktur. O zaman niye bunu söylediniz? Neden söylediniz? Neden el sıkıştınız? Neden şimdiye kadar sıkmadınız da 1 Ekim'de gittiniz el sıkıştınız? Neden yani? 1 Ekim'den önce niye el sıkmıyordunuz? Neden bir siyasi partinin kapatılmasını istiyordunuz? Sürgün edilmesini istiyordunuz? Para verilmesini, hazine yardımı kesilsin diyordunuz. Anayasa Mahkemesi'ni bu nedenlerle terörist ilan ediyordunuz. Ne oldu ki? Ne oldu ki 1 Ekim'de? Bu toplumun bir toplumsal barışa ihtiyacı var dediniz ve şimdi bu böyle bir sorun yoktur diyorsunuz. İşte eskiden daha beter ederiz diyorsunuz. Falan yani bu işte bakın yani eğer siyasetin dili bir bilime dönüşmüş çatışma çözümünde böyleyse yol anlamda zaten. O nedenle başından beri biz ihtiyatlı davranıyoruz. Samimiler mi değiller mi? Asıl bu işi götürmesi gereken Cumhurbaşkanı Adalet ve Kalkınma Partisi ne söylüyor? Bakın ne oldu?
"TOPLUMU KUTUPLAŞTIRIYORLAR"
- Şunu yapıyorlar. İlk önce yani bir şey söylememesi gereken bir siyasal aktöre en söylememesi gereken şeyi söyletiyorlar. Sonra toplumu kutuplaştırıyorlar. Kamuoyu yoklamaları ellerine gidiyor. İşte artık böyle konuşma. Şimdi böyle konuş deniyor. Niye Erdoğan bir şey söylemedi bugüne kadar? Yani her şeye konuşan AK Parti sözcülerinden neden bu konuda bir şey söylemedi?
"KAMUOYU YOKLAMALARI İLE BAHÇELİ'NİN SÖZLERİNİ ÖLÇÜYORDUR"
- Eşyanın tabiatı gereği olarak yani iki ittifak ortağının Türkiye'nin bu en temel meselesi konusunda ne konuşacakları konusunda önceden anlaşıp konuşmadıklarını düşünebilir misiniz? Mutlaka konuşmuşlardır. Mutlaka Sayın Erdoğan çapraz bir biçimde kamuoyu yoklamalarıyla Sayın Bahçeli'nin sözlerinin ne anlama geldiğini, nasıl bir destek olup olmadığını, kendilerine maliyetinin ne olduğunu, bir siyasi rant olup olmadığını ölçüyordur. Ona göre bir siyasi nota belirleyecekler. Biz de hepsini söyledik bakın bunu samimiyetle söylüyorum. Türkiye'nin Kürt meselesi hiçbir siyasi parti bakımından bir siyasi rant meselesi olmamalıdır. Yani siyasetin önceliği kendi kendi başarısı olmamalıdır bu mesele konusunda.
"KEŞKE KAMUOYU YOKLAMALARI YASAKLANSA"
- O nedenle bakın samimiyetle söylüyorum keşke bir yasa çıksa Türkiye'de 6 ay, 8 ay, 1 yıl kamuoyu yoklamaları yasaklansa. Siyasi partilerin önüne siyasi partilerin önüne kamuoyu yoklaması gitmese ve eee toplumu ikna edelim. Bakın yani kamuoyu hazırlamak ne demek? Yani kamuoyu araştırması kamuoyu hazırlandıktan sonra yapılır. Ama kamuoyu hiç hazırlamadan bir şey konuşursanız böyle olur"