İktidar, kamudaki üst düzey yöneticilerin ücretlerine normal maaş zammı dışında 30 bin lira seyyanen zam yapılmasını öngören yasa teklifini Meclis’e verdi.
Bu teklife göre, 30 bin lira seyyanen zam sadece üst düzey yöneticilere verilecek, diğer memurlara verilmeyecek.
Seyyanen zam kimlere yapılacak?
TBMM Genel Sekreteri
SGK Başkanı
AFAD Başkanı
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı
TÜİK Başkanı
Bakanlık Rehberlik ve Denetim Başkanları
Büyükelçiler
Diyanet İşleri Başkanı ve yardımcıları
Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı
Genel Müdürler
TİKA Başkanı
Başmüfettiş, Müfettiş
Başdenetçi, Denetçi
Liste daha da uzun.
Üst düzey yöneticiyseniz seyyanen de zam alacaksanız ama değilseniz almayacaksınız.
Bu uygulama zaten kamuda ücretler arasında var olan uçurumu daha da büyütecektir.
İktidar kamu vicdanına sığmayan bir ayırımcılık yapıyor.
İktidarın getirdiği üst düzey yöneticilere var ama düz memura, öğretmene, polise, doktora, mühendise yok!
Oysa ücret uçurumunu kaldırmak için tam aksine üst düzey yöneticilere değil normal memura, kamu işçisine gerçek enflasyonun üzerinde ücret zammı yapılması gerekiyor.
Tabii memur ve işçi emeklilerine de.
Asgari ücretliye de.
Asgari ücret 22 bin 104 lira.
Açlık sınırının altında.
Yapılması planlanan asgari ücret zammının yüzde 20-25 dolayında olacağı söyleniyor.
Belki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “yüzde 5 de benden” demesi halinde yüzde 30 ücret zammı konuşuluyor.
Asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapılsa bile 30 bin lirayı bulmuyor.
30 bin liraya çıkarılsa bile bu parayla bir ailenin geçinmesi mümkün değil.
Hele kirada oturanların geçinmesi hiç mümkün değil.
Tıpkı emekliler gibi.
En düşük emekli maaşı 16 bin 800 lira.
Emekli memurlara yapılacak ücret artışının yüzde 11 olacağı da kamuoyuna yansıdı.
Henüz iktidar zam oranlarını açıklamadı ancak konuşulan oranlar böyle.
Bu oranda ücret zamları emekçiye, “sefalet içinde yaşamaya devam et” demektir.
Hazine kaynaklarını kendine yakın duran şirketlere büyük ihalelerle aktaran, 2042 yılına kadar ödeme taahhütünde bulunan iktidar, emekçiye, emekliye gelince hiç oralı olmuyor.
Ücret politikası da bir siyasi tercihtir.
İktidarın tercihi her zaman olduğu gibi emekten, emekçiden yana değil, sermayeden yana, özellikle de kendine yakın sermayeden.
Maalesef acı gerçek bu.