'Eskilerin hastalığı' olarak bilinen uyuz hastalığı, son aylarda yaşanan vakalarla artış göstermeye devam ediyor. Uyuz vakalarının bulaşıcılığı ise en çok kalabalık ortamlarda artıyor. Kaşıntıyla başlayan hastalığın ciltte döküntüye neden olduğu biliniyor. Kaşıntı ile birlikte parmak arası ve bileklerde yoğunlaşan kızarıklıklar ise uyuzun ilk belirtileri arasında gösteriliyor. Uyuz ile mücadele de ise kilit noktada temasın en aza indirilmesi. Uyuz belirtisi gösterdiğiniz zaman beraber yaşadığınız kişi ve kişilerle birlikte doktora başvurmanız gerekiyor.
halktv.com.tr'ye uyuz hastalığına ilişkin açıklamalarda bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Prof. Dr. Gamze Varol, Koç Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Savaş Yaylı ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Aile Hekimi Dr. Saffet Ercan hastalığın belirtilerini ve yapılması gerekenleri anlattı.
Uyuz hastalığının tüm dünyada sık görülen bir deri hastalığı olduğunu ve yaş, cinsiyet, ırk ayrımı gözetmediğini belirten Varol, dünya genelinde 300 milyon vaka olduğunun tahmin edildiğini söyledi. Varol, gelişmekte olan ülkeler ile düşük sosyoekonomik bölgelerde, dezavantajlı gruplarda önemli bir halk sağlığı sorununa döndüğünü ifade ederek, şunları söyledi:
"Epidemiyolojik verilerin yetersizliğine rağmen son yıllarda birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığının artmış olduğu bilinmektedir. Son dönemlerde de ülkemizde şehir ya da bölgelerden bağımsız olarak pek çok sağlık kuruluşunda önceki dönemlere kıyasla uyuz vakalarının arttığı yönünde bilgiler tarafımıza ulaşmaktadır. Sağlık kuruluşlarında uyuz tanısı konma sıklığının artığı bilgisi yalnızca hekim ve hastane gruplarında mesleki ve deneyim paylaşımları ile değil; yapılan ulusal bilimsel çalışma bulgularıyla da hekimlerin gündemindedir. Ulaşılabilen ulusal bilimsel çalışmaların çoğu hastane tabanlıdır ve o çalışmalarda da son üç yılda uyuz vakalarının anlamlı düzeyde arttığı saptanmıştır."
Varol, uyuz hastalığındaki artışın nedenlerini şöyle sıraladı:
- Pandemi ile birlikte bir arada yaşamanın artması
- Kişisel bakım, temizlik, hijyen ürünlerine yoksulluk nedeniyle erişememe
- Temizlik ürünlerinin kullanımının azalması
'Yatak, giysi ve havlu gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı ile bulaşır'
Uyuzun nasıl bulaştığı hakkında bilgi veren Varol, yakın temasa dikkat çekti. Uyuz hastalığının kişiden kişiye bulaşması nedeniyle doğrudan ve uzun süreli temastan kaçınılması gerektiğinin altını çizen Varol, "Kişiden kişiye yaklaşık 20 dakikalık bir sürede yakın temas ile aynı yatakta yatma, ele ele tutuşma gibi durumlarda da bulaşabilir. Yatak takımları, giysi ve havlu gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı uyuzun bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırır" şeklinde konuştu.
Uyuzun en önemli belirtisi gece şiddetli kaşıntı olduğunu belirten Varol, "Kaşıntı daha çok el parmak araları, el bileğinin iç yüzü, bilekler, koltuk altları, dirsekler ve kasıklarda görülmekle birlikte tüm vücutta da olabilir. Gece yatakta vücudun ısınması ile kaşıntı daha da şiddetlenir. Gündüz hafifler. Bu nedenle, özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı ve deride içi su dolu keseciklerin görülmesi uyuz hastalığı şüphesini arttırır. Böyle bir durumda bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir" diye ifade etti.
'Tedaviye uyulsa da kaşıntı 2-4 hafta devam edebilir'
Uyuzun tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Varol, ilaçla kısa sürede tedavisinin olmadığını söyledi. Varol, uyuz hastalığının tedavisine ilişkin kilit bir kelime kullandı: Sabır
Doktorların söylediği şekilde uygulanan tedavinin sonucunda başarılı olunabileceğine dikkat çeken Varol, "Tedaviyi hekimin söylediği şekilde yapmak tedavi sürecini kolaylaştırır. Ancak burada unutulmaması gereken nokta tedavi sürecinde hasta kişi ile birlikte yaşayan ev halkı ve hastanın yakın temasta olduğu kişiler de bu kişilerde bir belirti, şikayet olmasa bile tedavi altına alınması gerektiğidir. Ek olarak, ortak kullanılan alanlardaki eşyaların yatakların, koltukların uyuz parazitinden arındırılması gereklidir. Yoksa tekrarlar. Bu nedenle tedavi planlanan herkesin kullandığı giysi, çarşaf, havlu gibi yıkanabilen ürünler en az 60 derecede yıkanmalı ve ütülenmelidir. Yıkanamayacak olan yatak, koltuk gibi ürünler bir kaç gün havalandırılmalıdır. Yıkanamayacak eşyaların bir poşete sokularak üç gün ağzı bağlı bir şekilde bekletilmesi parazitin yok edilmesi için önerilen uygulamadır. Tedaviye harfiyen uyulsa da tedavi sonrası sonra ölen böceklere ve böcek artıklarına karşı vücut reaksiyon gösterebilir ve kaşıntı 2-4 hafta devam edebilir, bu durum hastalık ile karıştırılmamalıdır. Ancak kaşıntı daha uzun sürerse yeniden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gereklidir" dedi.
