Analiz: Ali Isıyel
Pazartesi günü Bosphorus Global isimli bir derneğin projesi olan Yekvücut isimli bir oluşum, Pelikancılara karşı söylemlerde bulunan gazeteci, aydın, basın ve siyasetçileri hedef gösteren bir video yayımladı. Videonun 'kimden' kısmında ise Bizim İçin En İyisi yazan ve 2017 Anayasa Referandumu için kurulmuş bir Twitter hesabı yer alıyordu. Sözkonusu hesabın açıklamasında Berat Albayrak'ın kurduğu TÜGVA'nın saha desteğiyle ve Üsküdar Belediyesinin sponsorluğuyla hazırlanan bir Bosphorus Global projesi olduğu yazıyor.
Pelikancılar neden harekete geçti?
Abdülhamit Gül'ün "Aynı maklubeye kaşık sallayanlar" sözleriyle Pelikan-Gülen geçmişini işaret etmesi üzerine kamuoyu nezdinde de ayyuka çıkan 'çatışma', son olarak Kavala'nın tahliyesi ve 6 saat içerisinde tekrar tutuklanmasıyla yeniden gündeme geldi.
Muhalefet kanadında yargıya müdahale etmekle suçlanan AKP, buradaki güç odaklarını kontrol edecek merkezi gücü elinden kaçırmış gibi görünüyor. Yine son tahlilde son sözü AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın söylediği düşünülse de onun kulağına fısıldananlar da bu iki güç odağı arasında kalıyor. Zira bilindiği üzere Erdoğan'ın isteği dışında Kavala'ya beraat ve tahliye verebilecek bir mahkeme bulunmuyor. Ancak ertesi gün yaptığı konuşmada Erdoğan'ın söylediği bir söz su kaldırmayacak biçimde bir yargı içi güç odaklarının savaşını da gözler önüne seriyor. Erdoğan, Kavala'yı kastederek, "Bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar"[1] dedi. Bu söz aynı zamanda yargı bağımsızlığının da ortadan kalkmaya handiyse yüz tuttuğunu ilân ediyordu.
Erdoğan pazar günü Saray'da 'Yargıda Birlik Platformu' olarak adlandırılan; 15 Temmuz sonrası yargıda kök salmış olan Gülencileri temizlemek için kurulan platformu ağırladı. Sabah gazetesinin daha önceki yazılarında güzellediği bu yapıyla ilgili farklı bilgiler var. Ancak şu bir gerçek ki 12 Eylül Referandumu ile 2010 yılında Gülen Cemaatine teslim edilen yargıyı temizlemek için kurulan bu platform AKP'ye yakınlığıyla biliniyor ve 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde 10 koltuktan 8'ini bu platformun üyeleri kazandı. Böylece AKP'nin eline geçen HSYK'nin yeni 'hâkimi' de bu grup oldu.
Öte yandan, 24 Ekim 2019 tarihinde HSK'den iki üst düzey istifa olmuş ve o gece yayımlanan Resmi Gazete'de Adalet Bakanlığına yeni atamalar yapılmıştı. Halk TV'den çalışma arkadaşım İrem Yıldırım olayı haberleştirerek, istifa edenlerin Pelikancılara yakın olan ve yargıda İstanbul Grubu olarak bilinen grupla beraber hareket ettiklerini ortaya koymuş ve yerine yapılan atamaların Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e yakın isimler (Hakyolcular) olduğuna ulaşmıştı [2]
Bütün bu istifalar ve atamalar yaşanmadan bir hafta önce Adalet Bakanı "Aynı maklubeye kaşık sallayanlar" çıkışını yaparken; Pelikancılara yakınlığıyla bilinen iktidar kalemlerinden Dilek Güngör bir gün önce "Yargıdaki tehlikenin farkında mısınız?"[3] başlıklı bir yazı kaleme almış ve Sabah gazetesinde yayımlanan bu yazıda Adalet Bakanı'na çok ağır ithamlarda bulunulmuştu. Adalet Bakanlığına yapılan atamalardan biri de Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığına Muhittin Özdemir'in getirilmesi oldu. Özdemir de Hakyolculara yakınlığıyla bilinen bir isim olarak İrem Yıldırım'ın haberinde karşımıza çıkıyor. Zira Özdemir, Twitter hesabından Gül'ün "Aynı maklubeye kaşık sallayanlar" konuşmasını retweet etmişti.
