Altı partinin parlamenter demokrasiye dönüşü esas alan görüşmeler için bir araya gelmesi haftanın en önemli olayıydı kuşkusuz. Muhalefet çevrelerinde "önemli bir başlangıç" olarak değerlendirilirken, iktidar da küçümseyici anlamda tabii, "boş bir çaba" olarak yorumladı toplantıyı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de nasıl hafife alacağını enine boyuna düşünmüş olmalı ki, görüşmelerin "yuvarlak masa"da yapılmasını diline doladı. Kendince dalga geçti yani.
Entelektüel açıdan gelişkinliğine ilişkin herhangi bir işaret görmediğim Bahçeli’nin siyasal tarihte yuvarlak masanın da ne anlama geldiğini bilmediğini söyleyebilirim rahatlıkla. Çünkü bilseydi daha fena diline dolayabilirdi. Yuvarlak Masa Toplantıları’nın tarihi, Kral Arthur'un (böyle bir kral yoktur İngiliz tarihinde, uydurmadır) Yuvarlak Masa Şövalyeleri olarak bilinen danışman grubuyla popüler hale geldiği MS 1155 yılına kadar uzanır. İşte bu yüzden bilseydi diyorum Bahçeli “zaten bunlar dış güçlerin maşası, masayı bile o güçlerin tarihinden esinlenerek belirlemişler” derdi.
Gayet demokratik
Denir ki, Kral Arthur şövalyelerine hem bir isim hem de kolektif kişilik kazandırmak için onları Yuvarlak Masa etrafında toplamıştır. "Kolektiflik"e vurgu yapmayı amaçlamışlarsa eğer, söz konusu altı parti de bilerek ya da bilmeyerek, son derece isabetli bir seçim yapmışlar demek ki. Ama kimin fikriyse, özellikle Kral Arthur’dan esinlenerek planladığını sanmam yuvarlak masalı bir toplantıyı. Bu herkesin aklına gelebilecek bir oturma düzenidir nihayetinde. Diğer masa(lar)dan farkı da tüm katılımcıların birbirlerine dönük olmalarını sağlaması. Herkes birbiriyle göz göze gelebilir yani. Dikdörtgen masada dilerseniz yanınızdakine bakmama şansınız var.
Tabii biz, tarihte yer aldığı halinden çok yakın dönemlerdeki işlevinden hatırlarız Yuvarlak Masa Toplantıları’nı. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra “demokrasiye” geçiş sürecindeki eski Sovyet ülkeleri ile batılı ülkeler arasındaki Anayasa yapımında gayri resmi bir "istişare" aracıydı Yuvarlak Masa. Bir terim olarak yaygın kullanımı, hatırladığım kadarıyla, 1980’lerin sonunda Macaristan ile Polonya’daki anayasa yapım süreçlerinden sonradır. Sadece eski Sovyet ülkelerinde değil, Latin Amerika’da da 1989'da Şili, 1990'da Kolombiya’da gerçekleştirilmiştir Yuvarlak Masa toplantıları.
Bazen kimi ülkelerde ulusal kriz olarak adlandırılacak anlarda da başvurulduğu olur. Ama bu tür durumlarda iktidar, muhalefetle birlikte bir araya gelir yuvarlak masada. Demek ki bizim altı partili Yuvarlak Masa farklı. İktidarla bir araya gelip "istişare" yapma şansları yok malum. O nedenle genellikle "karşıtların bir araya" geldiği Yuvarlak Masa’dan çok, farklılıklarına rağmen aynı hedefe kilitlenmiş "birbirine benzer" yapıların bir araya geldiği Yuvarlak Masa bizimki.
Tüm benzerleri gibi yasal bir temeli olmadığı için de bir hiyerarşisi, işleyişi için de resmi kuralları yok. Önceden alınmış kararlar da. Herkes söz konusu masanın başında toplandığında hem kuralları koyar hem de kararları alır. Altı partinin toplantısında da böyle oldu, kurallar kondu, kararlar alındı. 28 Şubat’ta da ne tür kararlar alındığını öğreneceğiz.
Alışık olmayınca zor tabii
Aritmetik konusunda başarılı olamadığına tanık olduğumuz Bahçeli nesnelerden niyet okuma konusunda da iyi değil. "Masa kare olsaydı 4 ayaklı olurdu ama yuvarlak olunca ayak 1, o da gizli ayak; yani HDP" gibi bir laf ediverdi. HDP’yi karıştırarak mecaz yapıyor ama dikkatimi çeken o değil. "Masa yuvarlak olunca ayak bir" dediğine göre gerçekten böyle olduğunu sanıyor. Yuvarlak masaların da birden fazla ayağı olabiliyor oysa. Bizim partilerin yuvarlak masasının da dört ayağı olabilirdi, o diğer ayakların neyi temsil ettiğini Bahçeli’den duymak isterdim. Kaldı ki Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin orijinal masalarının ayakları bile yoktu. Büyük bir kaide üzerine oturtulmuş devasa bir yuvarlak masaydı onlarınki.
Sorun Bahçeli’nin Yuvarlak Masa oturma düzenine alışık olmaması. Bu tür oturma düzeninde insanlar birbirlerinin gözlerinin içine bakar. Emir komuta zinciri yoktur, oturanlar da birbirinden üstün değillerdir, ( Yuvarlak Masa Şövalyeleri o masada eşit bireylerdi örneğin). Yani iyi kötü demokratik bir ortam vardır. Bahçeli sevmeyebilir. Ama HDP’ye vurayım derken, söz konusu toplantının Yuvarlak Masa ahlakına uygun olduğunun ortaya çıkmasına katkısı oldu Bahçeli’nin. AKP’den sonra en azından nasıl olmamaları gerektiği konusunda bir ipucu vermiş oldu söz konusu partiler. Tek adamlık sonrası için, devamını getirebilirlerse, hayli iyi sayılır. Bahçeli buna da kızmış olabilir. Oysa hükümet ortağı değil, neden bu kadar hırçın anlamak zor. Bir parti lideri sadece ama büyük hedefleri var belki de.
Tolstoy’un bir lafı vardır; "bir insanı oturduğu mevkiiyle değil, göz diktiği mevkiiyle ölçmek gerekir" der. Yok masaydı, yok oturma düzeniydi derken aklıma geliverdi işte birden. Güzel laf ama.