Prof. Dr. Ömür Berna Öksüzoğlu, dünyada yılda yaklaşık 19,5 milyon, Türkiye'de ise 250 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu belirterek, meme kanserinin en sık görülen akciğer kanserinin de önüne geçtiğini söyledi.
Öksüzoğlu, 4 Şubat Dünya Kanser Günü öncesinde yaptığı açıklamada, 2005'ten itibaren kanser konusunda toplumsal bilinci artırmak, tarama ve erken tanının önemine ilişkin farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl bu günde çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiğini anlattı.
Tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmaması, obezitenin önüne geçilmesi, sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivitenin kanseri önleyici en önemli tedbirler arasında yer aldığını belirten Öksüzoğlu, "Dünya genelinde 184 ülkenin verilerini içeren, 28 kanser tipinin yer aldığı Dünya Sağlık Örgütünün 'GLOBOCAN' verilerine göre, yılda yaklaşık 19,5 milyon kişiye kanser tanısı konuluyor, yaklaşık 10 milyon kişi de kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye'de ise her yıl yaklaşık 250 bin kişiye kanser tanısı konulmakta." dedi.
Bu sayıların 10 yıl önceye kıyasla arttığına dikkati çeken Öksüzoğlu, "Dünya genelinde 10 yıl önce kanser tanısı konulan kişi sayısı 14 milyon, kanser nedeniyle yaşamını kaybeden kişi sayısı da 8 milyondu. Tedavi seçeneklerinin artması nedeniyle mortalite oranlarında bir miktar azalma var ama buna rağmen de bu artışı görüyoruz." diye konuştu.
Öksüzoğlu, kanser görülme oranlarındaki artışın sebepleri arasında yaşlı nüfustaki artış, sağlık merkezlerine daha rahat erişim, ulusal kanser taramalarının daha geniş kitlelere ulaşması gibi etkenlerin de yer aldığını aktardı.
"En fazla ölüm akciğer kanserinde"
Prof. Dr. Öksüzoğlu, "Dünya genelinde yıllık görülme sıklığı açısından kadın meme kanseri, kadın ve erkek nüfusta en sık görülen akciğer kanserini geçti. Her yıl 2,3 milyon kadın meme kanserine, 2,2 milyon kişi de akciğer kanserine yakalanıyor." bilgisini paylaştı.
Meme kanserinin en sık görülmesine karşın halen en fazla ölümün akciğer kanserinde yaşandığına işaret eden Öksüzoğlu, Kovid-19 salgınında kişilerin düzenli kanser taramalarını aksattığını ve bunun tanı süreçlerini olumsuz etkilediğini dile getirdi.
- Pandeminin etkisiyle kanserde ölüm oranları artabilir
Öksüzoğlu, "Pandemi sürecindeki olumsuz etkilerin gelecek yıllarda kanserle ilgili beklenen seyri de bir miktar değiştireceğini tahmin ediyoruz. Yani gelecek yıllarda daha ileri evrede tanı konabilmiş kanser hastalarının sayısı artacak. Geç tanı almış hastaların mortalitesi daha yüksek olacağı için kanserde ileriki dönemlerde beklediğimiz mortalite oranları da bir miktar artabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanlığının Türkiye genelinde belli yaş gruplarında ücretsiz meme, serviks ve kolerektal kanser tarama programlarını yürüttüğüne işaret eden Öksüzoğlu, bu taramaların erken tanı açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Öksüzoğlu, vücutta ele gelen kitlelerin mutlaka önemsenmesi gerektiğini söyleyerek, kanserde kesin tanının biyopsiyle konulduğuna dikkati çekti.
- "İmmünoterapiler, kanserde en yeni tedavi seçenekleri arasında"
Öksüzoğlu, erken tanının tedavide başarı şansını artırdığını ama her kanser türünde bunun mümkün olamadığını ifade etti.
Kanserde sistemik tedavi olarak 1950'lerden itibaren kemoterapilerin kullanıldığını, antikorların 2000'li yıllardan itibaren gelişmesinin ise tedavide önemli gelişmeleri sağladığını anımsatan Öksüzoğlu, şu an "hedefli" veya "akıllı" olarak adlandırılan ilaçların yanı sıra immünoterapilerin de tedavi süreçlerinde önemli rol oynadığını anlattı.
Prof. Dr. Öksüzoğlu, özellikle immünoterapilerin kanserde son 10 yılın en sıcak konularından biri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Vücudun bağışıklık sistemi çok fazla aktifleşirse bir yangı durumu ortaya çıkıyor ve vücut bu yangıyı engellemek için frene basıyor. İşte kanser tedavisinde daha etkin bir savaş olması için o fren mekanizmasını ortadan kaldıran ilaçlar kullanılıyor. Bunu genelde damardan verilen, antikor teknolojisiyle üretilen 'immünoterapi' olarak adlandırıyoruz. İmmünoterapiler şu an kanserin en yeni, güncel tedavi seçeneğini oluşturuyor."
Akıllı ilaç ve kemoterapilerin bazen birlikte bazen de tek başına kullanılabildiğini aktaran Öksüzoğlu, kansere karşı geliştirme çalışmaları süren mRNA aşılarının ise gelecekte önemli bir gündem maddesi olabileceğini söyledi.
Öksüzoğlu, çok disiplinli bir anlayışa dayanan kanser tedavisinin mutlaka büyük merkezlerde yürütülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.