Zevahiri’nin ortadan kaldırılması
ABD-Taliban ortaklığının ilk icraatı

Gazeteci Mustafa Kemal Erdemol, son köşe yazısında, Afganistan’da El Kaide lideri Eymen el Zevahiri'nin ABD tarafından öldürülmesini ele aldı. İşte Erdemol'un, "Zevahiri’nin ortadan kaldırılması ABD-Taliban ortaklığının ilk icraatı" başlıklı yazısı...

CIA’nın insansız hava araçlarıyla Afganistan’da El Kaide lideri Eymen el Zevahiri’yi öldürdükten sonra ABD’li yetkililerin açıklamalarına dikkat ettiniz mi? Başkan Joe Biden’ın çevresindekiler Zevahiri'nin ölümünün onun Taliban tarafından korunup korunmadığına dair soruları gündeme getirdiğini ileri sürüyorlar. Böyle yapmakla Zevahiri’nin öldürülmesinde Taliban’dan destek aldıklarını gizleyebileceklerini sanmaları gerçekten gülünç.

Belki de tutsaktı

Çekilmiş olmakla beraber geride onlarca ajanını Afganistan’da bırakmış olan ABD’nin, Zevahiri’nin Kabil’de öldürüldüğü evin ABD Büyükelçiliği’nin neredeyse yanı başında olduğunun bilinmediğini mi düşünüyor “Şu Biden’ın çevresindekiler?” Saklanmak, korunmak istenen biri, ABD’nin de haberdar olması muhtemel bir evde neden tutulsun? Zevahiri bir süredir Taliban tarafından yerleştirildiği bu evde yaşıyordu. Her anlamda kontrol altında olduğu belli olan Zevahiri belli ki Taliban’ın tutsağıydı. Evin, Taliban’ın üst düzey komutanlarından birinin evi olduğunu da bilmekte yarar var.

Büyük hedef değildi

Buna değiniriz ama önce şunu vurgulayalım; Zevahiri, ABD’nin dile getirmeyi pek sevdiği iddiasının tersine çok büyük bir hedef de değildi aslında. Silahlı elemanlarının çoğunu, El Kaide’den kopan IŞİD’e kaptırmış, Afganistan’da Taliban’ın çizdiği sınırlar içinde harekete mecbur bırakılmış, eylem gücü kalmamış bir hareketin lideri olarak “büyük hedef” tanımından hayli uzaktı. Usame bin Ladin’den sonra ABD için büyük hedef sayılacak bir El Kaide lideri de olmadı zaten. Ama öldürülmesi ABD’nin Afganistan’dan çekilmenin yarattığı itibar kaybını yeniden kazanma amacına yardımcı olacak elbette. Ayrıca çekilse de dilediği zaman Afganistan’da operasyon yapabileceğini dünyaya göstermesine de yardımcı olacak. Başkan Biden’ın operasyonu “Afganistan'da savaşa girmeden de terörizmi yok etmenin mümkün olduğunun kanıtı” olarak değerlendirmesi bu nedenle anlamlı. Yine Biden’ın, Zevahiri'nin ölümünün "11 Eylül kurbanlarının aileleri ile El Kaide'nin elinde acı çeken herkese küçük bir huzur getirmesini umduğunu” söylemesi de yabana atılacak bir propaganda değil elbette.

Ama Pakistan’da öldürdüğü Usame bin Ladin’i Afganistan’daki Tora Bora dağlarında yıllarca ele geçiremeyen ABD, Kabil’in nispeten lüks sayılan Sherpur mahallesinde, şu sıralar kapalı olan elçiliğinin burnunun dibindeki Zevahiri’yi de Taliban’ın bilgisi dahilinde “uçurulmuş” bir istihbarat sayesinde vurabildi, bu kesin.

Anlaşma öyle diyor

Bunu neden yapsın Taliban? Geçen yıl Eşref Gani yönetiminin çökmesi üzerine ABD ile yapılan “yönetimi devretme” anlaşması bir anlamda Taliban’ın da normalleşmesinin ilanıydı. Hem normalleşmenin hem ABD/Batı’nın ekonomik desteğini almanın şartlarından biri Taliban’ın başta El Kaide olmak üzere ülkedeki “radikal unsurları” etkisizleştirmesiydi. Yıllardır Afganistan’da bulunan, hiç de yakalanamayan Zevahiri’nin, Taliban, yönetimi devralalı henüz bir yılı geçmişken yeri tespit edilerek öldürülmesi söz konusu anlaşmanın bir parçası. Donald Trump döneminde yapılan, Doha Anlaşması olarak da bilinen, anlaşma uyarınca ABD, Taliban'ın Afganistan'ın El Kaide veya diğer uluslararası “terörist gruplar”ca üs olarak kullanılmasını önleyeceği sözüne karşılık olarak, Mayıs 2021'e kadar tüm birliklerini Afganistan'dan çekme sözü vermişti.

Nasıl öğrendi?

ABD'nin Zevahiri'nin Kabil'de olduğunu nasıl öğrendiği konusu gerçekten karanlık. Taliban’dan da El Kaide’den de nefret eden, CIA'ya ihbarda bulunabilecek birçok Afgan var elbette. Ama Washington’un gözüne girmek isteyen Taliban liderleri de olabilir pekala. Ladin ile Zevahiri’nin Taliban için “kirli, çıkarcı fırsatçı tehlikeli” dediklerini Zevahiri’nin 2010’daki bir video açıklamasında duymuştuk. O açıklamada Zevahiri, “öğüt verme şansım olsaydı ABD’ye Molla Ömer’e (Taliban’ın kurucusu) El Kaide’yi bitir emri vermesini önerirdim. Taliban buna hayır demezdi” diyordu.

Biden yönetimi geçtiğimiz günlerde Taliban'a IŞİD'e karşı muhalefetinden dolayı mali yardımda bulundu. Bu yardımların gelmesini garanti edecek bir ABD operasyonuna her zaman evet diyecek bir örgüt Taliban. Bizdeki nasyonal sosyalist mollanın sandığı gibi ABD karşıtı falan da değil.

Zevahiri’nin öldürülmesine Taliban’ın tepkisinin ne kadar cılız olduğu “yapılan operasyon Doha Anlaşması’na aykırı” açıklamasından belli. Tüm tepkisi buydu.

ABD’nin “Zehaviri’nin ölümü Taliban’ın onu sakladığı sorularını gündeme getirdi” açıklamaları saldırının “Taliban’a rağmen” yapıldığına dünya kamuoyunu inandırma çabasından başka bir şey değil. Tabii ki böyle söyleyecek; “Zevahiri’yi Taliban yardımıyla bulup vurduk” diyecek hali yok elbette. Bu açıklama Taliban’ı ülke içinde ittifak yaptığı cihatçı güçler ile IŞİD karşısında koruma amacını da içeriyor. Zevahiri’nin ölümünde parmağının olduğunun ortaya çıkması Taliban’ı, şu anda gücü ne olursa olsun, cihatçı grupların hedefi yapar, kısa ya da uzun vadede.

ABD, Taliban’ı, “acaba Zevahiri’yi barındırıyor muydu?” sorularıyla aslında koruyup kollamış oluyor. Afganistan’da durum Taliban aleyhine değiştiği anda Zevahiri’nin Taliban yardımıyla öldürüldüğünü yine ABD açıklayacak dünyaya.

Göreceğiz bunu.

Dünya Haberleri