Ankara Katliamı'nda hayatını kaybedenlerin aileleri anlattı: O söz ağzımdan bir kez çıktı

10 Ekim Ankara Katliamı'nda hayatını kaybedenlerin aileleri yaşadıklarını anlattı. Aileler katliamın sorumlularının yargılanmasını istiyor ve adalet bekliyor.

Ankara Tren Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlenen IŞİD'in terör saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri aynı gün ki acıyı yaşarken, bir an önce adaletin yerini bulmasını istiyor.

Saldırıda hem oğlu Umut hem de yeğeni Onur Tan’ı kaybeden Feramuz Tan, "7 yıldır yaşıyoruz, nefes alıp veriyoruz, bedenimiz burada ama biz burada değiliz. 10 Ekim’de bir aile nasıl yok olur, hayatı biter onu yaşadık. 10 Ekim bizim hayatımızın bittiği bir gündü. Tabii o günkü şartları, kaosun Ankara’nın göbeğinde başımıza geleceğini bilemedik" dedi. Gülbahar Aydeniz’in annesi Fadime Aydeniz, "Kızımı ben anlatamam ki. Bir can idi. Herkese iyilik düşünen bir insandı. Anısı çok taze, hiçbir şey diyemiyorum. Kelimeler içimde çakılıyor. Kızımın yolunu bulamıyorum" dedi.

Ankara dönüşü ders çalışmaya başlayacaktı

Terör örgütü IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybedenler arasında CHP Malatya Gençlik Kolları'nın en kıdemli üyesi Gülbahar Aydeniz de vardı. İnönü Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun olan Aydeniz, bir yandan birçok işte çalışırken, bir yandan da KPSS'ye girmek için ders çalışmaya başlayacaktı. 5 Ekim'de kendisine bir ders programı hazırlayan Gülbahar Aydeniz, Ankara dönüşü sonrası ders çalışmaya başlayacaktı ancak terör saldırısında hayatını kaybetti.

Gülbahar Aydeniz’in annesi Fadime Aydeniz, "Kızımı ben anlatamam ki. Bir can idi. Herkese iyilik düşünen bir insandı. Anısı çok taze, hiçbir şey diyemiyorum. Kelimeler içimde çakılıyor. Kızımın yolunu bulamıyorum" diye konuştu.

'Vahşice bir eylem'

Baba Salih Aydeniz, tek temennilerinin adaletin yerini bulması olduğunu söyledi. Salih Aydeniz şöyle konuştu:

"Çocuklar suçsuz ve yok yere katledildiler. Yapacağımız hiçbir şey yok. Tek yapacağımız şey annelerin acılarını dindirmek. Adalet yerini bulursa anneler mutlu olacaklar, biz de mutlu olacağız. Kızımın herkesle diyaloğu iyiydi. Birlikte okuduğu arkadaşları hiçbir zaman bizimle irtibatı kesmedi. Sürekli bizi arayıp, sorarlar. 7’nci yılı, vahşice bir eylem. Adaletin yerini bulması için sürekli mahkemeleri takip ediyoruz. Giderken, 'Ankara’daki tarihi ve turistik yerleri ziyaret edeceğiz' dediler. O hevesle gittiler ama nasip olmadı. Sabah garın önünde indiklerinde başlarına bu olay geldi."

'Çocukların verdikleri bayrağı biz taşıyacağız'

10 Ekim bombalı terör saldırısında hayatını kaybeden Mehmet Ali Kılıç’ın babası Kemal Kılıç da "Koskocaman 7 yıl geçti, öfkemiz ve acımız ilk gün ki gibi taze" dedi. "Bu ülkede barışı istemek, barışı haykırmak suç oldu” dedi.

Kılıç, şunları söyledi:

"Gencecik fidanlarımız, sevdikleriniz teröristlerce toprağa gömüldü. 9 Ekim akşamı Malatya’dan güle oynaya, yüreklerinde sevgi ve hoşgörü, dillerinde barış türküleriyle Ankara’da giden çocuklarımızı, canlarımızı, sevdiklerimizi bizden kopardılar. Oysa çocukların yüreklerinde sevgi, hoşgörü ve barış türküleri, ellerinde karanfillerden başka bir şey yoktu. Maddi gerçek ortaya çıkmadıkça, gerçek katiller kanun önünde hesap vermediği sürece bizim mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Bu çocuklara söz verdik. Yine söz veriyoruz ki çocukların verdikleri bayrağı biz taşıyacağız. Onları unutmadık, unutmayacağız."

