Toptan bir hafıza kaybı mı yaşanıyor; yoksa 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir tiyatro oynandı ve perde kapandı mı?
Hatırlar mısınız bilmem CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adaylık süresince “418 milyar dolar kamu kaynağı yok oldu. Vasiyetimdir, peşine düşünüz” diyerek yeri göğü inletiyordu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı Vergi Paketi Tasarısı’nda tek tek maddeler tartışılıyor günlerdir. Tasarının bu haliyle Meclis’ten geçmesi durumunda, Bloomberg’in haberine göre, gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 0.7’sine denk gelen 226 milyar TL’lik ek gelir yaratması bekleniyor.
Dolar kurunu 32 TL’den hesaplarsak yaklaşık 7 milyar 63 milyon dolar eder…
Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği kamu zararı, Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in bulduğu tutarın neredeyse 60 katı.
14 Mayıs seçimleri öncesinde 27. Dönem CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, Hazine’den çalındığı iddia edilen 418 milyar doların nasıl hesaplandığını açıklayan bir sunum yapmıştı.
418 MİLYAR DOLARI HATIRLAYAN VAR MI?
Aydoğdu örnek tablo üzerinden yapılan hesaplamayla ilgili şunları söylüyordu:
*Bu çalışma 418 milyar dolar hesabının alt çalışmalarından birisi. Böyle yüzlerce alt çalışma yapıldı.
*418 milyar dolar çalışmasının nasıl yapıldığını bir örnekle açıklamak için paylaşıyorum… Öncelikle şunu söyleyeyim; Bu örnek çalışma bize ait değil. Bir kamu kurumu tarafından yapılmış. Rapor bize ulaştı. Biz sonuçlarını değerlendirdik. Proje adlarını gizledik. Çalışma kapsamında İstanbul’da büyük 76 inşaat projesi incelenmiş.
* İnceleme kapsamında yasal imar izninden fazla 11 milyon 435 bin metre kare inşaat yapıldığı tespit edilmiş. Bu fazla inşaat dolayısıyla 2018 fiyatlarıyla müteahhitlerin 240 Milyar TL (yaklaşık 60 Milyar Dolar) haksız kazanç elde ettiği iddia ediliyor. Bu 60 milyar dolara konu işlemler yatırım değil. Bütçede yok. Nakit varlık değil. Ancak 60 milyar dolar haksız kazanç var. Üstelik imar affı ile affedilmiş. Bütün bu sınırlamalar ile bu çalışmayı değerlendirdik.
*Bu yüzden bu çalışmayı 60 milyar doların çok çok altında değerleyerek raporumuza aldık. Ve tahsilat projeksiyonlarımızda yer vermedik. İşte böyle yüzlerce yolsuzluk dosyası üzerine çalışıp 418 Milyar dolar hesabına ulaştık.
Aydoğdu’nun sunumu, uluslararası muhasebe ve denetim standartları, mali analiz, bilgisayarlı modelleme, finansal modelleme ve nicel çözümleme konularında uzmanlığı kapsamında dikkat de çekmişti.
YURT DIŞINA GİDEN SERVET NE OLACAK?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 2 yıl önce akılda tutulması gereken bir başka veri de dönemin CHP İdari ve Mali İşler Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’ndan gelmişti.
Maliye kökenli olan Kuşoğlu, “Bir araştırmaya göre 2016-2019’da en az 300 milyar dolar yurtdışına kaçtı” diyordu.
Kuşoğlu’nun sözünü ettiği araştırmaya ulaşıp, Sözcü’de 25 Temmuz 2021 tarihli yazımda okurlarımla paylaşmıştım.
Kuşoğlu, “Afrasia Bank New World Wealth’in araştırmasına göre, 2016-2019 arasında Türkiye nüfusuna oranla dışarıya servet çıkan birinci ekonomi. Araştırmaya göre, 1 milyon dolar ve üstü 17 bin 100 hesap dışarı kaçmış. Ortalama 10 milyondan baz alsak 170 milyar dolar yapar. İlave çıkışlar söz konusu. Yani yurtdışında en az 300 milyar dolar var.”diyordu.
