Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in yargılandığı duruşma ertelendi

Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’e “Devletin güvenliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama" gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Yıldız ve Dükel için adli kontrolün devamına karar verildi.

Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve Astsubay E.B. hakkında “Devletin güvenliği veya yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 6 yıl 3’er aydan 17 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Kasım 2020’de görülmüştü. 

155 gündür tutuklu olan gazeteci Müyesser Yıldız ilk duruşmada tahliye edildi. Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel'in 6 yıl 3 aydan 17 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. 

Davanın ikinci duruşması bugün saat 9.30’da Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Davada duruşmaya ilişkin Aralık ayında yeni bir iddianamenin hazırlandığı ortaya çıktı. Hazırlanan iddianame "Zincirleme olarak devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçu"ndan açıldı ve bu iddianamenin mevcut dosyayla birleştirildiği belirtildi. 

Astsubay E.B. savunmasında, "Ben televizyon ve tartışma programları takip etmeyi seven bir insanım. Bunların hepsi açık kaynaklardan ulaşılabilen bilgilerdir. Benim kaynağım internet haber portallarıdır. Ben küçük yaşta bu mesleğe başladım... İdlib Harekatı'na katıldım" ifadesini kullandı.  "Yeni iddianameye karşı bir savunmanız var mı" sorusuna yanıt veren E.B. "Yok efendim. Haber kaynaklarım belli. Televizyon, internet, basın" dedi. 

E.B. şunları söyledi: 

"Önce açıklamaktan dava açıldı, daha sonra temin etme yönünde isnat edilen suçlamalar geldi... 'Devletin güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları gereği gizli kalması gereken bilgiler'den söz edilıyor. Temin sırasında bilgi sır olmaktan çıktıysa, bilinir hale geldiyse bu bilgi sır olmaktan çıkmış sayılır. Temin kelimesi gizli kalması gereken bilgileri elde etmek için çaba göstermek gerektiğini de içermekte."

Müyesser Yıldız savunmasına başladı

Yıldız savunmasında şunları söyledi: 

"Casusluk iddiasıyla gözaltına alındık, arkasından böyle olmadığı ortaya çıktı ve ifşa ile suçlandık. Şimdi de iddia makamı temine getirmeye çalışıyor. Anlıyorum ki mutlaka bir şey bulunmak ve cezalandırılmak isteniyoruz.

Keşke iddia makamı bu çabanın yanında ihbarcının bulunması, daha da önemlisi bütün dosya bilgi ve belgelerinde benim çok önceden dinlendiğim, ana hedefin ben olduğum ortadayken acaba beni yasa dışı biçimde kimlerin dinlediğini de ortaya çıkaran bir iddianame düzenleseydi.

Temin nedir? Gazeteciliğin temel faaliyeti budur. Tabii kabul etmiyorum E.B.'dan bir şey temin ettiğimi, ama gazeteci bilgiyi temin eder ve yazar. Ben gazeteciyim. Bilgiye ve belgeye ulaşacağım ki yazı yazabileyim.

Genelkurmay, İzmir Casusluk Davası'nda sanıklardan ele geçen telefon rehberine de 'gizli' dedi. Metin Gürak'ın Libya'daki komutan olduğunu ABD biliyor, Rusya biliyor; gizli mi bu? Ben Libya'da şu andaki komutanımızın da kim olduğunu biliyorum. Ve bunu bir astsubaydan değil General'den öğrendim. Ama yazmadım, ne'me lazım, bunu da iddianameye katarlar diye. Sonra Akar'ın ziyaretindeki fotoğraflarda o komutanı arkada gördüm. Bunu yazmak ifşa mı olur şimdi? Sakıncalı piyadeyi icat eden zihnin torunları şimdi sakıncalı gazeteciyi yaratmak peşinde. Gelin adalet reformunun ilk işaret fişeğini siz atın ve bu davayı kapatın." 