'En sık görülen hastalıklar arasında'
Uyuz vakalarının son yıllarda arttığını belirten Koç Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Savaş Yaylı, "Türkiye’nin yedi ayrı bölgesinden 12 tersiyer merkezin katıldığı bir araştırmada uyuz tanısı alan hastaların 2017-2018 yılından itibaren belirgin olarak arttığı ortaya konmuştur. Uyuz hastalığı, İstanbul dahil olmak üzere tüm Türkiye’de halen dermatoloji polikliniklerinde en sık görülen hastalıklar arasında, hatta birçok hastanede en ön sırada olarak bildirilmekte" ifadelerini kullandı.
'Toplu taşımada fiziksel ve sosyal mesafe kurallarına uyulmalı'
Uyuz hastalığının nasıl bulaştığını ise Yaylı şu sözlerle anlattı:
"Uyuz hastalığı insandan insana bulaşır. Yakın fiziksel temasta bulunan kişiler, aile bireyleri arasında hızla yayılır. Uzun süreli deri teması, aynı yatakta uyumak, cinsel ilişki bunlar hastalığın bulaşmasına yüksek risk oluşturur. El sıkışma gibi kısa süreli temaslarda bulaş mümkünse de kolay değildir. Giysiler, çamaşırlar, çarşaf, havlu gibi malzemelerin ortak kullanımı ile de bulaş riski artar. Bulaş, okul, kışla, hastane, huzurevi gibi toplu olarak bulunulan alanlarda daha fazla olabilmekle beraber, uzun süreli yapılan toplu taşıma ile de mümkün olabilmektedir. Toplu taşıma sırasında, mümkün olduğunca, fiziksel ve sosyal mesafe kurallarına uymaya çalışmak gerekir."
Hastalık hakkında konuşan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Aile Hekimi Dr. Saffet Ercan, her gün uyuz hastalığı nedeniyle vatandaşların Aile Sağlığı Merkezleri'ne (ASM) başvurduğunu belirtti.
'Her gün ortalama 2-3 kişi başvuruyor'
'Uyuz hastalığı İstanbul'da var mı? Günde kaç tane hasta ile karşılaşıyorsunuz?' sorusuna, Ercan, "Bizim daha çok skabiyez(scabies) ya da gal(gale) olarak adlandırdığımız ve halk arasında uyuz hastalığı olarak bilinen bu hastalık, sarcoptes scabies hominis isimli bir artropodun yol açtığı bir paraziter cilt hastalığıdır. Genellikle sonbahar kış mevsiminde sık görülen bu hastalık Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi İstanbul’da da görülmektedir. Aslında cildiye polikliniklerine daha çok başvururlar bu kişiler, ben aile sağlığı merkezinde çalışıyorum ve her gün ortalama 2-3 kişinin bu hastalık nedeniyle bize başvurusu oluyor" cevabını verdi.
Hastalığın tedavisi hakkında hastalarına verdiği önerileri sıralayan Ercan, şunları ifade etti:
"Hasta ile beraber aynı evi paylaşan kişilerin de hastalık belirtileri olmasa dahi eş zamanlı olarak tedavi edilmesi gerekmektedir. Ne yazık ki belirtileri göstermeyen kişilerin 'ben nasıl olsa kaşınmıyorum' diye düşünüp tedaviyi kabul etmemesi, iyileşme sürecinin başarısızlığa uğramasına, uzamasına sebep olmaktadır. Tedavide permetrin veya kükürt içeren hazır preperatlar kullanılmaktadır. Diğer bir seçenek de majistiral ilaç ( yapma ilaç ) tedavisidir. Bu ilaçlar genellikle 10 günlük arayla üçer günlük iki kür haline kullanılır. Tedavi sonrası allerjik reaksiyonlar sebebiyle kaşıntı azalarak bir ay daha devam edebilmektedir."
'Toplu taşıma araçlarıyla uzun süreli seyahat halinde risk vardır'
Türkiye'nin en büyük metropolü olan İstanbul'da yaşayanlar uyuz hastalığının bulaşmaması için toplu taşımada yapmaları gerekenler hakkında bilgi veren Ercan, "Hasta kişilerle doğrudan ve uzun süreli en az 30 dakika yakın temasla el ele tutuşma ile bulaşır. Kıyafet veya kişisel eşyaların ortak kullanımı bunu kolaylaştırır. Toplu taşıma araçlarıyla uzun süreli seyahat halinde bir risk vardır, bu araçların temizliği ve ellerin sık yıkanması riski azaltmaktadır" ifadelerini kullandı.
Ercan, ayrıca uyuz hastalığının 2-6 hafta süren bir kuluçka süresi olduğunu kaydederken, "Daha önce uyuz hastalığı geçirenlerde bu süre 4-5 gün gibi kısa olabilmekte" diye konuştu.