İktidar, ekonomik krizin faturasını vatandaşa kesmek üzere acı reçete hazırlığına girişirken yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor.
CHP’nin “iktidarımızda kimse yatağa aç girmeyecek” vaadini abartılı bulan iktidar ve yakın çevresi “Türkiye’de açlık yok, aç insan yok” diye karşılık veriyordu.
TBMM’de bu konuda yaşanan bir tartışma tutanaklara da geçmişti.
CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, 14 Aralık 2020 tarihinde, Meclis’te yaptığı konuşmada, "Millet aç, millet perişan. Evet herkesin midesine bir şey giriyor, kuru ekmek giriyor” demişti.
Altay’ın bu sözlerine AK Parti Milletvekili Şahin Tin "O zaman aç değiller demektir" karşılığını vermişti.
İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) yaptığı araştırma yoksulluktan yatağa aç giren vatandaşlar olduğunu ve sayılarının da az olmadığını bir kez daha ortaya koydu.
İPA Başkanı Buğra Gökçe, dün sabah Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın "Yeni Bir Sabah" programında, yaptıkları araştırmada İstanbul’da 10 kişiden birinin gece yatağa aç girdiğinin ortaya çıktığını açıkladı.
Gökçe araştırma sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
- Maddi yetersizlik nedeniyle tercih ettikleri gıdayı alamayanların oranı yüzde 67
- Maddi yetersizlik nedeniyle evde gıda maddesi bulunduramayanların oranı yüzde 19,2.
- Yoksulluk nedeniyle gece yatağa aç girenlerin oranı yüzde 9,1.
- Tüm gün ve gece hiçbir şey yiyemeyenlerin oranı yüzde 6,5.
Bu tablo, iktidarın yarattığı ekonomik krizin yol açtığı içler acısı durumu gösteriyor.
Dünya Bankası’nın yaptığı araştırmaya göre gıda enflasyonunun en yüksek olduğu üçüncü ülke Türkiye.
Birinci sırada Arjantin, ikinci sırada Zimbabwe geliyor.
Yine İPA’nın yaptığı araştırmaya göre dışarıda yemek yemenin maliyeti son bir yılda yüzde 105,5 oranında arttı.
Gökçe’nin verdiği bilgiye göre lokantada kişi başına yemek maliyeti 300 lira, esnaf lokantalarında bir çorbanın fiyatı 50 lira.
Türkiye genelinde Haziran 2023 ile Ocak 2024 arasında lokanta ve kafelere gidenlerin sayısı yüzde 20 oranında azaldı.
Aynı araştırmaya göre son üç yılda marketlerde, tavuk eti fiyatı 5 kat, dana eti fiyatı 6,8 kat, kuzu eti fiyatları 5,5 kat arttı.
Büyük kentlerin yoksul mahallerinde birçok aile belediyelerin sosyal yardımlarıyla, hayır kuruluşlarının, komşuların, akrabaların destekleriyle yaşamını sürdürebiliyor.
Bu ağır tablo karşısında iktidar gelir dağılımını düzeltecek önlemler almak yerine geçinmekte zorlanan emekçi, emekli yoksul kesimi daha da yoksullaştıracak hazırlıklar içinde.
Örneğin vergi sistemini “çok kazanandan çok az kazanandan az” ilkesine göre değiştirmesi gereken iktidar, aksine sabit gelirlilerin aleyhine olan dolaylı vergileri nasıl artıracağını araştırıyor.
Yoksullaşmayı artıran vergi sistemindeki çarpıklık 2023 bütçe gelirlerinde bir kez daha ortaya çıktı.
2023 yılında vergi gelirlerinin yüzde 65’i KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerden oluşurken, yüzde 35’i de kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi dolaysız vergilerden oluştu.
Dolaylı vergiler yoksul vatandaşlar için ağır yük oluşturuyor.
Buna karşılık iktidar özellikle yakın çevresindeki şirketlerin vergi borçlarını sık sık affediyor.
Vergi yükü devam ederken ücretler, emekli maaşları enflasyonun altında kalıyor.
TÜİK’e göre yıllık enflasyon yüzde 75 çıkarken, ENAG’a göre yüzde 120 TÜİK’in Haziran sonunda açıklayacağı enflasyonun baz etkisi nedeniyle yüzde 75’in de altında olacağı tahmin ediliyor.
TÜİK’in altı aylık enflasyon oranına göre ücret artışı yapmaya hazırlanan iktidarın emekçiyi, emekliyi yine enflasyonun altında ezdireceği anlaşılıyor.
Krizin bedelini yine halk ödeyecek.