Mahkeme heyetinin soracağı sorulara yanıt verip vermeyeceğini sorduğu Yıldız, yanıt vermeyeceğini ifade etti. Müyesser Yıldız'ın avukatı Erhan Tokatlı konuşmasına başladı. Tokatlı, Aralık ayında hazırlanan iddianameye ilişkin konuşarak başladı. Tokatlı, suçun oluşması konusunda heyetten farklı bir kanaatte olduğunu söyledi: 

Hatay İskenderun'da yaşanan orman yangınından örnek veren Tokatlı, dumanın herkes tarafından görüldüğünü, gazetecinin somut olayları değerlendirip haberini yaptığını kaydederek, "Şimdi o haberi yapan gazeteci hakkında iddianame hazırlansa, yöntem olarak da gidip Genelkurmay'a, Bakanlıklara 'Sizde bu yangınla ilgili gizli belge var mı?' denerek suç isnadına bakılırsa bu doğru değildir; çünkü elbette bu kurumlardan o yangınla ilgili tonla belge vardır" diye konuştu. 

Tokatlı şu ifadeleri kullandı: 

"İfşanın ifşası olmaz. Baran'ın kendisi bu bilgileri 'Sputnik'ten okudum, şuradan okudum' diye söylüyor. Temini de kabul etmiyoruz zaten, çünkü yine aynı bilgiler o noktada alenileşmiş bilgiler... Her iki suçlamayı da bu itibarla biz kabul etmiyoruz.

Müvekkilimin meslek hayatı boyunca yazdığı yazılara bakıyoruz, haberlerine bakıyoruz. Müvekkilimin gazetecilik anlayışı 'Haberi ilk ben vereyim' şeklinde değil. Olan olayları kronolojik olarak sıralayıp güncelle birlikte yorumluyor, analizin ardından çıkacak sonuçları bile bazen belirtmeyip okura bırakıyor.

İddia makamı Yargıtay'ın bir kararına atıfta bulunmuş, ifşa olduğunda aynı zamanda teminden de ceza verilmesini öngören.

Sonuç olarak, biz eksik kalan hususların tamamlanmasını talep ediyoruz. Sayın Hanefi Avcı'nın tanık veya uzman sıfatıyla huzurda raporuna ilişkin dinlenmesini ve müvekkilinin yaptığı gazetecilik faaliyetinin, alanında söz sahibi olan, ilim sahibi olan gazeteciler tarafından değerlendirilmesini talep ediyoruz" 

"Ne ifşa ne temin suçu oluşmamıştır"

Naci Uğur, şöyle konuştu: 

"Bir hususu vurgulamak istiyorum. Başından beri sadece tapeler vardı ve müvekkil tutuklandığında da onlardan soru soruldu. Tutuklandıktan sonra Savcılık Bakanlığa yazı yazdı ve belgelerin gizli olup olmadığını sordu. O noktaya kadar bilgilerin gizli olduğu bile belli değil, sadece kanaat var. MSB'nin yanıtında bir yazı bile yok, bir Excel tablosu var. Sadece 'konuşulanlarla ilgili gizli bilgi var' şeklinde bir yazı var. Siz duruşmada doğru olarak o belgeleri talep ettiniz ve yazıları incelediniz. Sanıklar ciddi bir suçtan yargılanıyorlar ve belki de ceza alacaklar; ama ne sanıklar ne de iddia makamı bu belgeleri görmedi.

Müvekkilin büyük, tekrarlı bir çabası yok. Çoğunu Baran'ın başlattığı, aradığı konuşmalar var.

Size daha önce iki belge sunmuştuk. Biri, müvekkilin iddianameye konu olan yazılarındaki her bilginin, yayımlanma tarihinden önce başka kaynaklardaki haberlerinden oluşan kaynakçalarını içeriyor. Diğeri de iddianamede sunulduğu gibi, madde madde tüm tapelere ilişkin, konuşulan konuların, yazıların yayımlanma veya konuşmanın yapılmasından öncesinde yayımlandığı kaynakların listelendiği bir çalışma. Sonuç olarak ne ifşa ne temin suçu oluşmamıştır."

