Özellikle, yazıda bahsedilen "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi"nin 2025 yılında yürürlüğe girmesi hedefleniyor olması dikkat çekiyor. Belgenin "dün-bugün-yarın" hassasiyetini ve risk tahlilinin ipuçlarını içermesi gerektiği ve bölgemizdeki gelişmeleri doğru okumadan iklimin değişmesinin zor olacağına dikkat çekiliyor.
Müderrisoğlu, bu belgeye atıfta bulunarak Osman Kavala, Can Atalay ve Selahattin Demirtaş gibi isimlerin dosyalarına değiniyor. Özellikle bu isimlerin Türkiye'nin geçmiş siyasi olaylarındaki rollerine ve hukuki süreçlerine odaklanıyor. Örneğin, Osman Kavala'nın Gezi olaylarıyla ilişkili olarak değerlendirilmesi, Can Atalay'ın milletvekili olması ve hakkındaki hükmün kesinleşme zamanlaması gibi konular ele alınıyor.
Yazıda ayrıca, Avrupa Konseyi'nin Osman Kavala dosyasıyla ilgili olarak Türkiye aleyhine "ihlal prosedürü" başlatması ve bu durumun Türkiye'nin dış algısına etkisi gibi konular da yer alıyor. Müderrisoğlu, bu isimlerin dosyalarının Türkiye'nin iç ve dış politikasını etkileyen karmaşık konular olduğunu belirtiyor.
Sonuç olarak, Müderrisoğlu'nun yazısında Türkiye'nin iç ve dış politikasındaki önemli gelişmelerin, söz konusu belge ve bu belge bağlamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu değerlendirmelerin, ülkenin güvenlik ve siyasi geleceği açısından kritik öneme sahip olduğu belirtiliyor.