Menzil köyüne gidip oradaki gözlemlerini bir kitapta da toplayan Öztürk, Menzil Tarikatı'nda kadın olmayı anlattı. Adıyaman'ın Kahta İlçesi'ne bağlı Menzil köyünün 'Tövbe makamı' olarak adlandırıldığını belirten Öztürk, kadınlara özel ayrı ritüellerin olduğundan bahsetti.
Kadınları sadece tarikat şeyhi tarafından görevlendirilmiş kadın vekillerin kabul ettiğini de ekleyen Öztürk, bu işlemin gerçekleşmesini de şöyle yazdı: "Kadınlarda tövbe alma işlemi tövbe almak isteyen kişilere bazı cümleler tekrar ettirilerek gerçekleşiyor. Şeyh, bazı günler kadınların bulunduğu camiye de gidiyor.Orada tövbe almak isteyenler için bir kadın görevli tarafından ip atılıyor. Tövbe almak isteyen sağ eliyle ipi tutuyor. Bu işlem yapılırken, şeyh kadınları görmüyor.Sadece sesini duyuyor ve toplu olarak şeyhin sözleri tekrarlanıyor."
Bir okuyucusunun yaşadıklarına köşe yazısında yer veren Öztürk, okuyucusunun anısını şöyle aktardı:
"Yıllar önce üniversiteden mezun olduktan sonra teyzem Adıyaman'a gidecekmiş diye duymuştum. Annemde belki biraz daha usturuplu birisi olurum diye beni de teyzemle Adıyaman'a gönderdi. Bir gün süren otobüs yolculuğunun ardından otobüs ikiye bölünmüştü. Erkekler önde kadınlar arkada.
Kadınların olduğu alana gittik ve önce bana görevli, onlara göre 'gönüllü talebe' diye adlandırdıkları bir kızcağız bize sadece battaniye verdi. Herkes boş bulduğu yere battaniyesini seriyordu. Ertesi gün sabah erkenden şeyhi görebileceğimiz alana gittik. Sabah namazı için evinden çıkıp 10 metre kadar yürüyüp namazını kılmak için geçeceği yolda onu görebilmek için kadınlar hep birlikte oturup bekliyorlardı. Adeta şok olmuştum.
Şeyh kapıda görününce tüm kadınlar kafasını öne eğip hep birlikte dua etmeye başladılar. Bu dua dediğim de tabii ki bir şey istemek şeklinde. Teyzeme, 'Neden bu adamdan istiyorsun bir şeyleri Allah'tan istesene' dedim. Bana, 'O peygamber soyundan geldi'dedi. (Bu arada teyzem de kızının kısmeti açılsın diye gitti, kızı da hala bekar)
Daha sonra kendi kafeteryalarında yemek yedik. Kadınlardan biri tepsinin içerisinde şeyhin yiyip artık bıraktığı tabağı gezdiriyordu. Bütün kadınlar bu artıktan bir parmak alabilmek için yarışıyordu. Bunun şifa olağını inanıyorlardı. Dualarla parmaklarını ağızlarına götürüyorlardı.Sonra şeyhin evinin kapısına gittik. Tövbe aldırtma duası gibi bir şey yaptılar. Tövbe işlemi bittikten sonra görevlilerin de yardımıyle gusül almaya gittik. Soğuk su ile herkes gusül alıyordu.Suyu soğuk hissedersen günahkar, sıcak hissedersen iyi bir insan olduğuna da inanılıyordu. Su inanılmaz soğuktu titreyerek gusül aldım. Sonra da istihare namazı kılıp kimseyle konuşmadan yatıyorsunuz.Ertesi gün aynı otobüsle geri döndük"