ABD eski Başkanı Donald Trump’ın ikamet ettiği Mar-a-Lago malikanesi de, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in oturduğu Buckingham Palace ya da ABD Başkanlarının konutu Beyaz Saray kadar ikonik bir mekana dönüştü dünden beri. Trump’ın Florida'daki evi ülke tarihinde ilk kez tanık olunan bir FBI baskınına uğradı. Daha önce eşi benzeri görülmemiş, tarihi önemde bir olay bu aslında. Eski CIA mensubu Buck Sexton’un ifadesiye “tüyler ürpertici bir an”.
Trump baskın haberini "Florida, Palm Beach'teki güzel evim Mar -a- Lago şu anda büyük bir grup FBI ajanı tarafından kuşatma ve işgal altında...bu gerekli değildi, evim bunu hak etmiyor” cümleleriyle duyurdu. Hayli dokunaklı bir ifade.
FBI’dan gözdağı
Trump’ın başkanlık yaptığı dönemle birlikte ABD’de “ilk” sayılacak çok olaya tanık olundu, malum. Bu da yine Trumpla ilgili yaşanmış bir “ilk”. Tabii aynı zamanda son derece de tuhaf bir gelişme. Beyaz Saray yetkililerinin “haberimiz yoktu” dedikleri, Trump’ı sevmeyen kimi Cumhuriyetçilerin bile öfke duydukları bu baskında FBI ajanları eski Başkan’ın kasasını da kırdılar. Trump'ın “ulusumuz için karanlık bir dönem” diye nitelendirdiği baskının amacı neydi peki? Yine Sexton’a göre FBI, Trump ile destekçilerine "sisteme karşı gelirseniz size bunları yaşatırız” demek istedi.
Kimi çevrelerin “kesin kanıt olmasa yapılmazdı” dediği baskında Trump’ın Beyaz Saray’dan ayrılırken Mar-a-Lago'ya götürdüğü iddia edilen kutularca malzemeyle ilgileniyor FBI. Belirtildiğine göre kutular çok sayıda gizli belge içeriyor. Trump, Ulusal Arşivler tarafından talep edilen bu kutulardan 15 tanesinin iadesini “aylarca” geciktirince devreye Adalet Bakanlığı girdi. Baskın kararı Adalet Bakanlığı’ndan yani.
Mar-a-Lago’da yürütülen soruşturmanın sonuçları hakkında kesin bir bilgimiz yok henüz. Ancak FBI’nın Adalet Bakanlığı’ndan bağımsız davranması mümkün değil. Bakanlığın da bir federal savcıyı arama kararı çıkarması için ikna etmesi gerek. Bunun yapıldığı belli.
Beyaz Saray malzemelerinin korunmasına ilişkin yasa pek işletilmez ama özellikle gizli malzemeler sözkonusu olduğunda ağır ceza yasaları devreye girer. Buna göre hükümet belgelerini “kasten ya da yasa dışı olarak gizleyen, alan, zarar veren, yok eden, imha eden” herkes kovuşturulabilir, hapis cezasına çarptırılabilir. Özellikle 18 USC 2071 sayılı yasa gizli belgelerin götürülmesini yasaklıyor. Bunu yapan kişi para cezasına, üç yıldan fazla olmamak üzere hapis cezasına çarptırılabiliyor. Kanıtlanırsa Trump’ın başına bunlar gelebilir.
Aranan gerçekte ne?
Donald Trump’ın başkanlık seçimlerinde Rusya’dan destek aldığı, Rusya’nın ABD Başkanlık seçimlerine karıştığı iddiaları çokça dile getirildi. İddiaların gerçekten çok ciddi olarak soruşturma konusu olduğu zamanlar da yaşandı. Trump’ın bu iddiaları her seferinde reddettiği malum.
FBI’nın baskında Trump’ın Rusya’yla -varsa - ilişkilerini ortaya çıkaracak bilgiler/belgeler peşinde olduğunu tahmin etmek için nedenimiz çok. Trump, kendisini ele verecek belgeleri neden evine götürsün denebilir, imha etmek varken. Ancak, kopyalarının Beyaz Saray’da da olmadığı söylenen Trump’ın kutularındaki belgeler üzerinde değişiklikler yapılabilir haliyle. Bu nedenle Mar-a-Lago’ya götürülmesi anlaşılabilir.
Eğer FBI’nın baskın için iyi bir gerekçesi yoksa bu Trump’ın “yapmadığı eylemlerle” önünün kesilmeye çalışıldığı algısını uyandıracak kesinlikle. Ancak siyasal sistemin de istikrarsızlaşması tehlikesi var, Trump hakkındaki düşünceleri ne olursa olsun, herkesin endişe etmesine yol açacak bir istikrarsızlık başlayabilir pekela ülkede.
Bakın, eğer Trump, eski CIA mensubu Buck Sexton’un ima ettiği gibi birilerinin gözünde “sistemin tekerine çomak sokan kişi” haline gelirse bu onu “ulusal kahraman” mertebesine çıkarır. Şu ya da bu şekilde sistemden hoşnut olmayan büyük bir kitlenin “doğal önderi” durumuna gelebilir Trump.
“Neye niyet neye kısmet” dedikleri böyle bir şey işte.