Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Açıklamasında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öven Bahçeli, parlamenter sistemi hedef aldı.
Bahçeli parlamenter sistemin kaldırılmasını hastalığın tedavi edilmesine benzetirken cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulamaya konmasıyla birlikte devletteki yetki ve güç karmaşasının sona erdiğini savundu. Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin vasfı ile Türkiye Cumhuriyeti prangalarını kırmış, kronik sorunlarına neşter vurmuştu. Geçmiş ile gelecek, ülke ile ülkü birleşmiş, kenetlenmiştir. Devlete hakim olan güç ve yetki kargaşası sonlanmıştır" dedi.
Öte yandan Harf Devrimi'ne ilişkin sözleri nedeniyle tepkilerin odağında olan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ı da eleştiren Bahçeli "Bugünkü Türkçemizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir" diye konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde;
Gündeme hakim olmanın yanında gelişmeleri hakşinas bir olgunlukla, hakkaniyete saygılı bir üslupla ele almak bizim için önemli ve önceliklidir. Hiçbir zaman gölün kenarına kuyu kazmadık. Siyasetin doğruluğu kadar zamanın da doğruluğu da bu değerlendirmelerde saklıdır. İrademizden şaşmadık, tutarlığımızdan caymadık. Birileri gibi ülkü ve ülke sevdamızı bahis konusu yapmadık.
Siyasi muhitler arası göçenler ile çıkarlarıyla yön değiştirenlerle ne ilgilimiz ne ilişkimiz olacaktır. Biz kazanmaya yemin ettik. 2023 yılında, 1923 yılının ilkellerini kesintiye uğratmayacağız, 2023 yılında 1923 yılının ruh ve mirasını yağmalatmayacağız. Zillet tayfasına Türkiye'yi bırakmayacağız. Geldiğimiz yer, durdurduğumuz yer bellidir. Bizim adayımız belli, kararımız nettir.
Algı operasyonları bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Açık hava toplantıları başarıyla geçmiştir. Bu gayretimiz seçim sonuna kadar artarak devam edecektir. Meydanların dili Cumhur'un zaferini muştulamaktadır.
1,5 yıldır zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı üzerinden çekilişler yapılıyor. Sistematik bir propaganda tedavülde tutuluyor. Zillet ittifakını oluşturan partiler arasındaki görüş ayrılıkları rekabeti kızıştırıyor.
Televizyona baktığımızda üç beş sabit fikirli sözde uzman yorumcu bağıra çağıra zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı üzerinde toto oynuyorlar. Öyle isimler ortaya atılıyor ki bu girişimin bir tertip olduğu belli oluyor. Cumhur İttifakı'nın adayı bellidir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bilgisi, birikimiyle gündeme taşınan isimlerle mukayese izahın ayaklar altına alınmasıdır.
İstanbul'u mahveden aciz, arızalı, başarısız şahsın ön plana çıkarılması kimin telkinidir. 'Kadından imam olmaz, ben başbakan olacağım' diyenin Cumhurbaşkanı adaylığı için kulisleri kaynatması fırsatçılık değil midir?
Bu klasik bir FETÖ yöntemidir. Bunun diğer adı, yenemeyeceksen yıprat taktiğidir. Zillet ittifakının adayı tartışmalarını dış güçler kışkırtmaktadır. FETÖ, PKK körüklemektedir. Müstevi kalıntıları bu tartışmayı diri tutmaktadır.
'Kılıçdaroğlu adayım diyemiyor'
Cumhurbaşkanlığı deneme yanılma sahası değildir. Cumhurbaşkanlığı acemi eğitim alanı değildir. Cumhurbaşkanlığı yalvarmayla, yakarmayla oturulacak bir makam değildir. Sayın Kılıçdaroğlu hiç durma, boş hayallerinin peşinden koşmaktan vazgeçme. Kılıçdaroğlu nasıl bir adam olduğunun görülmesini istiyormuş; arife tarif gerekir mi? Türkiye'nin karşısına dikilen şahsa adam denilir mi? Kılıçdaroğlu adayım diyemiyor. Zillet ittifakının ortak Cumhurbaşkanı adayı belirsizliğini koruyor.
Kılıçdaroğlu Sivas'ta 'Başörtüsünü ben çözdüm' demiş. Madem bu sorun çözüldü niye kanuni düzenleme istedin? Başörtüsünü Anayasal güvenceye birlikte kavuşturalım. Bu meseleyi de beraberce ele alalım.