Asyalı finans kurumu “Yüksek Net Değere Sahip Bireyler” (HNWI'ler) terimleri, 1 milyon ABD Doları veya daha fazla likit yatırım yapılabilir servete sahip bireylerin servet göçünü araştırıyor.
Kuşoğlu’nun ifade ettiği tutarı abartılı bulanlar olduğu gibi, sermaye göçünün 500 milyar dolara ulaştığını söyleyenlere de rastlıyoruz.
OECD: SAVUNMA VE İNŞAAT SEKTÖRÜNE DİKKAT!
Türkiye’nin 2021 yılında girdiği “gri listeden” çıkartılacağı beklentisinin oluştuğu Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Singapur toplantısından yalnızca 15 gün önce, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)’nin yayımladığı “rüşvet” raporu, çekincelere işaret ediyor.
“Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi” ne uyumu ele alınan, “Çalışma Grubu” nun 13 Haziran 2024 tarihinde açıklanan “4. Aşama Türkiye Değerlendirmesi” nde çok ciddi uyarılar yer alıyor.
46 ülkeden oluşan “OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Rüşvete İlişkin Çalışma Grubu”, Türkiye’ye ilişkin hukuksal alan ve basın sansürü de dahil olmak üzere eksiklikleri saptıyor.
Şöyle ki:
“Türkiye’nin, yabancı rüşvet için mevcut kurumsal cezaları önemli ölçüde artırdı ve kamu iktisadi teşebbüslerini bu suçtan sorumlu tuttu, ancak yurt dışı rüşvet davalarını takip etmemesi ciddi endişelere yol açıyor. Hiçbir kişi veya şirket yabancı yetkililere rüşvet vermekten sorumlu tutulmamıştır. İddiaların çoğu hiç soruşturulmadı. Yargı ve savcılık bağımsızlığı kötüleşmiş olup bu durum yabancı rüşvetin uygulanmasını etkileyebilir. Türk firmaları, savunma ve inşaat da dahil olmak üzere yolsuzluk riski yüksek olan ülke ve sektörlerdeki faaliyetlerini genişlettikçe bu endişeler daha da artıyor. Medyada yer alan yabancı rüşvet iddialarının neredeyse tamamını tespit edemedi. Basına sansür ve araştırmacı gazetecilik, potansiyel yabancı rüşvet suçlarının tespitini engelleyebilir.”
Çalışma Grubu’nun “Türk firmaları, savunma ve inşaat da dahil olmak üzere yolsuzluk riski yüksek olan ülke ve sektörlerdeki faaliyetlerini genişlettikçe bu endişeler daha da artıyor.” cümlesini Şimşek’in vergi tasarısı ile birlikte okuyalım.
AKP iktidarında “vergisiz alanı” (kısmen) göreceğiz…
Vergi kaybı doğuran; vakıfların ticari işletmeleri-üniversiteleri, şirketlerin bağış sepetine eklenen Gıda Bankacılığı da incelenmeye değer bir başka alan. Henüz bu alanların hacmini bilmiyoruz.
ŞİRKETLERE “2025 YILINDA BULUŞALIM”
Şirketler tarafında atılan iki adım dikkati çekiyor. Çok uluslu şirketler için 140 ülkenin mutabakatı ile benimsenen “asgari kurumlar vergisi” modeline nihayet Türkiye de geçiyor. Yıllık cirosu 750 milyon euro üzerinde 1024 şirketten asgari yüzde 15 vergi alınacak. Uygulamanın 2025 yılında yürürlüğe girmesiyle 90 milyar TL ek gelir bekleniyor.
Taslakta ayrıca ticari ve serbest meslek faaliyetleri nedeniyle gelir vergisi beyannamesi vermek zorunda olan mükellefler için asgari gelir vergisi uygulaması başlatılmasıyla yıllık 37.4 milyar TL ek gelir öngörülüyor.
