Avrupa, yeni vaka sayılarının artmasının ardından kısıtlama kararlarıyla salgını yönetmeye çalışırken, aşı adaletsizliğinin yeni varyantlarla süreci uzattığı yönünde daha güçlü sesler yükseliyor. Prof. Dr. Bengi Başer, aşı adaletsizliği devam ettiği müddetçe, dünyanın eklenen koronavirüs varyantlarıyla salgın yönetiminde yeni çıkmazlara gireceğini belirtti. Medicana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Başer, “Virüs aşısız vücutta kolaylıkla ürüyor, bu sırada hatalar yapıyor ve varyantlar ortaya çıkıyor. Bağışıklığı düşük bünyelerde de aynı durum gelişiyor. Dolayısıyla aşısızlar virüs fabrikası gibi düşünülmeli” dedi. Başer, bu gerçeğin artık daha iyi anlaşılmasından dolayı devletlerin aşı karşıtlarına daha sert önlemler alacağının da altını çizdi.
mRNA aşıları son varyanta karşı yüzde 90 etkili oluyor
Salgın yönetiminde hesapları değiştiren ve ekonomiyi de etkileyen yeni varyant Omicron (ya da Nu) hakkında henüz yeterince bilgi bulunmadığını vurgulayan Başer, şu bilgileri verdi:
“Bu konuda en iyi bilimsel araştırmaların kaynağı İsrail. İsrail’in açıkladığı verilere göre mRNA aşıları delta varyantına karşı yüzde 95 koruyucuydu, ancak Omicron’a karşı yüzde 90 koruyor. Yani Omicron aşılardan kaçıyor denilemez. Bu nedenle üçüncü dozların yapılması çok önemli. Çünkü yeni varyant tam da hatırlatma dozlarının dönemi geldiğinde yani ikinci dozların etkisi azaldığında ortaya çıktı”
Omicron, Avrupa ülkelerine çok önceden gelmiş olabilir
Omicron’un kaynağının Güney Afrika olduğunu ancak Avrupa’da sonbaharda yaşanan vaka anormalliğinin şüpheli bir durumu da ortaya koyduğunu söyleyen Başer’e göre tüm ülkelerde varyant anlamında iyi araştırmalar ne yazık ki yok. Bu durumun Avrupalı bilim insanlarının geriye dönük Omicron sorgulaması yapmalarına neden olduğunu ifade eden Başer, “Avrupa’da sonbaharda normal gidişatın dışında bir hareket oldu. Vakaların seyrinde bir tuhaflık var. Bu nedenle özellikle Almanya’da ‘Acaba bir varyant var da yakalayamıyor muyuz’ diye bir sorgulama yapıldı. Ve şimdi Omicron’un çok daha önce Avrupa’ya gelmiş olabileceği konuşuluyor. Çünkü Avrupa’da da aşılanmamış çok insan var. Giriş-çıkışların da yaz boyunca açık olduğunu düşünürsek bu varsayım, çok da haksız görünmüyor. Çünkü Avrupa çok kozmopolit artık” diye konuştu.
Türkiye’ye hala gelmemiş olması mümkün görünmüyor
Bu koşullar altında Türkiye’ye de Omicron’un gelmemiş olmasını mümkün görmediğini kaydeden Başer “Afrika ile yakın ticari ilişkiler, seyahatler çok fazla. Aşılama oranımız da 18 yaş altında çok düşük. Verilen aşılama oranlarına 18 yaş altını dahil edersek yüzde 60’lara ulaşamıyoruz” açıklamasını yaptı.
Yerli aşı Turcovac umut veriyor ama...
Prof. Dr. Bengi Başer, Türkiye’nin ilk koronavirüs aşısı Turkovac’ın umut verici bir gelişme olduğunun da altını çizdi. Başer, “Ancak unutulmamalı ki Turkovac koronavirüsün ilk suşuna göre yapıldı. Oysa şu anda virüs çok farklı bir yerde. Bu nedenle koruyuculuğuna bakmak gerek. İnaktif aşıyı ilk bulan Çin bile hatırlatma dozlarını mRNA ile yapıyor. Belki biz de üçüncü dünya ülkelerine göndeririz ama etkisi önemli” yorumunu yaptı. Dünyanın artık aşıda yeni teknolojilere yatırım yaptığını dile getiren Başer, Türkiye’nin de inaktif aşı yerine VLP teknolojisiyle yürütülen diğer aşı geliştirme projelerine ağırlık vermesinin daha yenilikçi çözümlere yol açabileceğini ifade etti. Başer, “İmmunoloji camiası VLP teknolojisini daha ümit verici buluyor. İnaktif aşı süreci hem çok daha pahalı hem de varyantlara adaptasyonu daha güç” dedi.