DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Şu anda Dem Parti’den gelen açıklamalarda biraz Stockholm sendromu faktörü görüyorum. Halbuki Sayın Erdoğan zamanında o çözüm sürecinin içinde olduğu, çözüm sürecine destek verdiği günkü kişi değil. Çok değişti. Bunlar hala farkında değil galiba. Çözüm sürecinin asıl yürüten bir ekip vardı, bir kadro vardı" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, NOW TV‘de katıldığı canlı yayında DEM’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik çağrı ve yeni çözüm süreci olasılığını değerlendirdi. Babacan, şöyle konuştu:
“Şu anda Dem Parti’den gelen açıklamalarda biraz Stockholm sendromu faktörü görüyorum. Halbuki Sayın Erdoğan zamanında o çözüm sürecinin içinde olduğu, çözüm sürecine destek verdiği günkü kişi değil. Çok değişti. Bunlar hala farkında değil galiba. Çözüm sürecinin asıl yürüten bir ekip vardı, bir kadro vardı. Benim de içinde olduğum, başka arkadaşların da içinde olduğu çok kuvvetli bir kadro vardı. Çözüm süreci o kadro tarafından yönetildi, yürütüldü. O kadronun hiçbirisi şu anda yok. Yani onlar ya benim gibi ayrıldılar ya da uzaklaştırdılar. Dolayısıyla şu anda iktidar içerisinde çözüm sürecini yürütebilecek vizyonda, beceride, niyette insan bulmak zor. Yani burada sadece Bahçeli yanındayken çözemiyor. Bahçeli olmasa çözer, böyle bir şey yok. Bunu anlayamıyorlar hala bakın. Anlayamıyorlar.
Onun için Stockholm sendromu diyorum burada. Gerçekten şu anda Türkiye’de eğer biz Kürt sorunu çözmek istiyorsak bu sorunun çözümü öncelikle temel haklardan geçiyor ve bizim parti olarak hazırladığımız tam 354 maddelik böyle karınca duası gibi yazdığımız temel hakları Türkiye’de çözmekten geçiyor. Öncelikle kendi vatandaşlarımıza hakkı olanı, zaten insan olmaktan gelen hakları da olduğu gibi tanımaktan geçiyor. Buradan başlıyor çözüm süreci.
Tabii ki terör örgütüyle mücadele içinde gereken her şeyi yapmak gerekiyor. Örgütü yalnızlaştırmak gerekiyor. Çatışma çözümü diye bir alan var. Onu da uygulamak gerekiyor ama çözüm süreci her ne kadar iyi niyetli olsa, önemli mesafeler kaydedilen bir süreç de olsa, baktığımızda nihayetinde bizim kendi vatandaşlarımızın haklarıyla bir terör örgütünün yapacakları, yapmayacakları arasında bir terazi dengesi kurmaya çalışan, bunun hepsini bir pazarlık masasında ele almaya çalışan bir yöntem idi. Bugün itibarıyla biz onu eleştiriyoruz. Çok daha ilerisini, yani çözüm sürecinin çok daha ileri sürümlerini diyelim, uygulamamız gerektiğini düşünüyoruz. Onun için biz DEVA Partisi olarak hazırız. Kafamız da çok net bu konuda.”