'Dünya Böbrek Günü' dolayısıyla böbrek hastalıklarında yaşanan artışa dikkat çeken Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır, “Epidemiyolojik çalışmalar, geri dönüşü mümkün olmayan kronik böbrek hastalığının, yılda en az 2,4 milyon ölüme neden olduğunu, hatta en hızlı ölüme yol açan nedenler arasında altıncı sıraya yükseldiğini göstermektedir” dedi.
Çakır, dünya genelinde 13 milyondan fazla kişiyi etkileyen, yüzde 85'i düşük ve orta gelirli ülkelerde görülen akut böbrek hasarının ise yılda 1,7 milyon kişinin hayatına mal olduğunu kaydetti.
Riski azaltmak için ulusal ve uluslararası strateji şart!
Artan böbrek hastalığı yüküne rağmen, sağlık hizmeti almada eşitsizliklerin halen çözülemediğini dile getiren Çakır, şunları aktardı:
“Böbrek hastalıklarının gelişmesinde, genellikle insanların doğdukları, büyüdükleri, yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerin yanı sıra yoksulluk, cinsiyet ayrımcılığı, eğitim eksikliği gibi sosyal faktörler önemli rol oynuyor. Bunlara pandemi, deprem gibi afetlerin de eklenmesiyle böbrek hastalığı gelişme riski daha da arttı. Dolayısıyla bu durumlar için ulusal ve uluslararası politikalar ve stratejiler çok iyi belirlenmeli. Özellikle de bu afet durumlarına hazırlıklı olmak, etkilenme riski yüksek olan bireylerin desteklenmesini ön planda tutmak büyük önem taşıyor.”
Depremzedelerde böbrek sorunları yaşanabilir
Karar Gazetesi'nin haberine göre; Prof. Dr. Çakır, enkazdan kurtulanlarda ortaya çıkabilecek böbrek sorunlarına şöyle değindi: “Depremzede hastanede tüm branşlar tarafından değerlendirilir. Akut böbrek yetmezliği geliştiğinde yapılan konservatif tedavilere yanıt alınamıyorsa, idrar çıkışı yetersiz ise diyaliz tedavisi uygulanır, seçilen diyaliz tedavi modeli hemodiyalizdir. Hemodiyaliz ihtiyacı genellikle geçicidir, ancak bazı depremzedelerin ömür boyu girmeleri gerekebilir.”