Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fuat Özgen, uykusuzluk sorunu yaşayanlara yönelik uyarılarda bulundu.
Hastaneden yapılan açıklamaya göre, sağlıklı uyku; uykuya dalış, hafif, derin ve rüya uykusu evrelerinin yeterli sürelerde görülmesi ile sağlanıyor. Psikolojik faktörlerle birlikte fiziksel hastalıklar ve tedavide kullanılan ilaçlar da uykusuzluğa yol açabiliyor.
Uykuda hareket bozuklukları, parasomniler, uykuda solunum bozuklukları gibi bazı primer uyku bozuklukları da uykusuzluğa yol açabiliyor.
Erişkinlerin yüzde 30-40’ı yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk yakınmaları tanımlarken, yüzde 10-13’ü yaşamlarını ileri derecede etkileyecek düzeyde uykusuzluk tanısı alıyor. Türkiye'de yapılan çalışmada ise kişilerin yüzde 9’unun uykusuzluk (insomnia) tanısı taşıdığı görülüyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Özgen, iyi bir uykunun fiziksel, ruhsal tamir ve yenilenmek için gerekli bir süreç olduğunu belirtti.
Yenilenme sağlanmadığında fiziksel belirtilerin yanında ruhsal olarak isteksizlik motivasyon kaybı, sinirlilik, dikkat ve bellek bozukluklarının ortaya çıktığı bilgisini veren Özgen, "İnsomnia hastalarında depresyon ya da diğer bir psikiyatrik bozukluk gelişme riski yüksek. İnsomnia hastalarının, insomni olmayanlara göre 3 buçuk yıl içinde depresyon gelişimi dört kat, anksiyete bozukluğu gelişimi iki kat, madde kötüye kullanımı ya da bağımlığı da yedi kat fazla görülüyor. Diğer taraftan hemen her psikiyatrik bozuklukta uykusuzluk yüksek oranlarda bir belirti olarak ortaya çıkıyor" ifadelerini kullandı.
Özgen, kaygı seviyesi yüksek, obsesif, kontrolcü kişilerde insomnia görülme oranının yüksek olduğuna işaret ederek, gün içinde yorgunluk, kırıklık, dikkat, konsantrasyon, bellek güçlüğü, sosyal ya da mesleki işlevsellikte bozulma veya düşük okul performansının insomnianın belirtileri arasında olduğu bilgisini verdi.
Duygudurum bozukluğu, irritabilite (sinirlilik hali), gündüz uykuluğu, motivasyon, enerji ya da inisiyatifte azalma, hafıza sorunları, dikkat eksikliği, işte ya da araç kullanırken hata yapma veya kaza yapma eğiliminde artma, uyku yoksunluğuna bağlı gerginlik, baş ağrısı, mide-bağırsak sistemine ait semptomların da hastalığın belirtileri arasında yer aldığına dikkati çeken Özgen, şu açıklamalarda bulundu:
"Uyku hijyeninin en temel kuralı sabah erken, aynı saatte kalkmak ve uyku gelince yatmak olarak biliniyor. Çoğu vakada uykusuzluk birkaç faktörün bileşimi sonucu oluyor. Bu faktörler arasında uyku hakkında ne düşündüğünüz, yaşam koşullarınızın seçimi ve nerede uyuduğunuz yer alıyor. Bazı durumlarda, tıbbi veya psikiyatrik problemler sebebiyle kullanılan ilaçlar uykusuzluk nedeni olarak ifade ediliyor. Eğer uyku sağlığınız bir aydan daha uzun süredir bozuksa ve günlük işlevlerinizi bozuyorsa doktorunuza başvurmanız gerekiyor. Uykuyla ilgili solunum bozuklukları, huzursuz bacaklar sendromu, psikiyatrik bozukluklar ve diğer tıbbi bozukluklar da uykusuzluğa neden olabiliyor. Bilgisayar, televizyon, iş hayatı, trafikte geçen zaman, görevler, akıllı telefonlar, ödevler, kent yaşamının getirdiği stres oluşturan faktörler insomnianın artışına yol açıyor."
Uyku yoksunluğunun bazı hormonların salınımını da etkilediğini aktaran Özgen, büyüme hormonunun uykuda bedeni tamir edip, yara iyileşmelerini hızlandırırken yaşlanmayı yavaşlattığını ve bu hormon özellikle çocukların büyümesini doğrudan etkilediğini ifade etti.