Adalet Bakanlığını kendi yörüngesine ve etki alanına almak isteyen Pelikancılar, çıkarlarına ters hareket eden diğer bir grubu sindirebilmek adına harekete geçmiş gibi görünüyor. Gezi davasında beraat veren mahkeme heyetine soruşturma açılması da bu yönde bir sopa göstermek olarak değerlendiriliyor.
Peki bu Bosphorus Global nedir?
Dernek, ilk olarak WikiLeaks belgelerinin Berat's Box (Berat'ın Kutusu) ismiyle sızdırdığı e-posta yazışmalarında gündeme gelmişti. Selman Öğüt, Süheyb Öğüt, İsmail Emanet gibi isimlerin Berat Albayrak'a attığı e-postaların yer aldığı yazışmalarda derneğin bütçesi ile ilgili bilgiler yer alıyordu. Süheyb Öğüt'ün Berat Albayrak'a attığı ilk e-postada, derneğin kurulması için gerekli ilk sermayenin ne kadar olduğu ve aylık giderin ne kadar olacağı bildiriliyordu. Bu da fonlamasını Albayrakların üstlendiği yönünde iddiaları güçlendiren bir başka unsur. Pelikancı olarak bilinen Hilâl Kaplan'ın da eşi olan Süheyb Öğüt'ün Berat Albayrak'a attığı e-postada "Haber takibini, web sitesi ve sosyal medya kullanımını, grafik, tasarım ve kısa (40 saniyelik) video üretimini en iyi seviyede yapabilmek için ilk 4 ay mevcut teknoloji departmanının çalışanlarına ilave olarak 5 yazılımcı çalıştırmamız lazım" ifadeleri geçiyordu.
Birinci teori: Erdoğan'ı paylaşma kavgası
HDP Milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık, Cumhuriyet davası yargılamasında Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve Pelikancıların yargı içinde mücadeleye giriştiğini, Pelikancıların ise Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak tarafından yönetildiğinin iddia edildiğini dile getirmişti.[4] İddianın ötesinde, ortaya çıkan e-postalarda Selman Öğüt, Berat ve Serhat Albayrak'ın 'kendilerini kolladığını' belirtiyor. İktidar içindeki bu savaş Adalet Bakanı Gül'ün Pelikancıları işaret ederek "Aynı maklubeye kaşık sallayanlar" ifadesiyle de ayyuka çıkmıştı.
Öte yandan, Gezi davasından tüm sanıklara beraat, Osman Kavala'ya beraat ve tahliye çıkmasının ardından yargıdaki Pelikancıların yeniden devreye girdiği ve Erdoğan'a "Muhalifler bunu zafer olarak görüyor. Biz ilk günden beri Gezi'ye darbe diyorduk" söylemleriyle ikna ederek Kavala'nın yeniden tutuklanmasını sağladığı da iddialar arasında. Bu da yargı üzerinden AKP içi güç çatışmalarını ortaya döken bir başka nokta olarak değerlendiriliyor.
Pelikancılar ise ilk olarak Pelikan bildirisiyle[5] gündeme gelmiş, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nu görevden indiren grup olarak görülmüştü. Özellikle medya alanındaki çalışmalarıyla bilinen Pelikancılar, Bosphorus Global denilen organizasyonu merkezine alıyor. Bu merkeze yakın kimseler, daha disiplinli kişilerken; merkezden uzaklaştıkça seviyesi ve disiplini azalan trollere kadar genişleyen bir ağ olarak değerlendiriliyor.
Albayrak grubunun sahibi olduğu Sabah gazetesini oyun alanı hâline çeviren Pelikancılar, yargı içerisinden Fethullah Gülen Cemaati'yle mücadele edenlerin kızağa çekildiğini ve ByLock kullananların getirildiğini iddia ediyordu.
