Akşener'den Erdoğan'a: Bu ahmaklar sürüsünü nasıl topladın?

Akşener, Saraçhane'deki mitingde İmamoğlu'nun yanında bulunmasıyla ilgili "Bundan 20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum" dedi. Akşener sözkonusu dava ve cezanın kendisinin operasyonu olduğunu söyleyenler için "Sayın Erdoğan'a harbiden çok acıyorum. Bu kadar ahmaklar sürüsünü yanına nasıl topladı" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Akşener, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak kararı cezası sonrası, Saraçhane'deki toplantıya gitmesi sonrası gelişen tartışmalarla konuştu.

Akşener "İstanbullunun iradesine vurulan darbeye karşı 2019'da olduğu gibi Ekrem kardeşimizle omuz omuza durmaya gittim. Bundan 20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum" dedi.

Akşener, Sözkonusu davayı 'Akşener'in operasyonu' olarak niteleyenlere ise "Sayın Erdoğan'a harbiden çok acıyorum. Bu kadar ahmaklar sürüsünü yanına nasıl topladı" dedi.

Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

Meclis gündemine gelecek ucube bir yasadan bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz Ak Parti iktidarı, sendikal örgütlenmeye, yüzde 2 barajı getirerek üye kaybı yaşayan yandaş sendikalarını kurtarmaya çalışıyor.

'Yandaş sendikalar'

AK Parti, yandaş sendikalarını kurtarmaya çalışıyor. Diğer sendika üyelerine ikinci sınıf muamelesi yapmak istiyor. Düzenlemeden 250 bin memurumuz etkilenecek. 188 sendikanın faaliyetlerine devam etmesi mümkün olmayacak. Bundan sonra da yeni sendikaların kurulmasının önüne geçilmiş olacak.

Sendika üyesi olması yasaklanan 1.5 milyon kamu görevlimiz de 756 liralık ödemeden mahkum olacak. AK Parti'ye yakışır bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Milletimizin aleyhine olan her teklif gibi Cumhur İttifakı çoğunluğu ile Meclis'ten geçti.

Ucube bir sistemle koskoca Türk devletini bir kişiye amade edeceğini düşünenlerin sebep olduğu bu krizin sonuçlarını hayatımızın her alanında hissediyoruz. Cumhuriyetimizi beğenmeyenlerin, çocuklarımızı açlığa, gençlerimizi umutsuzluğa bıraktığı distopyaya mahkum ediliyoruz. Bu ülkede 6 yaşındaki çocuklar bir gün tecavüzün, bir gün açlığın, şiddetin ve işkencenin konusu olabiliyor. Bunu yaşatanlara yuh olsun, yazıklar olsun!

Açlıktan yaşamını yitiren çocuk

Nur Elif'e bunları reva görenler vicdansızları Allah'a havale ediyorum. 'Zaten anne-babası cezaevindeymiş, her şeyden iktidarı suçlamayın' diyecekler. Şimdi iktidar cenahından bazıları utanmadan her şeyde de iktidarı suçlamayın diyecekler. Bu ülkede bir çocuk öldü bir çocuk, hem de açlıktan... Daha önce de çocuklarını doyuramadığı, ısıtamadığı için kendini öldüren bir anne vardı bu ülkede. Hem de çocuk kötü bakıldığı için öldü. Çocuklarımıza sahip çıkmak iktidarın görevi değilse kimin görevidir. şine gelince Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı koyun bile mesuliyetim altındadır diyenler, işine gelmeyince ölen 6 yaşındaki çocuğun sorumluluğunu üzerinden atabilir mi? Atamaz. Koskoca Türkiye'nin gücünü kullanan iktidar çocukları koruyamıyorsa, mesuliyet almaktan kaçıyorsa ortalıkta ülke yönetiyorum diye gezemez. Siz bostan korkuluğu musunuz? Sadece kendi zenginliğinizi sağlamak için mi oradasınız? O koltuklarda sarayda sefa sürüp, özel uçakla maça gitmek için mi oturuyorsunuz? Beni Nur Elif ilgilendiriyor, onun için senden hesap soracağım. Sen bu memlekette varlık içinde yaşarken, sefa sürerken yokluktan ölen çocuklarımız için senden hesap soracağım.

