2012 yılıydı. Akşam saatleri, eve dönüyorum. Arabada NTV radyo açık.
O sıralar en sıcak başlık olan “4+4+4 eğitim sistemine” dair bir söyleşi dinliyorum.
Radyodaki uzman sesi, “İnsanın yaşam yolunun taşları ilk 6-7 yılda döşenir” diye anlatıyor. Hatta konuyu daha da açıp “çocuklar bu süreçte dogmayı alıp içselleştirir” diye devam ediyor.
Önce bir eleştiri gibi gelen ifadelerin “sisteme övgü” olduğunu anladığımda şaşırıyorum. Evet, uzmanımız daha sonra amacını daha da net ortaya koyarak “dini eğitimin ancak ilkokul öncesi eğitimle çocukların zihinlerine ekilebileceğini” ifade ediyor.
Kısa süre sonra da EKİM İŞLEMİ hayata geçiriliyor. Bakanın bile son anda kucağında bulup şaşırdığı projenin en önemli sorumlularından biri, o dönemin müsteşarı, bugünün bakanı Yusuf Tekin.
*. *. *
Yusuf Tekin (dini değil) dinci eğitimi varlık nedeni sayan Cihannüma Derneği’nin kurucularından. Hatta kurucu başkanı.
Kimi çevrelere göre İsmailağa Cemaati’ne yakın. Ancak kariyeri gösterdi ki aslında Cumhuriyet düşmanı her tarikat, cemaat ve yobazla yakın! Saray’ın gözüne girmesinin başlıca sebebi de bu, zaten.
Mesela.. Beyefendi doçent. İlerlemesi için 5 yılını doldurması gerekiyor. Ne gam! Rektör olarak atanacağı zaman 5 yıl şartı kaldırılıveriyor.
O da minnetini, yıllardır dinci vakıflar dernekler ile yaptığı protokollerle gösteriyor. Skandal mı dersiniz, bilemem.. Ancak, günümüzde yasalarla yasaklanan “çıkar çatışmasına” acayip bir örnek: Bakan olarak imza attığı protokollerden biri, kurucu başkanı olduğu Cihannüma Derneği.
*. *. *
Projeler.. İmzalar.. Bu arada, yeni sistemin meyveleri de toplanmaya başlanıyor tabii!
Resmi istatistiklere göre, kız çocukları, sistemin -özel olarak tasarlanmış- açığından yararlanarak ilk 4 yılın ardından evine dönüyor. Sonrasında ya evlendiriliyor. Ya da imam hatip kız liselerine yönlendiriliyor.
Artık Tekin, and yasağından tutun da devlet liselerindeki müfredata kadar yokuş aşağı gidişin simgesi.
Daha açık söylemek gerekirse simgelerinden biri.
“Öteki” kim mi? Elbette Erdoğan’ı temsilen, gizli milli eğitim bakanı olarak faaliyet gösterip, protokol sıralarında ağırlanan Bilal Erdoğan!
Açın interneti. İkisinin yan yana fotoğrafları AKP döneminin hikayesi gibi dalga dalga önünüze serilecek.
Çok değil, 10 gün öncesinin bir haberi de bu kritik ilişkinin boyutunu gösterecek.
BirGün’den sevgili İsmail Arı’nın haberine göre, sadece Gaziantep’te Bilal Erdoğan’ın vakfı TÜGVA’ya 315 okul tahsis edilmiş.
Neymiş! Yaz okulları olarak kullanılacaklar.. Ve Diyanet’in hafızları da din eğitimi verecekmiş.. Aslında haberi “Di’li geçmiş yapmak lazım.” Zira, proje vali yardımcısının onayı ile olmuş da bitmiş!!
*. *. *
Böyle bir laik eğitim karşıtlığının mimarı, şimdi CHP’li belediyelerin kreşlerine saldırıyor.
Bakan Bey ve şürekasına göre “kimi belediyelerin kreş adı altında faaliyet gösteren okul öncesi eğitim yerlerinde çocuklara terör örgütü ve LGBT propagandası yapıldığı, ayrıca eşcinselliği özendirici etkinlikler düzenlendiği” biliniyormuş. Buna müsaade etmeyeceklermiş!!