Gazeteci Mustafa Hoş, 2017 yılında yazdığı bir yazısında[6] Pelikancıların kimler olduğunu açıkladı. Hoş; Egemen Bağış, Cemil Barlas, Nagehan Alçı, Nasuhi Güngör, Süheyb Öğüt gibi isimleri bu oluşumda sayarken; Pelikancıları Süleyman Soylu, Berat Albayrak ve Serhan Albayrak üçlüsü ile MİT koordineli bir ekibin koruduğunu ifade etti. Sarayın emrinde olan Pelikancılar algı yönetimi, troll kontrolü gibi manipülasyon işlerinde kullanılıyor.
Pelikancıların karşısında ise Hakan Albayrak, Nihal Bengisu Karaca, Nevzat Çiçek, Yusuf Kaplan, Mustafa Varank, Salih Tuna, İbrahim Kalın gibi isimler bulunuyor.
İkinci teori: "Pelikanizm, Erdoğan'ın çarpıklıklarının vücutlaşmış hâli"
Bilgisine başvurduğum, daha önce Pelikan Yalısı'nda çalışan, gördüğü yanlışlardan dolayı buradan ayrılan gazeteci Fırat Erez ise bütün AKP'lilerin 'Pelikanizm' zehrine kapıldığını ifade ediyor. Erez'e göre, yukarıda Erdoğan'ın olduğu; bir alt katmanında da birbiriyle kavga eden yapıların olduğu bir sistem yok sarayda. Bunun yerine Erdoğan'ı merkeze alan ve ona yakınlıkla etki gücü artan bir yapı var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin şemasına benzer, yörüngeli bir yapıdan bahsetmek mümkün bu noktada. Erez'in bahsettiği yapıyı kabul ettiğimizde, Erdoğan'ın etki altında kalmaktan ziyade her şeyi tek başına yönettiği bir sistemin olduğunu görüyoruz.
Pelikancılar da Erdoğan'ın ailesi olduğundan, ona dair klikleri en iyi bilen kimselerden oluşuyor. "Bu insanlar Erdoğan'ı olumsuz etkiliyor diye bir algı var ama öyle değil. Bu insanları Erdoğan olumsuz etkilyor" diyen Erez, "Erdoğan öyle bir ilişki biçimi kuruyor ki hem hayatla hem politikayla hem gerçeklerle; bu mekanizmayı en yakından, en iyi bilen Pelikan grubu olduğu için biz Pelikanizm diyoruz buna. Erdoğan kendi öz varlığını, bütün hatalarını, bütün bozukluklarını birebir Pelikanda tecessüm ettirmiş durumda" şeklinde değerlendiriyor.
Pelikancıların kaotik ve düzensiz bir yapı olduğuna da dikkat çeken Erez, e-postalarda da adı geçen İdris Kardaş'ın Bosphorus'un yapılanmasında başta olduğunu hatırlatarak, "Kardaş çok zeki bir adamdır. Tamamen maddi zorunluluktan onların yanında. Yoksa diğerleri bu işi yapabilecek zekada, kapasitede insanlar değildir. Ne Berat Albayrak ne Serhat Albayrak ne Hilâl Kaplan ne de Süheyb... Orayı yapan insan İdris Kardaş'tır" diyor.
Pelikan grubu internette sayılamayacak kadar çok sosyal medya hesabı oluşturdu. Bunlardan en bilinenlerinden Günün Yalanları isimli bir site ve Twitter hesabıydı. Burada yazılanlarda pompalanan yalanlar nedeniyle arşivlerini tümüyle silmek zorunda kaldılar.
