Hazine kaynaklarını tüketen iktidar yeni bir vergi paketi hazırlığı yürütüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in hazırladığı yeni vergi paketinin içeriğiyle ilgili bazı bilgiler kamuoyuna yansıdı.
Türkiye’de gelir dağılımı adaleti olmadığı gibi vergi adaleti de yok.
Nüfusun en zengin yüzde 20’si milli gelirin neredeyse yüzde 50’sini alıyor.
Diğer yüzde 50’yi ise nüfusun yüzde 80’i paylaşıyor.
En alt düzeyde yer alan işsizler, işçiler, memurlar, emekliler, küçük esnaf ise en fazla vergiyi ödeyen kesim.
Bunun nedeni Türkiye’deki vergi düzeninin adaletsiz oluşu.
Vergi gelirlerinin yüzde 65’ini dolaylı vergiler oluşturuyor.
Dolaylı vergiler, halkın gelirine bakmadan herkesten tahsil edilen vergilerdir.
Katma Değer Vergisi (KDV) , Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi.
Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi gibi dolaysız vergilerin vergi gelirleri içindeki payı ise yüzde 35
Adil bir vergi sisteminden söz edebilmek için dolaylı vergi gelirleriyle dolaysız vergi gelirlerinin birbirine eşit olması beklenir.
Ancak Türkiye’de vergi sistemi zenginden yana bir sistemdir.
Zaten geçim zorluğu içindeki halk kitleleri vergi yükü altında daha da ezilir.
Bu iktidar döneminde bu yük daha da arttı.
İktidar zenginden ve kendi eliyle yarattığı yeni zenginlerden yana kararlar alıyor.
Örneğin 2023 yılında, kendine yakın şirketlerin 188 milyar liralık vergi borcunu affetti.
Bu yıl bütçesinde 2 trilyon 700 milyar lira açık vermesi tahmin edilirken kendine yakın şirketlerin vergi borcu neden affedilir?
İktidar kendine yakın şirketlerin vergi borçlarını hemen her yıl affediyor.
Hazırlandığı söylenen vergi paketinden kamuoyuna yansıyanlar arasında üç taslak kamuoyunda sert tepkiyle karşılandı.
Bunlardan biri garsonların aldığı bahşişten vergi alınması. İkincisi yurtdışı harcının 150 liradan 3 bin liraya çıkarılması düşüncesi.
Kira gelirinden yüzde 20 oranında verginin peşin tahsil edilmesi.
Garsonların bahşişinden vergi almak Türkiye’nin bütçe açığı düşünüldüğünde kayda değer bir gelir oluşturmaz.
Ancak iktidarın gözünün yine zar zor geçinen vatandaşın cebinde olduğu gösterir.
Yurtdışına çıkış harcının 150 liradan 3 bin liraya veya bin 500 liraya çıkarılması da savunulamaz.
Harç bir kamu hizmetinden yararlananlardan alınır.
Yurt dışına çıkışta devletin vatandaşa verdiği bir kamu hizmeti yoktur.
Zaten pasaport alırken harç ödeniyor.
Yurt dışına çıkıyorsun diye bin 500 lira veya 3 bin lira olarak alınacak harç bir hizmet karşılığı olmadığı için “harç değil haraç”tır.
Kiralardan yüzde 20 peşin vergi almak konusuna gelince.
Kiracı kirasını bankaya yatıracak, banka da kiranın yüzde 20’sini vergi olarak devlete, kalanını da kira olarak ev sahibine ödeyecek.
Bu uygulamanın yükünü yine kiracı çekecektir.
Ev sahipleri yüzde 20’lik peşin vergi yükünü kiraları artırarak kiracıya yükleyecektir.
Vergi paketinden sızan bilgiler vergi artışlarının veya yeni vergilerin de yine geçinmekte zorlanan halkın sırtına yükleneceğini gösteriyor.
Anlaşılıyor ki zaten adil olmayan vergi yükü dağılımı daha da adaletsiz olacak.
Vergi paketiyle ilgili olarak eleştirilen bu taslakların paketten çıkarıldığı yönünde de haberler de geliyor.
Umarız bu haberler doğru çıkar ve vergi adaletsizliğini hafifletecek düzenlemeler yapılır.