İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, dün ülkesinin, Özbekistan'ın Semerkant kentindeki Şanhghay İşbirliği Örgütü toplantısında tam üyelik belgesini imzaladığını duyurdu. “Nihayet” demek lazım, çünkü İran, 2005 yılında ŞİÖ'ye gözlemci üye olduğundan bu yana bu anı bekliyordu, istediği oldu sonunda. Şimdi İran’ın üyelik için yerine getirmesi gereken yükümlülükler konusunda memorandumlar imzalanacak. Bu da İran'ın bu yükümlülükleri yerine getirdikten sonra bir sonraki, 2023 Hindistan Zirvesi’ne tam üye olarak katılacağı anlamına geliyor.
En büyük bölgesel ittifak
Anımsatalım; ŞİÖ Çin, Hindistan, Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ile Pakistan'dan oluşan ekonomik, siyasi, güvenlik örgütüdür. Uzun zamandır da bölgedeki bir çok ülkenin ilgisi çekiyor. Hatta öyleki Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ŞİÖ'ye hemen üye olmak için bürokratik prosedürü atlamak istediği, bu konunun dün başlayan Semerkant zirvesinde ele alınacağı dile getirilmişti. ŞİÖ’da gözlemci üye sıfatıyla Afganistan, Belarus, Moğolistan yer alırken, Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Türkiye, Sri Lanka diyalog ortağı statüsünde bulunuyor. Suriye, Katar, Suudi Arabistan gibi ülkerin de aralarında bulunduğu on ülke daha katılmak istiyor örgüte.
Bu ilgi doğal tabii çünkü Avrasya bölgesinin yaklaşık yüzde 60'ını, dünya nüfusunun yüzde 40'ını, küresel GSYH'nin yüzde 30'undan fazlasını kapsayan bu örgüt dünyanın en büyük bölgesel ittifakı durumunda.
Neden şimdi?
İran’ın, hem de İbrahim Reisi gibi ülkesinin dış politika kararlarında öne çıkamamış bir cumhurbaşkanıyla ŞİÖ’ye girmesi de dikkat çekici tabii. Ne kadar beceriksiz bir cumhurbaşkanına sahip olursa olsun İran’ın ŞİÖ’ye girmesinin zamanı gelmiş belli ki. Peki neden bu kadar uzun sürdü bu tam üyelik başvurusunun olumlu sonuçlanması?
İran’ın ŞİÖ’nün uzun süre dışında tutulmasının nedeni Batı ile angajmanları, ABD/Avrupa ile ekonomik/siyasi açılım girişimleriydi. Özellikle Rusya ile Çin, Batı odaklı bir dış politikaya sahip bir ülkeyi ŞİÖ üyesi yapmayı düşünemezdi. Ancak Batı ile nükleer görüşmelerin çıkmaza girmesi Rusya ile Çin'in "İran'ın Örgüte tam üyeliğinin önünde hiçbir engel görmemeleri" için yeterli gerekçeyi yaratmış oldu. Ayrıca İran’ın Çin ile 25 yıllık çok boyutlu bir stratejik anlaşma imzalarken, yakın vadede Rusya ile de benzer bir anlaşma yapmaya hazırlanırken, gözlemci statüsüyle oyalanıp, ŞİÖ dışında tutulması beklenemezdi tabii.
İran’ın dış politika önclikleri açısından da önemli bir adımdır bu. İran’ın Ruhani Lideri Ali Hamaney Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen İran nükleer anlaşması dışında dış politikadaki odak noktasının Çin ile Rusya da dahil olmak üzere Batılı olmayan ülkelerle ilişkileri güçlendirmek olduğunu duyurmuştu.
İran’ın işi kolay olmayacak
ŞİÖ’ye tam üyelik büyük bir adım elbette ama İran örgütteki dört nükleer gücün yani Rusya, Çin, Hindistan ile Pakistan’ın birbirlerine yönelik güvenlik kaygılarını paylaşmıyor her şeyden önce. ŞİÖ'nün tam üyesi olduğunda İran’ın örneğin Hindistan'ın Çin ile Pakistan'la yaşadığı toprak anlaşmazlıkları gibi doğrudan ilgili olmadığı bir konuda tutumunu ifade etmesi gerekebilir. İran'ın iki büyük ekonomik ortağı olan Çin ile Hindistan arasında bir karar vermesi kolay olmayacaktır.
ŞİÖ’nün İran’ın tüm beklentilerini karşılayacağıda kuşkulu biraz. Rusya ile Çin’in, kendi nüfuz alanlarını korumak için oluşturdukları ŞİÖ’da tam anlamıyla batı karşıtı olmaları da zor görünüyor. ŞİÖ üyesi Çin’in Kuşak Yol Girişimi Projesi için batıya da gereksinimi var çünkü. İran’ın batı ile çatışmasında destekçisi olsalar da bu sınırlı bir destek olacak. ŞİÖ, Çin’in de çıkarları adına İran yüzünden batıyla kapışmayı tercih etmeyecektir.
Bakalım, bunun dış politikasının temel sloganı olan “ne doğu ne batı” tutumundan vazgeçerek yönünü Doğu’ya/Asya’ya çeviren İran için kısa vadede nasıl sonuçları olacak?