Biliyorsunuz “yalan” kendi içinde birkaç çeşide ayrılır: “BEYAZ YALAN.. KUYRUKLU YALAN.. KÜSTAH YALAN..”
Bu iddia bildiğiniz kuyruklu cinsinden!
Çocuklara terör örgütü ve LGBT propagandası nasıl yapılıyordu acaba? Eşcinselliği özendiren etkinlikler nasıl düzenleniyordu?
Amacınızın doğru ve haklı olduğuna inanıyorsanız, bir zamanların en popüler ifadesiyle TAKİYYE yaparsınız diyelim ki.. Ama bunu herhalde minicik çocuklar üzerinden ve bu kadar bariz ve çirkin bir iddia ile yapmazsınız.
Bakanlık, bu iddiayı yazıya dökmedi. Ama İmamoğlu’nun ağır tepkisiyle karşı karşıya kalınca bir başka yalanı sahaya sürdü. Yukarda alıntıladığım ifadeyi: “Kreş adı altında faaliyet gösteren okul öncesi eğitim yerleri” tarifini..
Kreş değilmiş, okulmuş.. Belediye nasıl olur da okul açabilirmiş.
Evet, o kreşler okul değil.
Hepimiz biliyoruz. Bu saçma iddiadan bir şey çıkmaz, çıkamaz. Ancak beylerin Anayasa, yasa, yönetmelik, akıl-fikir dinlediği yok ki! Kadına karşı şiddetle mücadele için, olabilecek en barışçı yöntemle sokağa çıkan.. Ve anayasal hakkını kullanan kadınlara yaptığı gibi gönderirler polisi.. kreşleri tarumar eder, kanıt olarak da duvarda bir gökkuşağı çizimini gösterirler. Üstüne bir de Erdoğan çıkıp “çocuklar üzerinden politika yapmayın” diye muhalefeti azarlar.
*. *. *
Yalandan utanmayan.. Gücü hak olarak gören yobazlardan söz ediyoruz.
Bakın, AKP iktidarı döneminde, ideologları Mehmet Şevket Eygi’nin uydurduğu, Şule Yüksel Şenler’in de şehir şehir anlattığı en komik yalan neydi:
“Yahudiler ile Sabetayizm yahudiler bir olup iki devlet kurdular. Biri İsrail, diğeri Türkiye. İngilizler de bu yüzden hiç savaşmadan çekildiler.”
Şule Yüksel için İsmailağa Cemaati’ne yakın derlerdi. Bakan ile oradan mı tanışırlardı? Cihannüma Derneği Anadolu turuna sponsor oldu mu bilmek zor.
Ama şu kadarını söyleyebilirim.
“Lozan’ın gizli maddeleri” komik yalanının nasıl ortaya atıldığını merak ediyorsanız, dönüp yukarıdaki isimleri bir daha okuyun!
*. *. *
6-7 yaşından önce dinci eğitimle dogmayı içselleştirenlerin gelip gelebileceği yeri anlatmak için son bir notu kayda geçirmek şart.
Cübbeli diye anılan şahıs, kendisini hangi mertebeye uygun görüyorsa artık, geçenlerde bir fetva verdi:
“İcardi imansız olduğu için ölünce ebedi cehenneme gidecek”ti!
Ben İcardi’nin yerinde olsam arkama bakmadan çeker giderdim.
Gitmedi.
Çünkü, öyle görünüyor ki, Bakan Bey’den başlayıp cami imamına kadar gidin. Gençler için olsa olsa alay konusu olabiliyorlar.
Öyle ya! Son beyin ütücülerin dogması, çağdaş bilim, teknoloji vs ile başa çıkamıyor. Zaten bakıyorsunuz, yalanları bile ertesi sabaha kalmıyor!!!
Yine de çok ama çok ciddiye almak ve mücadele etmek gerekiyor.
Evet ekonomi buhranda. Ancak bir iktidar değişikliğinde değişir.
Hayatımızın, elimizden alınmış neşesi yavaş yavaş geri gelir.
Eğitimin getirildiği karanlık çağın bedeliyse çok ağır olur.