MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu ve Afşin Hatipoğlu'na yönelik saldırılara ilişkin kendilerinin düzenlettikleri iddiasında bulundu.
Orhan Uğuroğlu, bugünkü köşe yazısında Bahçeli'nin bu iddialarına yanıt verdi. Uğuroğlu'nun "Bahçeli haklı itiraf ediyorum" başlıklı yazısı şöyle oldu:
“70 yaşına geldim, 50 yıldır gazeteciyim bir türlü gündeme gelemiyorum diye kara kara düşünüyordum ki aklıma şu geldi: Kendime bir saldırı organize ettireyim ki gündeme geleyim…Sonra düşündüm dedim ki; Kendime bir saldırı planlarsam çok hafif olur iyi bir gündem yaratamam. Daha kapsamlı daha organize saldırı olmalı ki Türkiye'de gündem olsun… "Çalışan Gazeteciler Günü" diye bir şey uydurdum.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ı arayarak dedim ki; Yeniçağ Ankara Temsilciliğini "Çalışan Gazeteciler Günü" nedeniyle ziyaret et. Ancak dikkat çekmemesi için Ankara'daki tüm gazete, televizyon basın meslek kuruluşlarına da git. MHP ile Devlet Bahçeli'yi eleştiren demeçler ver, bunları da sosyal medyada paylaş… Özdağ 5 kişilik bir heyetle ziyaretimize geldi. Demeç verdi ve sonra da tüm medya kuruluşlarını ziyaret etti. Ben de demecini yazdım. Bu vesile ile Özdağ'a dedim ki; Ben kafaya koydum Türkiye'de gündem olmak istiyorum. Kendime bir saldırı organize edeceğim. Sen de ister misin? Özdağ dedi ki;
Kim olmak istemez ki? Hangi siyasetçi Türkiye'de gündem olmak istemez ki…Özdağ'a dedim ki; O halde herkes kendi saldırganlarını bulsun. Kendisine saldırtsın ama rica ediyorum 15 Ocak 2021 Cuma günü olsun… Selçuk Özdağ ile saldırganlarımızı bulduk.
Özdağ; 5 kişinin saldırısına uğradı. Kafasına ellerine ayaklarına demir çubuklarla vurdurttu. Kafası yarıldı, kan kaybından ölüyordu, 18 dikiş atıldı. Parmağı, eli kırıldı alçıya alındı. Yüzü gözü mosmor oldu. Ben de 4 saldırganla anlaştım. İşsiz bir saldırganım bana çarpmak için araç da kiralamış. 3 saldırganım boynuma odun ile öldürücü darbe vurdular, onu savuşturdum sonra dördüncüsü araçla ezmek ve öldürmek için bana çarptı.Sol dirseğim yarıldı, sol omuzumda 2 yırtık oldu, kalçam ve baldırım morardı…Hemen 155 Polise ihbar ettim. 4 saldırganı Birkaç saat içinde yakalattım.Yeter mi? Yetmez elbette…
"Türkiye'de Gündem" olacağım ya…Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı aradım dedim ki; Sayın Erdoğan, Türkiye'de Gündem olmak istiyoruz. Lütfen Adalet ve İçişleri Bakanlarını arar ve bu saldırıların failleri yakalanıp yargı önüne çıkarılsın der misiniz? Selçuk Özdağ'ı geçmiş olsun diye arar mısınız? Ayrıca beni de İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'a aratır ve geçmiş olsun mesajı göndertir misiniz? Sağ olsun beni kırmadı, gerekli talimatları verdi.Sonra da bazı MHP milletvekilleri ve yetkililerini arayıp dedim ki; Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekiline dosyanın kapatılması için baskı yapar mısınız? Onlar da gereğini yaptılar.
Ancak…MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye fena yakalandım. Meclis grup toplantısında Bahçeli dedi ki; "Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler…" Bahçeli haklı, itiraf ediyorum, Tüm bu saldırıları Selçuk Özdağ ile organize ettik… Saldırganlar beceremediler; öldürülseydik çok daha fazla gündem olurduk Türkiye'de… Elbette inanmadınız bu hayali senaryoya? Bu yazdıklarım içinde tek gerçek bir ifade vardır o da Devlet Bahçeli'nin şu cümlesidir: "Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler…" Peki, bu cümleye inandınız mı?
Ben gazetecinin benim gibi; saf, temiz yürekli, iyi niyetli olanını, art niyetli olmayanını severim. Değerli gazeteci kardeşim, Özlem Gürses gibi… 26 yıldır mesleğini onuruyla, şerefiyle yapan Gürses'e yapılan sosyal medya hakaretleri ile siyasi linçi şiddetle nefretle kınıyorum. Hele hele bir kadının namusuna dil uzatan alçak haber sitelerini yazarlarını da nefretle kınıyorum. Değerli meslektaşım kardeşim Özlem Gürses; Bıçak, mermi, demir çubuk, araç çarpması sonucunda oluşan fiziki yaralar iyileşir… Söz ve yazı ile açılan yaralar ise kalpleri incitir, gönülleri yaralar. Gönül yarası ise geçmez, hatırladıkça insanın içini sızlatır. Bizlerin uğradığı fiziki, yazılı ve sözlü saldırılar da elbette geçecek ama açtığı gönül yarası hiçbir zaman geçmeyecek. Sabret kardeşim derler ki; "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…"