Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez milletvekili seçilen Can Atalay’ın serbest bırakılmasına ilişkin kararını yok saydı.
Anayasa Mahkemesi’nin kararının “hukuki değeri olmadığını” belirten Yargıtay 3. Ceza Dairesi şöyle hüküm kurdu:
"Anayasa Mahkemesi'nin Şerafettin Can Atalay'ın bireysel başvuruları hakkında 25.10.2023 ve 21.12.2023 tarihli hak ihlali kararlarına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği cihetle, bu bağlamda Anayasa'nın 153 maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmamakla; keza Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda 28.09.2023 tarihinde Dairemizin 2023/12611 esas 2023/6359 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen ve infazı kabil bir hükmün mevcudiyeti karşısında; Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararlarına UYULMASINA YER OLMADIĞINA,”
Bu cumhuriyet tarihinde bir ilk.
Yargıtay gibi bir üst mahkeme Anayasa Mahkemesi kararını, dolayısıyla anayasayı yok sayıyor.
Beğenmediği Anayasa Mahkemesi kararının hukuki bir değeri olmadığına hükmedebiliyor.
Oysa Anayasa’nın 153. maddesindeki hüküm yoruma yer bırakmayacak kadar açık:
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”
Bu açık hüküm karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “herkesi bağlayabilir ama beni bağlamaz” anlamına gelen bir hüküm verebiliyor.
Anayasa Mahkemesi’ni ve Anayasayı tanımayan böyle bir kararın verilebildiği devletin bir hukuk devleti olduğunu söylemek mümkün değil.
Yargıtay bu kararıyla anayasanın amir hükmüne karşın mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olmadığı yönünde bir yol açmış oldu.
Yarın bir alt mahkemede Yargıtay’ın bir kararı için “hukuki değeri yok, uygulamasına yer olmadığına” diye bir karar verirse ne olacak?
Yargıtay böyle bir kararı kabul edecek mi?
Yine bir vatandaş Yargıtay’ın bu kararını örnek gösterip, “ben mahkeme kararına uymuyorum” derse ne olacak?
Böyle bir durum o ülkede hukuk düzeni olmadığını gösterir.
Anayasa, “Anayasa Mahkemesi kararları tüm kişi ve kurumları, mahkemeleri, idareyi bağlar” diyorsa hiçbir kişi ve kurum bu hükmün dışına çıkamaz.
Çıkarsa Anayasa’ya uymuyor demektir.
Anayasayı ihlal ediyor demektir.
Yargıtay da dahil hiçbir kişi ve kurumun Anayasa’yı yok sayma, askıya alma yetkisi yoktur.
Yargıtay’ın bu kararından sonra Türkiye’nin gündemine bir kez daha Anayasa Mahkemesi tartışması getirecek.
İktidarın MHP kanadı bir süredir “HDP’yi kapatmazsa” Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması gerektiğini savunuyor.
Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinden şikayetçi oluyor.
Oysa Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını tanıyan da bu iktidardı.
İstanbul Sözleşmesi’yle de bireysel başvuru hakkıyla da övünüyordu.
Buna karşın bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı.
Öyle anlaşılıyor ki sırada Anayasa Mahkemesi var.
Yeni anayasa hazırlığını sürdüren iktidarın Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri, bireysel başvurulara ilişkin kararların bağlayıcılığı konusunda sınırlama getirmesi şaşırtıcı olmayacak.
Ancak bundan önce iktidarın “Türkiye’de anayasa var mı yok mu” sorusuna bir yanıt vermesi gerekiyor.