'Sosyopat bir yönetim'

Türkiye patolojik semptomlar gösteren tehlikeli zihniyetler tarafından yönetiliyor. Sosyopat bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bunu iktidar mensuplarının her hareketinde görüyoruz. Beceriksizlikleriyle fakirleştirdikleri asgari ücretlinin, emeklinin, memurun maaşlarında yaptıkları düzenlemede görüyoruz. Bu ne cürettir, bu ne utanmazlıktır, bu ne saygısızlıktır. Hayırdır Sayın Bakan sadaka mı dağıtıyorsunuz? Aile şirketinizde sosyal sorumluluk projesi yürütmüyorsunuz. Şimdi de milletimizle dalga mı geçmeye başladınız? Fındık kadar aklınız, incir çekirdeği kadar vicdanınız varsa söylediklerime kulak verin; bu ülkenin sahibi aziz ve cefakar Türk milletidir. Haddinizi bilin. Bu milletin haysiyetiyle oynamayın. Madem hazineye bereket gelsin istiyorsunuz hatırlatayım; hırsızlığın, yolsuzluğun, ahlaksızlığın olduğu yerde bereket olmaz.

İmamoğlu kararı

Millet iradesini yok sayıp demokrasiye indirmeye çalıştıkları darbe sonucunda İstanbul'u tam iki kere kaybettiler. Hala daha hezimeti hazmedememişler. Demokrasiyi içselleştirememişler. Bu sefer de Türkiye'yi kaybedecekler.

Geçtiğimiz çarşamba günü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis ve siyasi yasak kararıyla AK Parti iktidarının millet iradesini bastıran bir vesayet rejimi olduğu bir kez daha açığa çıktı. Seçimle alamayacakları İstanbul'u yargı yoluyla almak için yine bir rezilliğin peşine düştüler. Kadınlara 'sürtük' demenin suç sayılmadığı bu ülkede İçişleri Bakanı'nın 'ahmak' sözünü iade etmek suç sayıldı.

Aslında haziran ayında görülen davada yargı kararını vermişti. Seçimleri iptal ettikleri gibi hakimi de iptal ettiler. Sonunda bu davaya ceza vermek için tüm Türkiye'yi taradılar. Sonunda AK Parti teşkilatıyla boy boy fotoğrafları olan bir hakimi atadılar. Bu karar Erdoğan'ın seçin gündemidir. Vesayetçi bir müdahaledir.

14 Aralık Saraçhane buluşması

İktidar mensupları sandıkta kaybettikleri İstanbul'u yargı gücüyle geri alma peşindeler. Yıllarca milletimize maraba muamelesi yaptılar. Nasıl bir şuuraltıdır... Bakın bugüne kadar duyduğum en iğrenç söz. Milleti nasıl görüyorlar... Milletin gözünden neden düştüler biliyor musunuz? Çünkü milletimiz AK Parti'ye mecbur olmadığını gördü. Millet İttifakı'nın kazandığı birçok şehirde bu gerçeği tüm çıplaklığıyla gördü. Kendisine hak ettiği hizmeti veren belediye başkanlarını gördükçe iktidarın tek derdinin kendi sefası olduğunu anladı. Muhalefetin güçlenmesinde Millet İttifakı'nın belediye başkanlarının katkıları yok sayılamaz. Bu yüzden de onlardan çok korkuyorlar.

Tam da bu nedenle onlara uzanan elleri kırmak değişime inanan herkesin boynunun borcudur. Ben de 14 Aralık'ta bu borcun gereğini yapmak için yola çıktım. İstanbullunun iradesine vurulan darbeye karşı 2019'da olduğu gibi Ekrem kardeşimizle omuz omuza durmaya gittim. Bundan 20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum.

'Eyy Akit, Eyy Yeni Şafak'