Yurtdışı harçlarından, kiralara kadar hayatı kuşatan vergi yükleri, dakkasında piyasaya zam olarak yansıyacak. Şirketlere getirilen vergiler bir yıl sonra yürürlüğe girecek.
Şunu iddia edebilir miyiz; lobiler harekete geçmeyecek ve 2025 yılında erteleme istemeyecekler!
KİRALARINI BİLE 18 YIL SONRA ÖDEYECEKLER
Şirketler tarafında büyük kamburun Yap-İşlet-Devret (YİD) ve Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri olduğu aşikar.
Kambur ifadesinin karşılığı ülkenin kaynakları emmelerinden kaynaklanıyor. Katkı değil, yük getiriyorlar.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı metne göre, 2023 yılında YİD ve KÖİ kapsamında yer alan 44 şirketten, yalnızca 7’si vergi ödedi, 37’si zarar beyan etti. Bu 37 kurum aynı yıl içinde devletten garanti alacaklarını da tahsil etti.
Aynı belgeye göre 7 kurumun 12.6 milyar TL’lik matrah beyanında bulunduğu ve bu tutar üzerinden 2.8 milyar TL kurumlar vergisi ödediği görülüyor.
Yeni vergi paketinde bu oranın yüzde 25 yerine yüzde 30 olarak uygulamanın 557 milyon TL kurumlar vergisi etkisi oluşturacağı bilgisi yer alıyor.
YİD modeliyle yapılan projeler arasında; Gebze - Orhangazi - İzmir Otoyolu , Kuzey Marmara Otoyolu, Kınalı - Tekirdağ - Çanakkale Otoyolu, Ankara - Niğde Otoyolu , Menemen - Aliağa - Çandarlı Otoyolu, Aydın - Denizli Otoyolu, Çeşmeli-Erdemli - Silifke - Taşucu Otoyolu Projesi bulunuyor.
Vergi istisnaları ve muafiyetleri tanınan YİD’lerin yanı sıra KÖİ projeleri kapsamında şehir hastanelerinin sağlık sistemi üzerin bindirdiği yüklerle birlikte daha kapsamlı verilere ihtiyaç var.
Erzincan İliç’te yol açtığı siyanür sızıntısıyla bilinen Anagold’un geçen yıl silinen vergi borcu 7.2 milyon dolardı (236 milyar lira). Ayrıca İstanbul Havalimanı’nı işleten Cengiz ve Kalyon’un 1.1 milyar euro (yaklaşık 38.5 milyar lira) kira borcu 2042 ve 2043 yıllarına ertelenmesi, iktisatçıların sıklıkla verdikleri örnekler arasında yer alıyor.
Yalnızca İGA’nın ertelenen kirası, vergi paketine ticari ve serbest meslek faaliyetleri nedeniyle eklenen gelir vergisi beklentisine eş.
Ekonomi 5’den büyüktür diyenler çıkar mı?
İktisatçı Prof. Dr. Uğur Emek’in "Zarar eden şirketlerin vergisini yüzde 25’ten 30’a yükseltsen ne olur?" sorusu şurada dursun!
SARAY MÜTEAHHİTLERİ YURT DIŞI İŞ KOVALIYOR
Şirketler ve bölgesel ittifaklar üzerine yaptığım araştırmalara dayanarak “İktidar müteahhitleri nüfuz sermayesini Afrika ülkelerinde, Azerbaycan’da kullanmaya başladı” diyebilirim. Örnek çok!
Gelir yerine harcamaya odaklansak servet transferini çok daha net görürüz.
Eski bir bürokrat ve akademisyen bir iktisatçı ile konuşuyorum, şunu söylüyor: Kamu gelirleri yapısal bir değişime uğradı. Vergide gelir-kurumlar vergisi 1950-1970’lerle kıyaslayınca bütün dünyada göreli olarak daha az önemli. Şimdi harcama vergileri daha önemli.