Dükel savunmasını yaptı

İsmail Dükel kısa bir konuşma sundu. Dükel, konuşmasında haksız davanın temizlenmesinin heyete düştüğünü ifade etti. Söz alan Dükel'in avukatı ise ikinci iddianamenin gereksiz olduğunu söyledi. Dükel'in avukatı şöyle konuştu: 

 "Başbakanlık genelgesine göre herhangi bir merciye iddiada bulunurken, isim ve soyismin yanında ikamet adresi gibi bilgilerin bulunmasının gerektiği de öngörülüyor. Bu genelgeye aykırı bir ihbar dilekçesinin işleme alınması hukuka aykırı. Devlet sırrı kapsamındaki belgelere göre bir inceleme yapılmış; ancak bu Genelkurmay'ın gizlilik kategorilendirmesindeki bu sınıflar, ilgili bilgi ve belgelerin devlet sırrı olup olmadığını net olarak belirtmiyor. Bunun net olarak belirlenmesini istiyoruz. MSB'den gelen ve ilk kez gördüğümüz yanıt yazısına dair ayrıca inceleme yapıp beyanda bulunmak için süre istiyoruz."

Karar çıktı

Mahkeme heyeti E.B. hakkında tutukluluğun devamına, Müyesser Yıldız ile İsmail Dükel'in adli kontrol şartı ile tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Duruşma 5 Şubat 2021'e ertelendi.

Verilen kararda şöyle denildi:

"Yanıtlanmayan yazışmaların durumuna ilişkin ek yazışmalar yapılmasına, ihbarcının kimliğinin tespit edilip edilmediği hususunun talebine; sanık E.B. yönünden TCK'nın 32. maddesi kapsamında alınacak raporun dosyaya gönderilmesi için Ceza İnfaz Kurumu'na yazı yazılmasına; sanık Müyesser Yıldız müdafiinin Hanefi Avcı'nın dinlenilmesi talebi yönünden dosyaya Hanefi Avcı tarafından düzenlendiği belirtilen uzman raporunun dosyaya sunulmuş olması, bu şahsın yeniden dinlenmesinin dosyaya bir katkısı olmayacağından, sanığın eyleminin gazetecilik faaliyeti kapsamında olup olmadığı yönünde bir gazetecinin dinlenilmesine yönelik talebi ise, bu hususun yargılama faaliyeti kapsamında mahkemece yapılacağından her iki talebin reddine;

Sanık Müyesser Yıldız'ın telefonlarının daha önceden dinlenip dinlenmediğine yönelik araştırma talebinin, ilgili talep soruşturma makamlarına yapılması gerektiğinden reddine;

MSB'den gönderilen belgelerin CMK'nın 125/2. maddesi kapsamında incelendiği, yargılamanın devam ettiği aşamada mahkemece ihsas-ı rey oluşturacak şekilde bu belgelerin gizli belge niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi mümkün olmayacağından bu yöndeki talebin reddine;

Ek savunma için süre talep eden sanıklara ve müdafiilere ek savunmada ayrıca gelen belgelere karşı beyanda bulunmak isteyen müdafiilere gelecek celseye kadar süre verilmesine;

Dosyadaki mevcut delil durumu, tape kayıtları, MSB'nın soruşturma aşamasında dosyaya göndermiş olduğu yazı cevabı ile celse arasında dosyaya gönderilen ve mahkeme heyetince incelenen belgeler göz önüne alındığında sanık E.B. yönünden atılı suç yönünden kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, atılı suçlarının kanunda öngörülen süresi nedeniyle adli kontrolün yeterli olmayacağına ve tutukluluk halinin devamına; diğer sanıklar için adli kontrolün devamına" karar verildi."

Türkiye Haberleri