Bundan 20 sene önce nasıl Emine hanımın yanına koştuysam... Sayın Zait Akman hatırlıyor musun? Gecenin 1'inde beni aradığını. Kimseyi bulamamıştın da beni bulmuştunuz hatırlıyor musun? Ben sizin isteğinizi yerine getirmiştim. Ey Yeni Şafak'ın sahipleri, eviniz basıldığında bir operasyon yapıldığında kimseleri bulamamıştı avukatınız, bula bula beni bulmuştu, ben de oradaydım, yaaa... Eyy Akit, Akit'in o devirdeki ismiyle Vakit'în sahipleri, 1999, hatırlıyor musunuz panik içinde Kocaeli'den milletvekili adayı olan eski içişleri bakanı, Refah Yol'un İçişleri Bakanı Meral Akşener'i panik içinde arayıp 'Abla ne olursun bizi bir gürültüyle ziyaret et' dediğinizde seçim çalışmalarını bırakıp İzmit'ten sizi ziyarete gelmiştim hatırlıyor musunuz? Çağıra çağıra beni çağırmıştınız kimseyi bulamamıştınız çünkü hepsi korkaktı! Nasıl Emine hanımın yardımına koştuysam bu defa da Dilek kızımın yanına koştum. Bir gün telefonum çaldı, Refah Partisi'ni kapatmak için dava açılmış. O MGK'de bulunan kişiyim ben. Rahmetli Şevket Kazan ağabey, dedi ki 'Meral kardeşim hocam yanımda, o iddianamenin içinde şunlar var, bunların doğru olmadığını sen biliyorsun, seni şahit göstersek kabul eder misin' Allah şahit bir saniye tereddüt etmedim. Derhal 'Ağabey yazın ismimi ne biliyorsam söyleyeceğim' dedim. O zaman da Refah Partisi'nin kapatılmasının karşısında rahmetli Erbakan hocanın yanında durdum. Buradan saygıyla anıyorum, Rıza Akçalı, Nevzat Ercan ve Meral Akşener üçümüzün imzasıyla Refah Partisi'nin kapatılmasının yanlış bulduğumuza dair çok sert bir beyanda bulunduk. Kulis bilgisi değildi, net, altına imzamızı koyarak. Hem tazminat ödedik, hem de hakkımızda bir soruşturma açılması için dilekçe verildi. Biz korkmadık, üçümüz de korkmadık. O üç kişinin ağzından bugüne kadar da bunu duyan olmamıştır. Bizim için zorda kaldığımız zamanlarda bırakın kendi cebinden tazminat ödemeyi, evim basıldığında kimse yoktu. Biz, iyiler cesurlar sizler ve ben bir zalimin karşısında her zaman olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bakın, linç edilmeye çalışıldığında nasıl Kılıçdaroğlu'nun yanına koştuysam, bu defa da Ekrem İmamoğlu'nun yanına koştum. Bugüne kadar meydanı boş bulmanın şımarıklığı ile her şeyi yaptılar. Bugün de hizmetleriyle milletin kalbini kazanan bir belediye başkanımızı hukuksuzluk yoluyla diskalifiye etmeye çalıştılar. Dün kendilerine yapılanları bugün Ekrem başkana yapmaya çalıştılar. Ama artık meydanın boş olmadığını Saraçhane'de gördüler. Bugün hedefleri Ekrem başkandı, bu yüzden İYİ Parti olarak biz de amasız fakatsız yanındaydık. Haberi alır almaz yola çıktık. Biz dün neredeysek bugün de oradayız. Şayet bu kafa yarın da hedefine Mansur başkanı koyarsa, bir saniye gecikmeden onun yanında dimdik dururuz. 'Saray sizinse Saraçhane bizimdir' dediysek, 'Beştepe sizinse Ankara bizimdir' demeyi de çok iyi biliriz.

Erdoğan'a: Bir kamyon dolusu ahmağın elinde oyuncak

Sayın Erdoğan'a harbiden çok acıyorum. Bu kadar ahmaklar sürüsünü yanına nasıl topladı. Silsile halinde... Sayın Erdoğan diyor ki 'Yargı doğru bir iş yaptı' Bakanımsı troller, milletvekilimsi troller, akademisyenimsi troller ve gazetecimsi troller 'Hayır, operasyonu Meral Akşener' yaptı. Sen neymişsin be Meral Akşener. Aramışım taramışım hakim değiştirmişim, harika! Sonra hapis cezası verdirmişim, sonrası hiç... Erdoğan'ın her şeyi kendim yapayım diye bütün sistemin içine tükürüldü, geldiğimiz noktada bir kamyon dolusu ahmağın elinde oyuncak bir Erdoğan'la karşı karşıyayız. Harbiden çok acıklı. İnsan cumhurbaşkanını takip eder. Oh olsun biz yaptık der o mertliği gösterir. Sayın Erdoğan bunu söylüyor. Diğerleri diyor ki 'Hayır Meral Akşener yaptı' başka bazı ahmaklar da buna inandı, ha ha ha... Birileri rol yaptı, birileri inandı. Milletin değişim isteği körelsin, dayanışma gösteremesin istiyorlar. Buradan kendisine hatırlatmak istiyorum, kendi derdine düşen sensin Sayın Erdoğan, korkuyorsun, zamanında sana yapılanın, önünde konulan siyasi engelin bir benzerini yaptıracak kadar aciz durumdasın. Hatta Ekrem başkana çektiğin operasyonu savunmak için 20 sene önce okuduğun şiirin suç olduğunu söyleyecek kadar paniklemiş haldesin. Sen ne kadar korkaksan biz o kadar kararlıyız, çünkü biz cesaretimizi milletimizden alıyoruz.

Büyük Türk milleti iradesini yok sayanı yok sayar. Sabrını sınayanı yok sayar. Tek bir kişiye bağlı sistemler çöker, demokrasi yaşar. Tek bir kişiye bağlı sistemler istibdatı getirir, demokrasiler hürriyeti yaşatır.

Siyaset Haberleri