Üç ismin, yurt dışında olan sanıklar ile birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçunu işlediğini iddia eden savcılık, sanıklar Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'nin de bu suçun işlenmesine yardımcı oldukları gerekçesiyle 15 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti.
Savcılık, yurt dışında bulunan sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi’nin dosyalarının ayrılmasını istedi ancak bu sanıkların da ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen isimlerle aynı eylemlere imza attıklarını savundu.
Mütalaada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) derhal tahliyesini istediği Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi talep edildi.
Mücella Yapıcı'dan ilk açıklama
Müebbet hapsi istenen mimar Mücella Yapıcı, halktv.com.tr'den Ali Isıyel'e açıklamalarda bulundu. Gezi'nin Türkiye'nin yüz akı olduğunu belirten Yapıcı, "Gezi kriminalize edilemez" diyerek bu yapılanların hukuka ve adalete sığmayacağını ifade etti.
Yapıcı'nın açıklamaları şöyle:
Bakın bütün Taksim Dayanışması, biz esas olarak bugün de çok önemli olan Türkiye'deki en önemli meydan ve oradaki açık alanımızı koruduk. Bu benim mesleki ve yurttaş olarak sorumluluğum. Bu konuda ayrıca yargılandım, bu iddianameye esas olan fezlekeyle yargılandım ve beraat ettim. Beraatim de kesinleşti. Geziyi suçlayacak bir lider aranamaz. Ayrıca Gezi kriminalize de edilemez. Ben bunu mahkemede de söyledim. Benim demokratik hakkımdır, mesleki ilke ve etkim gereği yapmam gereken şeydir. En önemlisi onurumdur.
Bu noktada, özellikle başından beri bu davalarda böyle garip bir hiçbirimizin görmediği, psikolojik sakıncalarının bulunduğu hem partisi tarafından söylenen hem de biliyorsunuz ordudan atılan bir meczubun Gezi ifadelerine dayandırılmış bir iddianame vardı zaten. Esas hakkında mütalaa da yine o meczubun söylemlerine dayanan bir esas hakkında mütalaa çıkarmış savcı. Yani bunun hkukla, adaletle, demokrasiyle, akılla, mantıkla hiçbir ilişkisi yoktur. Nedenini bilmediğim bir intikam davası mıdır onu da bilmiyorum ama ben gerçekten yargının bu hâle gelmesinden bir Türkiye aydını olarak çok utanıyorum.
Tekrar tekrar söylemek isterim; hele Gezi'de kaybettiğimiz aşırı polis şiddeti nedeniyle canlar, döve döve öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın katilinin tekme atarken incinen baş parmağının delil kabul edilerek raporun mağdur ilan edilmesi... Bütün bunlar çok daha fazla benim içimi acıtıyor. Gezi suçlanamaz, yargılanamaz. Gezi'nin tek bir lideri, organizatörü, finansörü yoktur. Gezi bu toplumun yüz akıdır ve ben de Gezi'nin bir bireyi olmaktan onur duyuyorum.
Ne olmuştu?
28 Ocak’taki duruşmada Osman Kavala tahliyesini talep etmiş mahkeme ise talebi reddetmişti.
Duruşma savcısı ise dosyanın gelmiş olduğu aşamayı belirterek esas hakkındaki mütalaasını açıklaması için süre verilmesini talep etmişti.
Sırdaki duruşmanın 18 Şubat’ta yapılması bekleniyor.