Halktv.com.tr/ÖZEL
Skandal yenidoğan hadisesi 2007 yılında yaşandı. Mehmet ve Serfinaz Yilgin çiftinin çocukları 8 Şubat 2007 yılında sezaryen yöntemiyle 34 haftalıkken İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde doğdu. Bebeğin doğumunun ardından skandalların ilki başladı.
'KUVÖZ GETİRECEĞİZ' DİYEREK PARA İSTEDİLER
Hastanedeki bazı görevliler, baba Mehmet Yilgin'in yanına gelip hastanede küvöz olmadığı ve özel hastanelerden küvöz getirileceğini söyleyerek bin 500 TL para istedi. Hatta bununla ilgili bir evrak imzalamaları gerektiğini söylediler. Aile bu evrakı imzalamak istemediğinde ise tartıştılar.
15 KÜVÖZ BOŞTAYKEN KÜVÖZ YOK DEDİLER
Olayın ardından yaşadıklarını çeşitli Milletvekillerine ulaşarak anlatmaya çalışan mağdur baba ertesi gün Başhekim ile görüştü. Mehmet Yilgin durumu başhekime de anlattı.
"Hastane başhekimi ile görüştüm, imzalatılmaya çalışılan evrakı verdim, başhekim o evrakı yırtarak, 'böyle bir evrak yok, hastanızı getirin herhangi bir ücret alınmadan
tedavisi yapılacak' dedi. Aynı gün eşimin hastaneye yatışı yapıldı."
BEBEĞİ MOSMOR ŞEKİLDE ELİMİZE VERDİLER
Konu hakkında mahkemeye verdiği ifadesinde yaşadıklarını anlatan mağdur baba Mehmet Yilgin şu ifadeleri kullandı: "Doğumdan sonra ismini hatırlayamadığım hemşire çocuğu doktora getirdi. Doktor çocuğu kontrol etti. Sağlıklı olduğunu söyledi. Benim dışarı çıkmamı söyledi. Bunun üzerine 10-15 dakika dolaşıp geldiğimde çocuk morarmış, kuvöze götürülmemiş, sedyenin üzerinde durmaktaydı."
'KENDİ ELLERİMLE YENİDOĞANA GÖTÜRDÜM'
Çocuğunu sedye üzerinden alan alan baba Yilgin, çocuğunu kadın doğumdan, çocuk yoğun bakım bölümüne kayınvalidesi ve bir doktor ile beraber götürdüğünü söyledi. Fakat geç kalınan bu süre yeni doğan bir bebeğin oksijensizlik sebebiyle engelli hale gelmesine sebep oldu. Kusurun doktorlarda olduğunu söyleyen mağdur baba "Yenidoğan ve prematüre doğan bir çocuğun yarım saat belki daha fazla süre kuvöze konulmadan ve oksijen tüpü takılı olmadan daha da önemlisi baba kucağında 15-20 dakika yürüme mesafesinde bir yere götürülmesine kadar her şeyde kusur var" dedi.
VALİ SORUŞTURMAYA İZİN VERMEDİ
Mağdur aile yaşanan bu skandallardan sonra Sağlık Bakanlığı şikayet hattını arayarak durumu ihbar etti. Mahkeme ifadesinde bir sonuç alamadıklarını söyleyen aile Savcılığa yaptığı soruşturmanın Valiliğin soruşturma izni vermemesi sebebiyle takipsizlikle sonuçlandığını söyledi.
ADLİ TIP HASTANEYİ HAKLI BULDU
Yapılan soruşturmada Bölge İdare Mahkemesi Adli Tıp'tan bilirkişi raporu istedi. Adli Tıp hazırladığı 1 Temmuz 2020 tarihli raporda hizmet kusuru bulunmadığı ve yapılan yapılan itirazların reddedilmesi dair görüş bildirdi.
İstanbul 4. İdare Mahkemesi 17 Eylül 2020 tarihli duruşmasında bu raporu yetersiz buldu. Mahkeme Adli Tıp'tan yeniden ek rapor istedi. Mağdur aile itiraz dilekçesinde Adli Tıp raporunun, mahkemenin sorduğu sorulara cevap vermeden reddedilen rapora atıf yapılarak yeniden gönderildiğini ve bu raporun kabul edilerek 4. İdare Mahkemesinin 8 Mart 2021 tarihinde verdiği kararında Adli Tıp raporunu esas alarak davayı reddetmesine itiraz etti.
AİLE ANAYASA MAHKEMESİ'NE GİTTİ
Bölge İdare Mahkemesi'nin davayı reddetmesinin ardından Danıştay'a temyiz başvurusu yapan aile oradan da ret cevabı alınca hukuki olarak son mercii olan Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Süreç hala devam ediyor.