İsmail Pehlivan
AKP’nin 2002 yılında seçim propagandasını 3Y diye topluma sunduğu bu program büyük ilgi ile karşılandı. Toplumun ekseriyetinde bir umut yaratmıştı. Bunun da ödülünü aldı ve anti demokratik seçim sisteminin de yardımıyla tek başına iktidar oldu.
Neydi bu 3Y?
Birincisi yolsuzluk bitecekti.
Peki, öyle mi oldu?
Elbette ki kocaman bir HAYIR!
AKP’nin 22 yıllık iktidarında hesap vermemezliği sayesinde çoğu sumen altı edilen yolsuzlukları saymazsak binlerce yolsuzluğu devletin Danıştay raporlarında var.
Siyasi yozlaşma ve daha özel olarak da yolsuzluk elbette Türkiye için bilinmedik bir şey değil ama AKP iktidarında yolsuzluk adeta patlama yapması özel olarak üzerinde durulması gereken bir durum.
Özellikle de, bu durumun –yasaklar ve yoksulluk yanında- yolsuzluklara da son verme ve “temiz siyaset” getirme vaadiyle iktidara gelmiş olan bir partinin iktidarında ortaya çıkmış olması vahametin bir başka boyutudur.
‘’Yasama bizde, yürütme bizde, yargı bizde, her şey bizde…’’ diyenler pervasızca devletin tüm olanaklarını kendi şahsi menfaatleri için kullandılar. Hatta pek çok AKP’li “biz doğruyu, sırat-ı müstakimi temsil ediyoruz, onun için otomatik olarak haklıyız” diye düşünmekte ve ona göre hareket etmektedir.
İkincisi herkesin refah düzeyi Avrupa seviyesine çıkacaktı.
Peki, yoksulluk bitti mi?
Yurttaşlarımızın refahı düzeldi mi?
Elbette ki HAYIR!
Hayat pahalılığı yurttaşları canından bezdirdi.
Hatta insanlarımız ekmeğe muhtaç edildi. Askıda ekmek gibi kamuoyunun kendi bulduğu bir uygulama ülke sathına yayıldı.
Çöplüklerden gıda toplayanlar, Pazar yerlerinde atık sebzeler, meyveler ayıklayanlar türetildi.
Emekliler 12 bin 500 lira ile açlık sınırının altında yaşıyor.
İşçiler 17 bin lira gibi gülünç bir asgari ücrete mahkum edilerek adeta can verecek duruma getirildi.
Ev kiraları almış başını gitmiş..
Ev fiyatları dudak uçuklatacak cinsten..
Yani anlayacağımız AKP halka paylaştıracağı devletin hazinesini 5-10 yandaş müteahhite ve yol-köprü yapan bezirganlara dağıtıyor. Üstüne üstlük bu soyguncuların milyarlık gelir vergisini siliyor.
Kısacası bir avuç asalak milyar dolarlık servetlere kavuşurken, halk yokluktan, yoksulluktan bıkmış açlık, sefalet içinde kıvrım kıvrım kıvranıyor.
Üçüncüsü neydi?
Yasaklar!
Türkiye’de yasak olmayan bir şey kaldı mı Allah aşkına!
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre son bir yılda en az:
14 gazeteci cezaevine girdi. Bugün itibarıyla 16 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu.
183 ceza davası ve toplam değeri 2.690.000 TL olan 21 tazminat davası görüldü.
Ceza yargılamalarında toplamda 47 yıl 1 ay 24 gün hapis cezası ve 31.160,00 TL adli para cezasına hükmedildi.
5 site erişime engellendi. 395 haber içeriğinin URL bazında engellenmesine, 191 haber içeriğinin içerikten çıkarılmasına, 14 haber içeriğinden isim veya fotoğraf çıkarılmasına karar verildi.
AKP-MHP iktidarının güdümündeki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu (BİK) 2024 yılının ilk yarısında da muhalif medya kuruluşları üzerinde baskı unsuru olmayı sürdürdü.
RTÜK tarafından basın yayın kuruluşlarına gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 38 ayrı idari para cezası karar verildi, toplamda 40.744.956,00 TL idari para cezası kesildi. 16 defa yayın durdurma kararı verildi.
RTÜK cezalandırma konusunda Halk Tv’yi de hiç ıskalamadı. Öyle ki sunucu arkadaşımızın mimiği nedeniyle bile ceza verildi. Adamlar artık rutine bağlamış, her ay Halk Tv’ye ceza vermezlerse rahat edemiyorlar.
Yılın ikinci çeyreğinde özellikle yerel medyada gazeteciler yargı baskısı, polis şiddeti ve tehditlere ek olarak ekonomik zorluklarla da mücadele etmeye devam etti.
Bu dönemde Resmi Gazete’de yayımlanan tasarruf genelgesi kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına getirilen gazete alım ve abonelik yasağı nedeniyle 31 Mayıs 2024 itibarıyla üç ilde toplam dokuz gazete yayın hayatına son verdi.
Düşünceyi ifade etmek yasak. AKP’yi eleştirmek yasak. İcraatlarından dolayı AKP genel başkanı olan cumhurbaşkanını eleştirmek yasak. Yazmak yasak.
Yasak.. Yasak.. Yasak..
“İçki yaşam tarzı değildir”, “En az 3 çocuk”, “Kürtaj cinayettir”, “O kadar dekolte olmaz”, “Kızlı erkekli kalınamaz”, “Kadın kahkaha atmayacak”… Bunlar AKP’lilerin dilindeki argümanlar.
Bu iktidar mensupları ve yandaşları yasaklar-yolsuzluklar üzerine hayatlarını bina etmişler. Onlara Yolsuzluk yapmak serbest. Rüşvet almak serbest, Faiz yemek serbest. Uyuşturucu baronlarına yol vermek serbest. Mafya babalarına af çıkarmak serbest. İşlerine geldiği zaman terör örgütleriyle iş tutmak serbest. Hukuk tanımamak serbest. Küfür etmek serbest. Hırsızlık yapmak serbest. Zina yapmak serbest. Birden fazla kadınla “imam nikahı” adı altında evlenmek serbest. Çocukları, kadınları taciz etmek serbest.
Kısacası bunlara her şey serbest. Millete her şey yasak!