Ülkede ölümlerin yüzde 40'ı kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor. Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, koronavirüs pandemisi sonrası akciğer başta olmak üzere kalp ve damar hastalıklarında artışın olduğunu, hastalığı ağır geçirenlerde bu oranın daha da arttığını söyledi. Aytekin "Bu durum özellikle hastalığın ağırlık derecesi ile ilişki içindedir. Ön planda kalp kası ve kalp zarının etkilenebildiği, kalp yetersizliğinin artış gösterdiği, kalp ve damar hastalıklarının ve pıhtılaşma bozukluklarının oluşabildiği görülmüştür. Kalpte çeşitli ritim bozuklukları görülebilmektedir. Covid-19 enfeksiyonunun akut dönemi sonrasında hastaneye yatmak zorunda kalan hastalarda bu oranlar 3-5 kat fazla, yoğun bakım ünitesine yatanlarda ise 10 kat fazladır" dedi.
BirGün'den Sibel Bahçetepe'nin haberine göre, Prof. Dr. Aytekin, Türkiye'de yılda 200 binden fazla insanın kalp ve damar hastalıklarından yaşamını yitirdiğini, bu sayının Covid-19 pandemisi sonrasında daha da arttığını anlattı. "Covid-19 sonrası, akciğer olmak üzere kalp damar hastalıklarında bir artış olduğu görülmüştür. Bu durum özellikle hastalığın ağırlık derecesi ile ilişki içindedir” diyen Prof. Aydemir, özellikle kalp kası ve kalp zarının etkilenebildiği, kalp yetersizliğinin artış gösterdiği, kalp damar hastalıklarının ve pıhtılaşma bozukluklarının oluşabildiğinin görüldüğünü vurguladı.
'Kalp yetmezliği arttı'
Aytekin, şöyle devam etti:
“Kalpte çeşitli ritim bozuklukları görülebilmektedir. Amerikan veri bankalarındaki 12 milyondan fazla hastanın incelenmesi sonucunda şu veriler elde edilmiştir: Hastalık sonrası ilk 30 günü atlatan kişilerde 1 yıllık süre içinde inme ve beyin damar hastalıklarında yüzde 50’den fazla; ritim bozukluklarında yüzde 70, kalp yetersizliğinde yüzde 70 ve kalp kası ön planda olmak üzere kas ve kalp zarının inflamasyonunda (yangısı) 2 kat, kalp krizi ve akut koroner arter hastalıklarında yüzde 60-70 oranında artış gözlendi. Örneğin toplumda kalp yetersizliği yüzde 2 oranında görülürken bu rakam yüzde 3,5’a çıkmıştır. Covid-19 enfeksiyonunun akut dönemi sonrasında hastaneye yatmak zorunda kalan hastalarda bu oranlar 3-5 kat fazla, yoğun bakım ünitesine yatanlarda ise 10 kat fazladır."
Aytekin, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) raporunda ise Covid-19’un çocuk ve gençlere etkisini şöyle özetledi:
“Covid-19 geçiren 0-17 yaş arası çocuk ve gençlerde akciğer embolisinin (pıhtı) 2 kat, miyokardit ve kardiyomiyopatinin yaklaşık 2 kat, venöz tromboembolilerin yüzde 87, böbrek yetersizliğinin yüzde 32, tip 1 diyabetin yüzde 23 daha fazla olduğu bildirilmiştir.”
'Aşıdan kaçınmayın'
Koronavirüs aşısı sonrası kalp hastalıklarında artış olup olmadığı konusunun en çok merak edilenler arasında geldiğini anlatan Prof. Aytekin, özetle şu değerlendirmeyi yaptı:
“Günümüzde toplumun büyük kısmı aşılandığı için daha önce toplumda belirli oranlarda görülen kalp sorunları, bugün görüldüğü zaman aşıdan sonraki döneme denk geldiği için “aşı sonrası oldu” şeklinde endişelere neden olabilmektedir. Ancak bu soruya cevap vermek için çok sayıda kişi ve hastanın verilerine ihtiyaç vardır. İngiltere’de 40 milyona yakın kişinin 3 farklı tip aşı sonrası kalp hastalıkları incelenmiş ve şu bulgular elde edilmiştir: İlk doz aşı sonrası miyokardit (kalp kası yangısı) görülme sıklığına bir milyon kişi içinde 1-6 hasta, ikinci doz aşıdan sonra 10 hasta eklenmiştir (milyonda). SARS Cov2 testi pozitif olanlarda eklenen kişi sayısı milyonda 40 olmuştur. Görüldüğü gibi rakamlar oldukça düşüktür. Bu nedenle aşıdan kaçınmamak gerekir. Sağladığı yararın da ne kadar fazla olduğunu yaşayarak görüyoruz.”