Bir başka platform ise Kesin Bilgi Ekibi ismiyle ortaya çıkan 'belgesel' kanalı oldu. Gezi'ye öykünerek kurulan bu yapıda Baraj ve Savaş adlı bir belgesel çekilmiş ve 7 Haziran seçimlerinde kaçan Kürt oyları, 1 Kasım'da yeniden AKP'ye toplanmak istenmişti. Bol bol Erdoğan'ın Kürt halkı için "her şeyi yaptığı" vurgusu içeren belgeselde, HDP ise terörist olarak yaftalanıyor. Üstelik bu belgesel TRT Kûrdi'de yayımlanıyor hem de 1 Kasım seçimlerinden tam 1 hafta önce bir gecede iki kez! [6]
1 Kasım öncesi yaşanan Sur olaylarında ise uluslararası basın ve insan hakları örgütleri bölgede yaşananlara yüksek sesli tepki göstermeye başladığında Fact Checking (Gerçek Doğrulama) isimli bir hesap, insan hakları ihlâlleri iddialarını AKP argümanlarıyla yalanlamaya başladı. Bu hesap da Bosphorus Global isimli derneğin bir projesiydi.
Sadece 2015 yılının ekim ayıyla 2016 yılının ekim ayı arasında 23 adet Twitter hesabı açıldı. [7]
Pelikancıların en büyük avantajıysa Erdoğan'ın düşünme biçimini en iyi bilenlerden oluşuyor olması. Bu nedenle Erdoğan'ın merkezinde olduğu bu yapıyı en iyi organize eden Pelikancılar olarak öne çıkıyor. Oluşan bu yapı örneği oluşturuyor ve diğerleri de bu yapıya uyum sağlıyor. Bunun üzerine de Erdoğan ile ilişkiye geçmeye başlıyorlar. Bu noktadan itibaren Erdoğan, bu kişileri istediği gibi yönlendirebiliyor. Erez, bu yapıyı böyle tarif ediyor ve ekliyor:
"İbrahim Kalın'ın biatı bundan kaynaklıdır. Yoksa Kalın biat edip bunlarla (Pelikancılar) yürüyecek bir insan değil. Erdoğan olmasa, o formülasyonun içinden Erdoğan'ı çıkartın, Kalın'ın hiçbir şekilde bu insanlarla işi olmaz. Varank da böyle bir insan. Bu adamlar da Pelikanlaşmak zorunda kaldılar. Bunun da tek sebebi var: Erdoğan. Çünkü o kuruyor bu mekanizmayı kendi etrafına. Başkaca da bir ilişki ağı yaratılamıyor. Rasyonel bir sürece gidilemiyor. Çünkü Erdoğan bunun dayatmacısı. Bu süreci etkileyen Erdoğan'ın bakış açısı, hayata bakışı. Bakın her seferinde Erdoğan'ın tezahür ettiği bir çıkış göreceksiniz yaptıklarında. Onlar bir şey üretmiyorlar. Bazen ürettiklerinde, Erdoğan onları desteklemek zorunda kalıyor. Çok yanlış tahlillerde bulunup çok yanlış adımlar attıklarında Erdoğan el uzatıp onları kurtarıyor."
Sarayın uzandığı yerlerde 'sandalye kapmaca'
Tüm yaşananlar ışığında, genel olarak sarayın dahlinin olduğu her alanda; özel olarak ise yargı alanında bir 'sandalye kapmaca' oynanıyor. Sandalyesiz kalanlar ise oturanların kirli çamaşırlarını ortaya dökmekle tehdit ediyor ve dahası bu çamaşırların kirini de gösterip blöf yapmadığını ispat ediyor.
Kaynakça
[1] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/cumhurbaskani-erdogandan-onemli-aciklamalar-41450669
[2] https://halktv.com.tr/ozel-haber-analiz/yargida-iktidar-kavgasi-hskdeki-istifalarin-sebebi-ne-407886h
[3] https://www.sabah.com.tr/yazarlar/dilek-gungor/2019/09/17/yargida-tehlikenin-farkinda-misiniz
[4] https://www.dw.com/tr/ahmet-%C5%9F%C4%B1k-emri-siyaset-vermi%C5%9Ftir/a-51356688
[5] http://web.archive.org/web/20160503074223/https://pelikandosyasi.wordpress.com/
[6] https://www.evrensel.net/haber/318698/islamcilar-saray-pelikanlarina-yem-mi-olacak
[7] https://medium.com/@efekerem/pelikan-derne%C4%9Fi-berat-albayrak-ahmet-davuto%C4%9Flunu-neden-devirdi-5fabad6dc7de