Önceki gün Almanya'nın kuzeyindeki Hamburg kentinde Yehova Şahitleri’ne ait bir binaya yapılan şu kanlı saldırı bir “dini nefret” kaynaklı mı doğrusu emin eğilim. Çünkü altı kişinin yaşamını kaybettiği olayın failinin eski bir Yehova Şahitleri mensubu olduğu belirtiliyor. Yani saldırının çok farklı nedenleri olabilir.
Ancak, eski bir üyesinin saldırısına uğramış olması Yehova Şahitleri’nin başka din mensuplarınca “dünyanın en çok zulüm gören dini” olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bu resmi olarak ilan edilmiş bir gerçek. ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komiyonu’nun bu konuda ayrıntılı bir raporu vardır hatta. (The Global Persecution of Jehovah’s Witnesses (uscirf.gov) linkinden ulaşabilirsiniz). Rapora göre Yehova Şahitleri’ne yönelik bu zulüm küresel boyutlarda üstelik. Örneğin Eritre'de Yehova Şahidi iseniz vatandaşlıktan çıkarılır, tüm medeni haklarınızı kaybeder, hapse de girebilirsiniz. Tacikistan, Singapur ya da Rusya'da da durum aynı. Demokratik olduğu düşünülen kimi ülkelerde de öyle.
Raporda, diğer dini gruplara yönelik zulüm daha kanlı olsa da, bu saldırıların kurbanlarının bir ya da sınırlı sayıda ülkede yoğunlaştığına dikkat çekilerek Yehova'nın Şahitleri’nin farklı kıtalarda zulüm gördüğüne, düzinelerce ülkede ayrımcılığa uğradığına dikkat çekiliyor. Doğrudur muhtemelen.
Ermenistan, Azerbaycan, Güney Kore ile Kuzey Kore’de askerlik yapmayı reddettiği için hapse atılan çok sayıda Yehova Şahidi var. 1953'ten bu yana 19 binden fazla kişinin hapsedildiği Güney Kore'de, vicdani retlerinin "samimiyeti" tartışmalı olduğu için sadece dört kişi hapiste tutulmaya devam ediyor. Güney Kore ayrıca sivil bir alternatif sunmaya başladı, ancak bunu tercih edenlerden normal askerlik süresine göre bir yıl daha fazla hizmet etmelerini istiyor. Ama bu da bir başka ayrımcılık türü.
Eritre’de Yehova Şahitleri’ne yönelik baskılar gerçekten korkunç boyutlarda. 2020’de tam 52 Yehova Şahidi’nin hapiste olduğu belirtilmişti. Bunlardan bazıları 20 yıldan fazla bir süredir hapiste. Cezaevi koşulları ya da cezaevi yetkililerinin kötü muamelesi nedeniyle dört Yehova Şahidi de öldü deniyor söz konusu raporda. Tüm bunları yaşamalarının nedeni vicdani retçi olmaları. (Bu arada karışmasın; her vicdani ret savunucusu Yehova Şahidi değil).
Neden zulüm görüyorlar?
Tabii ki herhangi bir sempatim yok, ancak zulüm görmüş olmalarına elbette kayıtsız kalamadığımdan, ayrıca neden bu kadar nefret edilen bir grup olduğunu merak ettiğimden ilgiliyim konuyla. Kimileri Yehova Şahitleri’nin “vicdani retçi" olmalarından, yani ellerine silah almak inançlarına ters olduğu için askerlik görevini yapmamalarından ötürü “vatansever" olarak görülmediklerini, bunun da onlara karşı nefret doğurduğunu ileri sürüyor. Yehova Şahitleri ise bu tutumlarını İncil’den türettikleri argümanlarla savunuyorlar. Bu inanç sahiplerine bakışımdan bağımsız olarak belirteyim; vicdani ret bir insan hakkıdır. Bunu savunuyor diye herhangi bir inanç grubuna ya da herhangi bir inanca bağlıolmayan bireye baskı yapılmasını savunacak halim yok tabii.
Her din gibi son derece tutucu yanları olan, kesinlikle kadın düşmanı bir din Yehova Şahitleri. Ancak, askerliği reddetmelerinden de anlaşılacağı gibi pasifist bir dindir. Kimilerinin apolitik olduğunu savunmalarını da inandırıcı bulmam bu arada, her din gibi Yehova Şahitleri de son derece “politik"tir çünkü. Dünyaya kendince nizam verme amacı güden, özel mülkiyet yanlısı, kamuculuk karşıtı, kısaca “sermaye dini"dir. Yani karşı olmam için yeterince neden var. Hak amaçlı toplumsal hareketleri “düzen” yararına frenlemek gibi bir işlevi olması da karşı olma gerekçelerim arasındadır.
Yehova Şahitleri, pasifist olmaları bir anlam ifade etmez, insanca, hakça bir düzenin, “insan eliyle” kurulmasına engel elbette. İsa'nın Yuhanna 18:36'da söylediği gibi, "bu dünyadan olmayan" bir krallığın parçası olarak yaşamak istiyor mensupları. Mezarötesi bir anlayış yani.
Çok güçlü olduklarında ne yaparlar bilemem, ama bu halleriyle, “pasifist” tutumlarıyla üzerlerine çullanılmayı gerektirecek bir durum yok ortada.
Almanya’daki saldırının gerekçesi nedir anlarız tabii. Umarım, bir kez daha tekrarlanmaz, bu “barışçı” din mensupları kör şiddetin hedefi olmaz.
“Bu dünyadan olmayan bir krallığın parçası”dırlar diye görmezden mi gelelim onlara yapılan zulmü? Kafaları başka yerde ama zulüm gördükleri dünya şu bizimki işte.
“Bu dünyanın bir parçası olarak” tabii ki yanlarında olacağım..