Bilim insanları tarafından daha önce yapılan bir çalışmada, Covid-19 yakalanan her yedi kişiden birinin en az dört hafta, her 20 kişiden birinin en az sekiz hafta, her 45 kişiden birinin ise en az 12 hafta boyunca uzun süreli Covid-19 ile mücadele ettiği ortaya koydu.
Haziran 2020'de, uzun süreli Covid'in ilk raporları ortaya çıkmaya başladığında, bu gizemli hastalıkla boğuşmaya çalışan doktorlar beklenmedik bir eğilim fark etmeye başladı. Akut Covid-19 vakaları, özellikle bu hastalıkla hastaneye kaldırılanların çoğu erkek ve 50 yaşın üzerindeyken, uzun süreli Covid-19 hastaları hem nispeten genç hem de ezici bir çoğunlukla kadındı.
Kadınların sayısı erkeklere göre 4 kat fazla
NTV'de yer alan habere göre, Mayıs ve Temmuz 2020 arasında Fransa’daki bir hastaneye yürütülen uzun süreli Covid-19'un ilk raporları, ortalama yaşın 40 civarında olduğunu ve Covid-19'un uzun vadeli etkilerinden etkilenen kadınların sayıca erkeklerin dört katı olduğunu ortaya çıkardı. Son 12 ayda, benzer bir cinsiyet çarpıklığı Bangladeş’den Rusya’ya kadar dünya çapında belirgin hale geldi.
'Genetik farklılardan kaynaklandığı düşünülüyor'
Araştırmacılar, bu durumun altındaki nedenleri anlamanın Covid-19 ve farklı enfeksiyonların tetikleyebileceği diğer hastalıklara ışık tutmak için çok önemli olduğunu söyledi.
ABD’de Yale Üniversitesi Tıp Fakütesi’nden immünolog Profesör Akiko Iwasaki'nin erken bulgularından biri bu durumun ise genetik farklılardan kaynaklandığı düşünülüyor.
Iwasaki, "Kadınların X kromozomunun iki kopyası vardır Ve bağışıklık sisteminin çeşitli kısımlarını kodlayan genlerin çoğu, bu kromozom üzerinde yer alıyor, bu da farklı bağışıklık tepkilerinin kadınlarda daha güçlü bir şekilde ifade edildiği anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.
Hamilelik telafisi hipotezinin etkisi
Bununla birlikte Iwasaki, bu durumun hamilelik telafisi hipotezi adı verilen bir teoriyle de bağlantılı olduğunu açıkladı. Çünkü, kadınların bağışıklık sistemleri hamilelik sırasında artan koruma ihtiyacını desteklemek için evrimleşti. Bu güçlü bağışıklık tepkisinin, enfeksiyonun akut evresinde kadınların Covid-19'dan ölme olasılığının çok daha düşük olmasının nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor. Ancak, burada farklı bir sorun yaşanıyor. Uzun süreli Covid için ana teorilerden biri, virüs parçalarının vücudun rezervuar olarak bilinen uzak ceplerinde aylarca oyalanmayı başarabiliyor olması olarak ifade edildi.
'Ağrı, yorgunluk ve beyin sisi semptomları...'
Iwasaki, beyinden böbreklere kadar neredeyse her dokuda koronavirüs kalıntılarının keşfedildiğini belirterek, “Kadınlar bir virüsün varlığına çok güçlü tepki verdiğinden, bazı bilim insanları bu viral rezervuarların vücutta kronik iltihap dalgalarını tetikleme olasılığının daha yüksek olduğunu ve bunun da uzun süreli Covid'li birçok kişinin yaşadığı ağrı, yorgunluk ve beyin sisi semptomlarına yol açtığını düşünüyor. Bu fikri destekleyen kanıtlar, kronik Lyme hastalığı çalışmalarında bulunmuştur. Lyme hastalığına neden olan bakteri Borrelia burgdorferi, doku ve sinirlere girerek vücutta saklanarak kronik semptomlara yol açabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Otoimmün hastalıklar
Öte yandan kendi kendine yönlendirilen antikorların aylar boyunca uzun süreli Covid hastalarının kanında kalması durumunda, bilişsel işlev bozukluğundan pıhtılara ve disotonomiye kadar yaygın semptomların çoğunu açıklayabileceğine inanan Iwasaki, kadın hastaların, yeni alerjilerden kas sertliği ve eklem ağrısına kadar, otoimmün ile ilgili hastalıkları yaşama ihtimalinin çok daha yüksek olduğu bulundu.
ABD'deki otoimmün hastalık vakalarının yüzde 78'ini kadınlar oluşturuyor.