'TTB Başkanı Türk vatandaşlığından çıkarılsın'
Terörle mücadelemizi kundaklamak isteyenler yalan ve iftirayla bezenmiş iddialarla karşımıza çıkmaktadır. Kimyasal silah kullanıldığına inanan kimse yoktur. Türkiye'den Irak, Suriye çıkarma peşinde olanlar sömürge piyonlarıdır. CHP'li vekilden HDP'lilere, terörist Demirtaş'tan TTB Başkanı'na kadar terörün değirmenine su taşıyanlar alçaktır. İP Başkanı'nın TTB'ye övgüleri hala hafızalarımızda olup, son dehşet verici sözlerine ne yorum getireceği merak konusudur.
Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. 23 Ekim 2022 tarihinde Köln'de husumet oluşumu tarafından düzenlenen konferansta yeminli Türkiye düşmanları sahneye çıkmıştır. Türk Tabipler Birliği'nin kapısına kilit vurulmalıdır. TTB Başkanı'nın Türk vatandaşlığından çıkarılması akla en yakın yoldur. TTB'nin tıpla sağlıkla uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır. 178 hakimin göreve iade edilmesi Türk milletine hakarettir.
Mahir Ünal'a tepki
Yani Cumhuriyet şerefli geçmişimizin bir antitezi değildir. Cumhuriyetin Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Önyargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyetin anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir.
Bugünkü Türkçe’mizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 14 Ekim 1925’te İzmir’de yaptığı konuşmasında, Cumhuriyet’in milletin kendi istek ve arzusu ile oluştuğunu söylemişti.
Hatta Samsun’dan Sadarete gönderdiği 22 Mayıs 1919 tarihli raporunda, “Millet, millî hakimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunun için çalışacaktır” demek suretiyle milli iradeye dayanarak milletin kaderini çizmişti.
'Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kronik sorunlarına neşter vurmuştur'
Cumhuriyetin yüzüncü senesine bir yıl kala Türkiye'nin yükseliş çabası her türlü engellemeye rağmen kararlılıkla devam etmektedir. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin vasfı ile Türkiye Cumhuriyeti prangalarını kırmış, kronik sorunlarına neşter vurmuştur. Geçmiş ile gelecek, ülke ile ülkü birleşmiş, kenetlenmiştir. Devlete hakim olan güç ve yetki kargaşası sonlanmıştır. Onun bunun kirli senaryolarına boyun eğen değil gerekiyorsa boyun eğdiren yeri gelirse kafa tutan bir kudret sivrilmiştir. Yönetim sistemimizdeki reform Türkiye'nin önünü açmıştır. Cumhuriyetin yüz yıldönümüne giden süreçte sistemsel aksaklıklar telafi edilmiş, devlet yönetimindeki zaaflar demokratik vasıtalarla giderilmiştir. Türk milletinin karakterine ve tarihi müktesebatına en uygun idare şekli molan cumhuriyet en az bu kadar milletimizin ruh kökünü yansıtan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle iyice güçlenmiş sağlıklı bir bünyeye kavuşmuştur.
Öncelikli stratejik ifademiz Cumhur İttifakı'nın devamıyla birlikte cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla oturması devlet ve toplum hayatına kök salarak olgunlaşmasıdır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem amaçlayanların ne hallere düştükleri nasıl bir tutarsızlığın içine yuvarlandıkları ortadadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine mesnetsiz eleştiri getirenlerin ithamları güdük, isnatları düşüktür.
Parlamenter sisteme: Hastalık tedavi edilmiştir
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, parlamenter sistem ile kriz damarını kesip atmıştır. Hastalık tedavi edilmiştir. Bu damara bağlananların bununla birlikte eski alışkanlıklardan kurtulamayanların hala birbirlerine nasıl tuzak kurdukları malumdur.
Türk Milleti kimin kime hangi yalanları fısıldadığını açıkça görmekte. Zillete düşenlerin birbirini yemeleri bir siyaset değil kaotik ve hazin çarpıklığın özetidir.
Kulislerin, hiziplerin partisi ne CHP, terörün yedeği ve teröristlerin siyasi yeleği olan ne de HDP, ne de karanlık bir projeden mütevellit olan İP aziz Türk milletine bir gelecek vaat edemeyecektir.
Sancak inmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti incitilemeyecek. İhanete yakasını kaptıranların Türk milletinin muazzam ruhunu hatırlarından çıkarmasınlar.