'Güvenlik önlemleri alınmıştır diye düşündük'

Saldırıda hem oğlu Umut hem de yeğeni Onur Tan’ı kaybeden Feramuz Tan ise şunları söyledi:

7 yıldır yaşıyoruz, nefes alıp veriyoruz, bedenimiz burada, ama biz burada değiliz. 10 Ekim’de bir aile nasıl yok olur, hayatı biter onu yaşadık. Bir ailede annenin, babanın, kardeşlerinin hayatının yüzde yüz nasıl değiştiğini yaşıyoruz. 10 Ekim bizim hayatımızın bittiği bir gündü. Tabii o günkü şartları, kaosun Ankara’nın göbeğinde başımıza geleceğini bilemedik. Ankara başkent, güvenlik önlemleri alınmıştır diye düşündük ama aklımızın ucuna gelmeyecek bir olay yaşadık. 10 Ekim 2015 saat 10.04 hayatımızın bittiği bir gündü. Oğlum 18, yeğenim Onur Tan ise 23 yaşındaydı. Daha hayatlarının baharında, genceciklerdi. Geleceğe bağlı, umutları olan insanlardı. O olaydan sonra bizleri vatan haini, terörist ilan eden insanlara sesleniyorum; biz evlatlarımızı öyle yetiştirmedik. Biz evlatlarımızı vatanına, milletine, bayrağına bağlı insanlar olarak yetiştirdik.

'O söz ağzımdan bir defa çıktı'

Oğlunun kuzeniyle Ankara’ya gitmek için kendisinden izin istediğini anlatan Tan, şunları ifade etti:

Oğluma, 'ortalık karışık, gitmesen iyi olur' dedim. Elini duvara yasladı, 'baba ben de gideyim' deyince 'git' dedim. O söz ağzımdan bir defa çıktı. 10 Ekim sabahı bana haber geldi; bir patlama olmuş. Ben konduramadım, Ankara’nın göbeğinde nasıl olur diye. Telefon ettik ama kimseye ulaşamadık. Kargaşa olmuş, kimsenin kimseden haberi yok, ortalık cehennem yerine dönmüş. Biz hemen ağabeyimle beraber yola çıktık. Yolda kötü haberleri almaya başladık, Ankara’ya vardığımız kötü haberler gelmeye devam etti. Biz bittik. 2015’te ayın 10’unda 10.04’te biz bittik.

'Bizleri evladını yitirmiş anne baba gibi değil, vatan haini gibi görüyorlar'

Zorlu bir süreç geçirdiklerini söyleyen Tan konuşmasını şöyle sürdürdü:

Psikolojik sorunlarımız oldu. Diğer evladımız hala sorunlar yaşıyor. Bir türlü ayağa kaldıramıyoruz. Kendimize hala gelemedik. Mahkeme süreçleri başladı. Bu süreç bizim için daha kötü oluyor. Mahkemede hakimin tavırları... Bizleri evladını yitirmiş anne baba gibi değil, vatan haini gibi görüyorlar. 'Adalet istiyoruz' dediğimiz zaman bizleri salondan dışarı çıkarmaya çalışıyorlar. Böyle süreçler yaşıyoruz. 10 Ekim’de anmaya gidiyoruz, polislerin gazlı ve coplu saldırısıyla karşılaşıyoruz. Ankara Gar’ının önünde evlatlarımızın resimlerinin üzerine bir karanfil bırakmamız suç olmuş. Bizleri suçlu gibi ilan ediyorlar. Biz çok acılar çekiyoruz ama duymuyorlar. Siyasetçilere sesleniyorum; bizleri yalnız bırakmayın, bizler vatanını, bayrağını, milletini seven insanlarız. Bizler evlatlarınızı yitirdik, biraz empati yapmalarını istiyoruz, kendi evlatlarının başına böyle bir şey gelse açana ne düşünürler? Bir de siyasetçilere soruyorum; bizim evlatlarımızın kanı yerde mi kalacak, bunların hesabı sorulmayacak mı? Bu adalet ne zaman tecelli edecek? Bizimle ne zaman helalleşecekler? Adaletin yerine gelmesini istiyoruz. Canlarımızı unutmadık, unutturmayacağız. Son nefesimize kadar adaletin peşinde olacağız. Onlardan bayrağı biz aldık rahat uyusunlar. Unutmadık, unutmayacağız.

'İçeride piyonlar yatıyor'

Ankara'da, 10 Ekim 2015 tarihinde Tren Garı önünde düzenlenen bombalı terör saldırısında hayatını kaybedenler arasında CHP Malatya Gençlik Kolları Üyesi Gözde Aslan da vardı. Aslan’ın babası Hüseyin Aslan, "Dinmeyen bir acı, sözün bittiği bir yerdeyiz. Kelimelerin bir anlamı yok. 7 yılda neler yaşadık. Hayatın bittiği yerdeyiz. Düzenimiz bozuldu, her şeyimiz bitti çünkü her zaman özlem içindeyiz. Acı çekiyoruz, gelir mi diye bekliyoruz. Gelmeyeceğini bildiğimiz halde bekliyoruz" dedi.

“Kızımızı büyüttük büyüttük büyüttük, her zaman aktif olmaya çalıştı” diyen Aslan, “Siyasetin içinde olmak istedi. CHP sevdalısı olarak Gençlik Kolları’nda hizmet etti. Parti evi gibiydi. Kız haliyle direğe çıkıp pankart, afiş asardı. Cıvıl cıvıldı, ailesine sadıktı, dört dörtlüktü” ifadelerini kullandı. Aslan, adalet beklediklerini kaydederek, "104 can gidiyor, ortada hiçbir şey yok. Bir arpa boyu yol gidilemedi. İçeride piyonlar yatıyor, başka bir şey yok" dedi.

Siyaset Haberleri